Gucci x Adidas İşbirliği İzleyicilere Sunuldu

Moda evinin Adidas ile yaptığı iş birliği koleksiyonu vintage ve ikinci el modayı tekrar podyumlara taşıdı.

Alessandro Michele'nin Gucci için tasarladığı son çıkan koleksiyonunda en göze çarpan özellik erken 2010ların enerjisini ne karar iyi yansıtabildiği. 2010lar ikinci el dükkanlarının rengarenk bir yansıması gibi idi koleksiyon: renkli 80ler spor giyimi, eski tip kürkler, büyük beden takımlar ve askeri giyim. Tumblr gibi sitelerin popülerliğiyle el ele giden giyim tarzını bir araya toplamış bir estetik yani. İkinci el alışverişin günümüzde olduğu gibi çevreci değil sadece havalı olduğu için tercih edildiği zamanlara dönüyoruz.

Günümüzde 20 yıl öncesinden kalan giysiler ne son çıkanlar kadar değerli. Gittikçe daha çok tasarımcının modanın değişen değerlerini sorguladığını görüyoruz. Fendi'de Raf Simons 2000ler nostaljisini yansıtırken Prada'da Muiccia Prada arşivlere dönüp nasıl geçmişin günümüzü aydınlatabileceğinden bahsetti. Gucci'de ise Alessandro Michele ikinci el mağazalarının ambiyansından ilham aldı.

Her ne kadar kendimizi ve zevklerimizi eşsiz olarak görmeyi seviyor olsak da, moda kültürünün, özellikle gençler arasında büyük bir kısmı trendleri takip etmek ile ilgili. Gucci koleksiyonlarının iyi yanı bu beklentiyi tamamen kırıyor olmaları, Gucci defilelerinde ne modeller ne de izleyiciler aynı trendi takip ediyorlarmış, hatta aynı tarzlara sahiplermiş gibi bile görünmüyorlar. Michele tasarımlarıyla bu kişiselliğe ilhan vermeye çalışıyormuş gibi görünüyor. Koleksiyonda kültürel atıflar, Gucci ve Adidas markalarının melezleşmiş arması ve korselerden takım elbiselere farklı farklı silüetler mevcut.


Yanı sıra koleksiyon terzilik zanaatinin neden asla sona ermeyeceğinin kanıtı, takım elbiseler Adidas'ın iş birliği ile tazelenmiş görünüyor, bir yandan da kesimlerin sertliği ile kontrast oluşturuyor. Modellerin elleri cepte yürüyüşleri ile ince kravatlar ve alışılmadık aksesuarlar koleksiyona modernlik katıyor ve daha da önemlisi gençleştiriyor. Michele bu sezonun ilhamının güldüren aynalardan ve görüntümüzü nasıl yamuk yumuklaştırdıklarından geldiğini söyledi, sosyal medyanın kendimizi algılayışımızı çarpıklaştırması gibi.

Bu sezonun koleksiyonu değişim temasına indirgenebilir aslında. Bazen aynalar bize istediğimizi göstermeyebilir fakat olmak istediğimiz kişi olma motivasyonunu sağlayabilir. Giysiler de burada devreye giriyor. Aynada kendimize çıplak olarak baktığımızda, kaç kişi görünüşlerini tamamen beğendiğini söyleyebilir. Ancak doğru giysilerle harika göründüğümüzü hissedebilir, getirdiği öz güven ile tüm dünyayı haklayabileceğimize inanabiliriz. Giysiler bu bağlamda dönüşümsel bir geçit sağlama, kimliğimizi özgün bir şekilde dışavurma potansiyeline sahip. Ancak burada önemli olan bir nokta da bu bahsedilen giyim üzerinden gerçekleşen dışavurumun "gibi davranma" içermiyor olması. Koleksiyonun amacı kendimizi ve bütün aykırılıklarımızı kucaklama, olduğumuz halimiz ile barışma. Gucci detaycılığı ile Adidas rahatlığının bir araya gelmesi de herkesin kişiliklerinde bulundurdukları çoklukları yansıtması açısından etkili ve izleyici olarak cesaretlendirici bir etkiye sahip.