Halikarnas Balıkçısı ve Baba Katli: Edebiyat Dünyasında Bir Travmanın İzleri

Cevat Şakir Kabaağaçlı, babasını vurduğunda hayatı ve edebiyatı sonsuza kadar değişti. O an, sadece bir cinayet değil, derin bir içsel yıkım

Halikarnas Balıkçısı ve Baba Katli: Bir Hayatın Dönüm Noktası

Türk edebiyatında deniz temasının usta yazarı Halikarnas Balıkçısı, gerçek ismiyle Cevat Şakir Kabaağaçlı, yalnızca eserleriyle ve edebiyatımıza katkılarıyla değil, yaşamındaki dramatik olaylarla da adından söz ettirmiştir. Genç yaşta baba katliyle suçlanması, onun hayatında bir dönüm noktası olmuş ve bu olay onun hayatını inanılmaz derecede etkilemiştir.



Halikarnas Balıkçısı Kimdir?

Halikarnas Balıkçısı, asıl adıyla Cevat Şakir Kabaağaçlı, 1890 yılında İstanbul’da doğmuş, Türk edebiyatının önemli figürlerinden biridir. Roman ve hikayelerinin yanında Anadolu medeniyeti hakkında yazılarıyla da edebiyatımızda derin izler bırakmış olan Cevat Şakir'in Bodrum'a sürülmesi hem bugünün Bodrum'unu hem de Türk Edebiyatı'nın büyük isimlerinden birini, ‘‘Halikarnas Balıkçısı’’nı yarattı. Çalışmalarında deniz, özgürlük, insan ruhu ve toplumla olan ilişkisi gibi temalar öne çıkar. Babasıyla yaşadığı çatışmalar ve sonrasındaki sürgün, yazarın hayatındaki önemli dönemeçlerden biridir. En bilinen eseri Aganta Burina Burinata, denizin insan ruhu üzerindeki etkisini, özgürlüğü ve keşfi simgelerken, aynı zamanda Bodrum’un eşsiz doğasında geçen bir yolculuğun ve bir grup insanın serüveninin izini sürer. Aganta Burina Burinata, insanın içsel yolculuğu ve doğayla olan derin ilişkisini ele alan bir başyapıt olarak, edebiyat dünyasında kendine önemli bir yer edinmiştir. Kabaağaçlı, edebi kariyerinin yanı sıra, Türk turist rehberliğinin öncülerindendir ve denizle özdeşleşmiş bir hayat sürmüştür.


Baba Şakir Paşa

Şakir Paşa, Afyon'un köklü ailelerinden birine mensuptu. Ağabeyiyle beraber askeri okula devam etmişler ve mezun olduktan sonra Erkanıharp Mektebi'ni bitirerek kurmay subay oldular. Zamanla her ikisi de Paşa olmuştu hatta ağabey Cevat Paşa 1891'de sadrazamlık koltuğuna oturmuş ve kendisi de Atina'ya büyükelçi olarak gönderilmiştir. Şakir Paşa, Girit'te bulunduğu sırada ağabey Sadrazam Cevat Paşa Abdülhamid'in gözünden düşmüş, sadrazamlıktan alınmış ve Şam'a gönderilmiştir. Orada da ince hastalıktan vefat etmiştir. Ağabeyinin ölümü Şakir Paşa'yı derinden etkilemiş, bu sebeple sarayla bütün alakasını keserek görevlerinden ayrılmış ve ailesiyle beraber Büyükada'daki köşküne çekilmiştir. İzole bir hayat geçiren Paşa, 1914 Haziran'ında bir gün yanına iki oğlunu, Cevat ile Suat'ı alarak Afyon'a gitti ve bir daha oradan dönemedi.



Trajediye Giden Yol: Olay Gecesi

Olay gecesi yaşananlar hâlâ tam anlamıyla aydınlatılmış değil. Murat Bardakçı’ya göre, bu cinayetin sebebi Paşa ile gelini Agnesia Kafiera arasındaki "yasak aşk"tır. Şakir Paşa’nın oğlu tarafından vurulması, istem dışı bir kazanın dışında ani bir öfke patlamasının sonucu olabilir. Ancak olayın bu şekilde cereyan ettiği kesin değildir. Halikarnas Balıkçısı olayı şöyle anlatıyor: "Münakaşa pek karışık konular üzerindeydi ve pek şiddetliydi. Babam çiftlikte, her zaman bir suikasttan korktuğu için, yanında müteaddit tabancalar ve silahlar bulundururdu. Evvela zengin bir adam, sonra asker. Münakaşa öyle bir raddeye vardı ki benim üzerime ateş etdi. Ben rastgele oradaki bir tabancayı alarak -amma onun eli tabancaya giderken yüzünden okudum ona doğru, nişan almadan, ateş ettim." Buradan cinayetin, yasak ilişkiden çok bir baba-oğul arasındaki geçimsizlik üzerine istenmeden işlenmiş olduğunu birinci ağızdan öğreniyoruz. Cinayetin ardındaki sebepler ne olursa olsun ister karmaşık ailevi dinamikler ister yasak aşk olsun Halikarnas Balıkçısı'nın hayatında derin izler bırakmış bir hadisedir.



Sürgün Yılları: İzmir ve Bodrum

Cinayetin ardından Cevat Şakir, 14 seneye mahkum edilmiştir. Cezasının yarısını çektikten sonra çıkan genel af ve bürokratik uğraşlar sonucunda hapisten çıkmıştır. Çeşitli gazeteler ve dergilerde öyküler yazmaya başlamıştır. 1925 yılında yazdığı bir öykü sebebiyle önce İstiklal Mahkemesi’nde idamla yargılanmış ve suçlu bulunarak Bodrum'a kalebent olarak gönderilmiştir. İzmir’de başlayan bu sürgün, Bodrum’da yeni bir hayata dönüşmüştür ve hayatının sonuna kadar burada kalmıştır. Halikarnas Balıkçısı mahlasını burada benimseyen yazar, denizle kurduğu derin bağı eserlerine yansıttı. Özellikle Bodrum’un Antik Çağ’daki adı olan Halikarnas’ı kullanması bölgeye duyduğu sevgiyi ve saygıyı gösteriyordu​.



*Şakir Paşa ve oğlu arasındaki trajik olayla ilgili daha detaylı bir inceleme için Murat Bardakçı'nın yazısına göz atabilirsiniz. Yazı, aile içindeki gerilimleri ve cinayete giden psikolojik süreci derinlemesine ele alıyor. Bardakçı, bu olayın arkasındaki motivasyonları anlamamıza yardımcı olmak için tarihi bağlamı da sunuyor. Olayın dönemin siyasi ve toplumsal yapısı üzerindeki etkilerini de tartışıyor. Konuyla ilgili daha fazla bilgi için yazıyı şu linkten okuyabilirsiniz.