Gotik Yazar Anne Rice Hayatını Kaybetti

"Vampirle Görüşme" gibi kült eserlerin sevilen yazarı Anne Rice 80 yaşında hayatını kaybetti.


Vampirleri popüler kültürün vazgeçilemez bir parçası haline getiren ünlü yazar Anne Rice, 80 yaşında geçirdiği inme sonucu 11 Aralık 2021 günü hayatını kaybetti. Oğlu Christopher Rice'ın sosyal medya duyurusuna göre son anlarını ailesiyle birlikte geçiren yazar, eserleri ile pop kültürü değiştirmekle kalmayarak gotik edebiyatı popülerleştirdi ve okurların karakterlere yaklaşım biçimini değiştirdi.

1941'de New Orleans'ta doğan Rice yalnızca yedi yaşındayken ailesinin kendisine modern olacağı düşüncesiyle verdiği Howard ismini reddederek Anne ismini aldı; bu, sanki hayatının geri kalanında da alışılagelmişin dışında bir şekilde kendi yolunu kendi çizeceğinin göstergesiydi. Kendisini ve kız kardeşlerini feminist ve kariyer odaklı bir şekilde yetiştiren annesini genç yaşta kaybetti, kendisine ve kız kardeşine doğum günlerinde kütüphane üyeliği hediye eden heykeltraşlıkla ve yazarlıkla ilgilenen babasından da etkilendi. 18 yaşında evleneceği eşi Stan Rice ile lisede tanıştı, üniversiteden Edebiyat ve Siyaset Bilimi diplomalarını kazandı. Çiftin dört yaşındaki kızları Michelle'i kan kanseri yüzünden kaybetmeleri ile hayatları baş aşağı oldu. Rice iki yıl sonra, gelecekte yazar olacak olan oğlu Christopher'ı dünyaya getirdi.

Ünlü yazar ilk romanı olan Vampirle Görüşme'yi 1976 yılında yalnızca beş haftada kaleme aldı. Hayatı boyunca yaşadığı acıları da romanına döken Rice, kaybettiği kızını, beş yaşındaki bir vampir çocuk olan Claudia karakteri ile ölümsüzleştirdi. Belki de karakterleri yaratırken hayatından aldığı ilham sayesinde bu kadar üç boyutlu ve sempatik portreler yaratabildi, aynı zamanda vampirlere alışılmışın aksine canavar olarak bakmayan bir bakış açısı geliştirebildi. Doğaüstü karakterlerin hikayesiydi Vampirle Görüşme, kurbanlarının değil; ilk defa şiddet dolu ve saldırgan yaratıklara anlayış ile yaklaşan bir yazım ile karşılaşıyordu okuyucu. Dolayısıyla hem okuyucu hem de yazarın kendisi hikayenin içindeki insanlar ile değil vampirler ile özdeşleşiyordu. Bu yaklaşım ile hem vampir hem de gotik edebiyatlarına görülmemiş bir yenilik getirdi. Vampirleri hassas ve duyguları olan, erdem ve etik tartışan yaratıklar olarak resmetti. Kendisi de ''Lestat benim ruhum, kahramanım, iç benliğim, ideal halim'' diyerek, karakterin olmak istediği her şeyi temsil ettiğinden bahseder.

Rice, küçük bir seremoni ile New Orleans'taki aile mezarlığına defnedildikten sonra, gelecek yıl sevenleri için açık bir tören de düzenlenecek.