Gücün, Pişmanlığın ve Kefaretin Efsanesi: Herkül (Bölüm 1)

Gücün bedeli ağırdır; Herkül’ün efsanesi sadece zaferlerle değil, pişmanlık ve kefaretle yazıldı.

Herkül, Yunan mitolojisinin en büyük savaşçısıydı. Yenilmez gücüyle tanrılara bile yardım etmiş, devleri dize getirmişti. Ancak kahramanlık sadece kas gücünden mi ibaretti? Düşünmeden hareket eden, öfkesine hâkim olamayan, ama yaptığı hatalar karşısında en ağır cezayı kendine vermekten çekinmeyen bu adam gerçekten bir efsane miydi? İşte, tüm zamanların en güçlü ama en kırılgan kahramanının hikâyesi…

Bu 12 zorlu görevden bahsetmeden önce gelin Herkül’ü biraz daha yakından tanıyalım. Herkül Yunanistan’ın en büyük kahramanıydı. Onun nitelikleri Yunanlıların değer verdiği şeyleri oldukça iyi müdafaa ediyordu. Herkül o kadar güçlü bir adamdı ki zamanında devleri yenmeleri için tanrılara bile yardım etmişti. Herkül her zaman karşısında kim olurda olsun asla yenilmeyeceğini bilmenin rahatlığıyla hareket ediyordu. Gerçekler de bunu doğrular nitelikteydi. Sadece doğaüstü bir güç onu alt edebilirdi.

Bu güçlü adam zekasını pek kullanmazdı. Zaten zekâsı da pek güçlü değildi. Bir defasında sırf çok sıcakladığı için güneşe ok doğrultu ve onu vurmakla tehdit etti. Bir başka sefer de içinde bulunduğu teknede dalgalar yüzünden fazla sallanınca, sulara eğer sakinleşmezlerse onları cezalandıracağını söyledi. Zekâsı pek güçlü olmamasına karşın duyguları çok güçlüydü. Onun kadar güçlü bir adamın duygularının olması karakterini biraz da olsa yumuşatıyordu ama bazen bu dürtüsel duygular ona çok zarar veriyordu.

Sık sık ani öfke patlamaları yaşardı ve bu ani reaksiyonlar etrafındaki çoğu masum şey için ölümcül oluyordu. Öfkesi uzun sürmeden geçince de yaptığından çok pişmanlık duyuyor ve her türlü cezaya razı oluyordu. Herkül’ün izni olmadan hiç kimse tarafından cezalandırılamazdı ama buna rağmen kimse hayatında onun kadar ceza çekmemişti. Hayatının büyük bir bölümünde öfke ile yaptığı pişmanlıklarını istenen neredeyse imkânsız talepleri gerçekleştirdi. Bazen başkası onu aklamaya çalışırken bile o kendini cezalandırdı.

Theseus gibi onu krallığın başına koymak biraz tehlikeli ve gülünç olurdu çünkü o kendine sahip çıkmakta bile zorlanıyordu. Theseus gibi büyük fikirler asla aklına gelmezdi ve düşünme kapasitesi o kadar gelişmiş de değildi. Mesela karşısına ölümcül bir canavar gelse onu zekasıyla alt edemezdi ama önü öldürebilecek güce net bir şekilde sahipti. Yüceliği sadece sahip olduğu güçten değil aynı zamanda yaptığı yanlıştan duyduğu samimi üzüntü ve bu yanlışı düzeltmek için elinden gelini yapan merhametli kalbinden gelirdi. Belki biraz zeki olsaydı harika bir kahraman olabilirdi.


Günlerden bir gün yine kontrolsüz öfkesinden dolayı—Hera’nın ona bir delilik verdiği de söylenir— karısını ve üç çocuğunu öldürmüştü. Bu yanlışı yaptıktan sonra ne olduğunu ve ne yaptığını bilmiyordu bile. Herkül neler yaptığını anladığında kalbinde derin bir acı hissetti. Hiçbir mazeret kabul etmeden bunun intikamını kendinden alacağını belirtti. Yani kendi yanlışı için yine kendini cezalandıracaktı. Herkül tam kendini öldürecekken Theseus onun önüne durdu ve buna engel oldu. Sonra da Herkül’den onunla Atina’ya gelmesini istedi. Herkül bu teklifi kabul etti ama orada da uzun süre durmayacaktı.

Bir gün dayanamayıp Delphi’ye bir kâhine danışmaya gitti. Oradaki rahibe de ona bu durumdan arınması gerektiğini ve bunu ancak ağır bir bedel ödeyerek halledebileceğini belirtti. Ona Miken Kralı Eurystheus’a gitmesini ve o ne talep ederse onu gerçekleştirmesi gerektiğini söyledi. Böylece yaptığı büyük yanlıştan arınacaktı. Herkül bunu isteyerek oraya gitti çünkü onu tekrar temize kavuşturacak her şeyi yapmaya hazırdı. Kral Eurystheus çok zeki bir kişiliğe sahipti. Dünyanın en güçlü adamı bütün alçakgönüllülüğüyle onun kölesi olmaya hazırken zorluk ve tehlike seviyesi en yüksek görevleri ona vermek en mantıklı hareketti. Kralın ona verdiği görevler ‘Herkül’ün Görevleri’ olarak adlandırıldı ve ona verilen bu on iki görevin her birini halletmek neredeyse imkansızdı.

Herkül, gücünün ağırlığını omuzlarında taşıyan bir kahramandı. Yaptığı hatalar kadar, onları telafi etmek için verdiği mücadele de onu efsaneleştirdi. Ancak gerçek sınavı henüz başlamamıştı. Kendini affettirmek için üstleneceği 12 zorlu görev, onu yalnızca bir savaşçı değil, bir efsane yapacaktı…