Hayatı Romantize Etmek

Hayat romantize edildiği kadar güzel mi?

Instagram ve TikTok başta olmak üzere birçok sosyal platformda sürekli hayatı romantize eden günlük vloglar, sabah rutinleri, akşam rutinleri ve anılardan kesitler görüyoruz. Sık sık günlük hayatta neler yaptığını çeken insanlar, evini ve en sevdikleri köşeyi sık sık post atanlar, ders çalışırken kendini kayda alanlar. Çok estetik ve sürekli temiz olan evler, estetik odalar, mükemmel saçlar, mükemmel kıyafetler, harika bir rutin, uzun saatler ders çalışmalar. Çok estetik ve temiz görünen hayatlar.

Günlük işleri kargo açmaktan, kitap okumaktan, kahve içmekten, journaling yapmaktan ve belki birkaç saat bilgisayar başında çalışmaktan başka bir şey olmayan insanlar. Çoğu kendi mental sağlığını, huzurunu böyle bulduklarını, bunun onlara iyi gelen olduğunu söyleyen popüler sesler ve popüler şarkılarla kendi hayatlarının reklamını yapıyorlar. Sanki bize, “bakın ne kadar iyi bir hayatım var, siz de görün” diyorlar. Açıkçası bunları izlemek gerçekten keyifli, yoksa o kadar çok izlenme alamazlardı. Bu şekilde günde milyonlarca içeriğe maruz kalıyoruz.

Bu da bizi meraklandırıyor, gerçekten o kadar mükemmel hayatları varsa neden bunu sürekli kaydedip 15-30 saniyelik kısa videolarla bize gösteriyorlar? İzlemesi neden bu kadar keyifli? Hatta YouTube’da böyle videoların 20-30 dakikalık versiyonları da var. İzlenmesinin neden cazip olduğu anlaşılır, sonuçta yataktan kalkmayan ve telefonun başında tüm gün kaydıran bizler için onların verimliliği âdeta inanmak istediğimiz bir peri masalı.

Akşam işten gelenlerin o sakin rutinleri, sabahları işe gitmeden çektikleri morning vloglar hepimiz için bir nevi sakinleştirici, 15 saniyelik bir uyuşturucu. Hayatları o saniyelerden ve dakikalardan ibaret olmasa da bu hayatlar bizim için mükemmel; sahip olamamak, o estetik hayatı satın alamamaksa bizim en büyük mutsuzluk kaynağımız.

Hayatı izlemek aslında çok daha eğlenceli, hem güvenli bir şekilde yargılayabileceğimiz konfor alanındayız hem de yaşıyor gibiyiz. Ayrıca dışarı çıkmak, o vloglardaki gibi estetik ve eğlenceli değil, ders çalışmak da aynı şekilde. Dışardaki dünya vloglarda servis edilen parlak renklerde değil, çok daha gri ve soğuk. Gündelik hayatımızda baş edilmesi gereken onlarca şey de var üstelik. Dışarı çıkmak hem ekonomik hem de psikolojik olarak çoğumuzu zorlar hâle geldi. Yataktan kalkmak, cilt bakımı yapmak, hazırlanmak, çıkmak, kahve içmek, ders çalışmak, yemek yapmak, kitap okumak, ajandamızı doldurmak hepimizin özendiği ama üşendiği şeyler, hem de bunları her gün yapmak!

Ama ilginçtir ki hayatı bu kadar yaşayan ve iç huzuruna önem veren bu insanlar, yaşamaktan fırsat bulup da bizim için her gün içerik üretebiliyorlar. Bunlar sadece kamera için yaptıkları bir senaryodan mı ibaret yoksa bunları kayıt altına almak onları motive eden şey mi? Sonuçta kimse görmüyorsa bu kadar verimli olmanın ne anlamı var ki? Bu videoları kaydeden milyonlarca kişi olduğu da düşünülürse nedeni her neyse de insanları bir şeyler yapmaya teşvik ettiği kesin. Sadece bir mainstream ögesi değilse ve insanları gerçekten daha üretken olmak için teşvik ediyorsa bu videolar ancak çoğunluğun iyiliğine hizmet ediyor olabilir.