Gölge Yüzeyindeki Çığlık
"Sessizliğin derinliğinde yankılanan, görünmeyenin izinde bir çığlık."
Karanlık, birkaç normal yılın dışında, geceyi iyice derinleştiren bir harita gibi şehri sarmıştı. Gök yüzü, ince bir tabaka gibi kasvetli bir gri renge bürünmüştü. Şehir, sabahın ilk ışıklarıyla uyanmaya hazırlanırken, bir avuç ev ve sokak, korkunç bir sessizlikle dolmuştu.
Mira, eski bir malikanede yalnız yaşıyordu. Malikane, köyün en eski yapılarından tutuklandı ve sonunda korku hikayelerine ev sahipliği yaptı. Pencereleri her zaman kapalıydı ve çatıdan sarkan yosunlar, evin yaşlılığının gözlerinin önünde seriyorlardı. Evin yaprağı kara ağaçları, loş ışık altında titrek gölgeler oluşur ve gece boyunca her şey daha da kasvetli bir hale gelebilir.
Bir gece Mira, derin bir uykudan uyanmıştı. Aniden, karanlıktaki gölgede, belirsiz bir hareket hissediyorsunuz. Üzerindeki örtüyü savurarak patlamaya ve sesi takip etmeye başladı. Sanki evin derinliklerinden gelen bir ateş, kalp atışlarını hızlandırıyor ve ruhu titriyordu.
Evin diğerleriyle olan eski bir kütüphanesi, Mira'nın ilgisini çekmişti. Her raf, karanlık ve tozlu kitaplarla doluydu. Kitapların arasında bir şekilde eski bir güne rastladı. Günlüğü açıldığında, sayfalar eski mürekkeple yazılmışlarla dolu değildi. Her şey, malikane hakkında tuhaf ve karanlık bir geçmişe işaret ediyor. Günlükte, evin kökenleri ve mevcut ruhların kısaca tasvir edilmiş bir hikayesi vardı. Dikkat, “Gölge Yüzeyi” adını verdiği, evin içine gömülü bir başka dünya hakkında bilgi vererek.
Mira'nın okuduğu en parçalar, bu gölge dünyasında var olan varlıklar, gerçek dünyayı geçebilmek için belirli bir ruhun içine girmeyi bekledikleriydi. Günlük yazılara göre, bu varlıklar, hızlarda bir insanın ruhu çalarak güçlenir ve sonunda gerçek dünyaya geçiş yaparak, her şeyi kaosa sürükler.
Mira, bu notları okuduktan sonra gölgelerin daha da belirginleştiğini hissediyordu. Gecenin sessizliğinde, evin derinliklerinden gelen alçak bir mırıltı, tüm yetenek ürpertiyordu. Korkuyla titreyerek, kütüphanedeki tüm ışıkların yakılmasına karar verdi. Ancak ışıkların yanmasıyla birlikte, köşelerdeki gölgeler daha da belirginleşti. Gölgeler, sanki bir şeylerin derinliklerinden çıkıyormuş gibi görünüyor.
Birden fazla, içi soğumaya başladı ve köşelerden tuhaflıklar oluştu. Mira, bir varlık hissiyle dolmuştu ve bu gözlerin gözleri onu izliyormuş gibi hissediyordu. Gölgeler, her geçen dakika daha da kalınlaşıyor ve bir silüet gibi ortaya çıkıyor. Mira, korkuyla, evin derinliklerine doğru ilerlemeye karar verdi. O an, eski malikanenin gizli, korkunç ve gizemli bir varlıkla karşılaşmak üzereydi.
Karanlık ve nemli bir geçitten geçtikten sonra, Mira, eski bir taş kapının önüne geldi. Kapı, sanki yüzyıllardır açılmamış gibi duruyordu. Kapıyı açtığında, gözlerine inanamadı; karşısında, bir başka dünyayı temsil eden gölgeli bir alan vardı. Bu alan, eski bir mezar gibi düzenlenmiş, taşlardan yapılmış bir platformla çevriliydi. Platformun üzerinde, eski semboller ve kanlı çizgiler vardı. Gölgeler, bu alanda yoğunlaşıyor ve grotesk şekiller almaya başlıyordu.
Mira, tam bu sırada, kapalı bir alanın içinde, bir başka varlık tarafından gözlendiğini fark etti. Bu varlık, yüzyıllardır bu gölge dünyasında hapsolmuş ve ruhları çalmak için bekleyen bir ruhun içindeydi. Varlık, Mira'ya doğru yavaşça yaklaşıyor ve derin bir sükunetle, ama aynı zamanda vahşi bir aç gözlülükle bakıyordu. Mira'nın kalbi hızla atıyordu ve panik içinde, kaçmak istese de, varlığın enerjisi etrafında bir kalkan gibi duruyordu.
Sonunda, Mira, cesaretini topladı ve eski günlüğün talimatlarına göre, ruhu serbest bırakmak ve bu korkunç varlığı durdurmak için bir ritüel gerçekleştirmeye karar verdi. Gölgeler, ritüelin başlama anında yoğunlaşmış ve etrafı kaplamıştı. Mira, ritüelin son aşamasına geldiğinde, varlık, gölgelerin arasında erimeye başladı ve yavaşça yok oldu.
Ev, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte eski huzuruna kavuştu. Mira, bu korkunç geceyi atlattı, ama evin derinliklerinde yaşadığı bu korku, her zaman hatırlayacağı bir iz bırakmıştı. Gölge yüzeyindeki çığlık, yalnızca bir anı olarak kalacak, ama Mira'nın ruhunda ve eski malikanede, her zaman bir gölge olarak kalacaktı.