Gizli Bir Hazine: Machu Picchu
İnkaların Kayıp Şehri: Machu Picchu
Tamamen insan yapımı devasa bir kent… Köklü bir medeniyetin sanat eseri olan bu kent; And Dağları’nın zirvesinde oraya ulaşabilenleri selamlıyor. Gelin, bu yazımızda dünyanın 7 harikasından biri olan İnka Medeniyetinin gözbebeği Machu Picchu kentinden bahsedelim.
Günümüzde Güney Amerika’da Peru’nun Cusco şehrine 90 km uzaklıkta yer alan Machu Picchu antik kenti, İnka İmparatoru Pachacutec Inka Yupanqui tarafından MS. 1450 yılında inşa ettiriliyor. Antik kent, And Dağları’nın zirvelerinin birinde, 2340 m yükseklikte Urubamba Vadisi üzerinde konumlandırılmıştır.
Machu Picchu birbirine entegre olarak düzenlenmiş 200’den fazla taş yapıdan oluşur. Bu taş yapılar birbirlerine merdivenler ile bağlanmıştır. Bugün bile bu merdivenlerin yaklaşık 3000 tanesinin iyi durumda olduğu biliniyor. Machu Picchu’nun hemen yan tarafında bulunan 2720 m yüksekliğindeki Huayna Picchu Dağı ile arasında patika bir yol bulunur. Machu Picchu’dan bakıldığında bu dağa giderken kullanılan patika yol sanki gizli bir geçitmiş izlenimi uyandırır.
Kentin adını nereden aldığı tam olarak bilinmese de günümüzde yakınlarında bulunun bir dağ zirvesinden esinlenerek isimlendirilmiştir. Antik kentin tarım alanı olarak kullanılan teraslarından oluşan bölümleri “Eski Zirve” Keçuva dilinde Machu Picchu; kentin sonu ise “Genç Zirve” Keçuva dilinde Wayna Picchu olarak adlandırılır. Şehrin en önemli yapısı: Inti Watana, Güneş Tapınağı ve Üç Camlı Oda.
Machu Picchu sadece bir medeniyetin varlığını temsil eden bir yapı olarak görülmemeli. Günümüzden yaklaşık 600 yıl önce inşa edilen bu mimari yapıyı oluştururken kullanılan işçilik ve teknik sistem bugün bile bilim insanlarının araştırma konusudur. Yapılan bilimsel araştırmaların konusu; İnkaların bu kenti neden bu kadar ulaşımı zor bir yere yaptıkları yönündeydi. Kentin yüksek tepeler üzerinde yapılması onu bölgede meydan gelen çığ ve toprak kayması gibi doğal afetlerden koruyordu. Jeolojik araştırmalar sonucunda kentin devasa fay hatları üzerine yapıldığı görüldü. Bu durum Machu Picchu’nun uzun süre ayakta kalmasını kolaylaştırdı. Fay hatları sayesinde bölgede çok fazla taş ve bol miktarda su oluşuyordu ve bu malzemeleri başka yerlerden temin etmek gerekmiyordu. Taşların zayıf noktalardan kolayca çatlamış olması kolay şekilde biçimlendirilmesini de sağladı. Ezcümle bu muazzam mimari yapının oluşmasına Tabiat’ın adeta yardım ettiği görülüyor.
Machu Picchu'nun asıl kuruluş amacı bilinmese de konuyla ilgili çeşitli hipotezler öne sürmülmüştür. Bunlardan bazıları şöyle:
· İlk tarihçiler bu yapının İnka İmparatoru Pachacuti Inca Yupanqui’nin mülkü olduğunu ve o öldükten sonra haleflerine kaldığını ileri sürer.
· Bazı tarihçiler bu yapının düşman saldırılarından korunmak için yapılan bir kale olduğunu ileri sürmekte.
· Bazı çalışmalar ise bu yapının sadece seçkin kişiler tarafından girilebilen bir kutsal ibadet alanı olduğu yönünde.
Tüm bu hipotezlerden yola çıkarak bu antik şehrin muhtemel kuruluş amacı İnka İmparatorluğunun gücünü fethedilen yerlerdeki halka göstermek ve Güneş Tanrısı Inti için kutsal bir yer inşa etmekti. İspanyol fetihçiler ve öncüleri İspanyol Fatih Frencisco Pizarro, bu topraklara gelmesinden kısa bir zaman önce İnkalar arasında çiçek hastalığının yaygınlaşması ve muhtemel işgal korkusu kentin terk edilmesine zemin hazırlıyor. Her ne kadar İspanyol fetihçiler İnka İmparatorluğunun yıkılmasında öncü olsa da Machu Picchu'ya asla ulaşamadılar ve bu antik kent, kendisini tüm dünyadan 400 yıl boyunca itinayla gizlemeyi başardı. Ta ki Amerikalı Kâşif ve Arkeolog Hiram Bingham tarafından 1911 yılında yeniden keşfedilene dek. Bu büyülü muazzam yapı 1983 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Listesine alınıyor. 2007 yılına gelindiğinde ise Dünya’nın 7 Harikasından biri olarak seçiliyor.
Peru için önemli bir turistik gelir kaynağı olan bu ikonik yapı yıl içerisinde on binlerce ziyaretçiyi kabul ediyor. Eğer yolunuz bir gün Peru’ya düşerse And Dağları'nın zirvesinde yer alan bu muazzam kenti ziyaret ederek gökyüzüne biraz daha yaklaşabilirsiniz.