Herkese İlham Olan Ruhani Lider Jeanne d'Arc
Orta Çağ'da Fransa'nın kaderini değiştiren genç ve cesur bir kadının kahramanlık hikâyesi.
İngilizce’de Joan of Arc, Türkçe’de ise Jan Dark şeklinde ifade edilen Jeanne d'Arc, Orléans Kuşatması'ndaki rolü ve Yüz Yıl Savaşları sırasında Fransa Kralı VII. Charles'ın taç giymesi konusundaki ısrarı nedeniyle Fransa'nın herkese ilham kaynağı olan genç ve cesur koruyucu azizesidir. Tanrı'nın rehberliği altında hareket ettiğini iddia ederek, geleneksel cinsiyet rollerini aşan bir askeri lidere dönüşür ve Fransa'nın kurtarıcısı olarak anılır.
Joan, Fransa'nın kuzeydoğusundaki Domrémy'de mülk sahibi olan köylü bir ailenin çocuğuydu. Okuma yazması olmamasına karşın, dindar annesi Isabelle Romée, ona Katolik kilisesi öğretilerini aşıladı. O dönemde Fransa İngiltere’nin üstünlük gösterdiği ve daha sonraki yıllarda yüzyıl savaşı olarak kayda geçen, bir çatışma içindeydi.
13 yaşında, Joan'ın Tanrı'dan gönderildiğine inandığı sesler duymaya başladı. Bu sesler ona oldukça büyük öneme sahip bir misyon vermişti: Fransa'yı düşmanlardan kurtarmak ve kral olarak Charles'ı tahta geçirmek. Bu ilahi misyonunun bir parçası olarak, Joan iffet yemini etti. 16 yaşında, babası onun için bir evlilik düzenlemeye çalıştığında, Joan'ın bu evliliği kabul etmeye zorlanmaması gerektiğine dair bir yerel mahkemeyi başarılı bir şekilde ikna etti.
1428'de Charles'a yani Vaucouleurs’s götürülmeyi talep edip baş melek Mikail, Aziz Margaret ve Aziz Catherine'den gelen vizyonlarla Fransa'yı İngiliz egemenliğinden kurtarmasına yardım etmesi için yönlendirildiğini ifade eder. Başta Robert de Baudricourt tarafından reddedilen Joan daha sonrasında Baudricourt'u ikna etmeyi başarır. Ardından saçlarını kısaltarak erkek kıyafetleri giyer ve 11 günlük düşman topraklarındaki yolculuğun ardından Chinon’a ulaşır. Joan, Charles'a onu Reims'te, geleneksel Fransız kraliyet taç giyme yerinde taçlandıracağına dair bir söz verir ve ondan, o sırada İngilizler tarafından kuşatılan Orléans'a liderlik edecek bir ordu vermesini ister. Onun bağlılığına ve saflığına ikna olan Charles, yaklaşık on yedi yaşındaki Joan'ı bir destek ordusunun parçası olarak Orléans Kuşatmasına gönderir.
Joan Mart 1429'da beyaz bir at üzerinde beyaz zırh giyerek Orléans Kuşatması'na karşı koymak üzere sancağını taşıyarak morali bozuk Fransız ordusuna umut vererek şehre ulaşır. Düşmana karşı meydan okuyan bir mektup gönderdikten sonra, Joan birkaç Fransız saldırısını yönetir, ardından Anglo-Burgonyalıları kalelerinden kovar ve onları Loire Nehri'nin karşısına geri çekilmeye zorlar. Onun gelişinden dokuz gün sonra İngilizler kuşatmayı terk eder. Joan, Fransızları Loire Seferi sırasında İngilizleri agresif bir şekilde takip etmeye teşvik eder bu da Patay'da bir başka belirleyici zaferle sonuçlanarak Fransız ordusunun Reims'e karşı rakipsiz olarak ilerlemesinin yolunu açar. Charles, Joan'ın yanında Fransa Kralı olarak taç giyer. Bu zaferler, Fransızların moralini yükselterek Yüz Yıl Savaşları'ndaki nihai zaferin yolunu açmıştır.
Bu mucizevi zaferin ardından Joan'ın ünü Fransız kuvvetleri arasında geniş kitlelere yayıldı. Joan, Fransızların avantajlarını kullanarak Paris'i geri almaya yönelik bir girişimde bulunmaları gerektiğini savundu, ancak Charles tereddüte düşer, çünkü sarayındaki Georges de La Trémoille, Joan'ın çok güçlendiğini dile getirerek ona güvenmek için aşırı bağımsız,agresif ve bencil olduğu konusunda uyarır. Başta Charles tereddüt etsede sonrasında Joan’nın etkisinin İngiltere ve Burgonya ile barışı sağlama konusunda engel olmaya başladığını fark eder. Yine de Joan’nın birliğine ilham olduğunu ve tacını İngiltere’den geri almasında en büyük sebep olduğunun farkındadır.
1430 baharında kral, Joan'ı Compiège'e yönelik Burgonya saldırısında bulunması için emir verdi. Kasabayı ve sakinlerini savunma çalışırken, atından düşürüldü ve kasabanın kapıları kapandığında dışarıda kaldı. Burgonyalılar onu esir alarak onu, Rouen'deki İngiliz komutanının işgal ettiği Bouvreuil kalesine götürdüler, bu olay büyük bir ilgiyle karşılandı.
Joan yargılanarak, aralarında büyücülük, sapkınlık ve erkek kıyafeti giymek de dahil olmak üzere yaklaşık 70 suçlama yöneltilmişti. Anglo-Burgonyalılar, genç liderden kurtulmanın yanı sıra taç giyme törenini ona borçlu olan Charles'ı da itibarsızlaştırmayı amaçlıyordu.
Mayıs 1431'de, bir yıl boyunca esaret ve ölüm tehdidi altında kaldıktan sonra, Joan boyun eğerek hiçbir zaman ilahi rehberlik almadığını ifade eden bir kâğıt imzaladı.Ancak birkaç gün sonra, cesaretini toplayıp, yeniden erkek kıyafeti giyerek emirlere karşı geldi ve yetkililer onun idamına karar verdiler. 30 Mayıs 1431 sabahında, 19 yaşında, Joan Rouen'in eski pazar yerine götürülerek diri diri yakıldı.
Belki de onun Fransa'nın tarihine en büyük katkısı siyasi ve askeriden ziyade, hiçbir savaş deneyimi olmamasına rağmen var olan inancı ve cesareti ile insanlara ilham olmasıdır. Jonan’dan sonra İngiltere eski gücünü hiçbir zaman geri kazanamaz ve 1453’de Fransa İngilizleri tamamen geri püskürtür.
Ölümü ile ünü daha çok yayılan Joan suçlamalardan VII.Charles, Joan'ın ölümünden 20 yıl sonra yeni bir duruşma başlatılmasını emrederek aklanır. Joan, bir şehit olarak büyük saygı görmüştür; Roma Katolik Kilisesi'nin sadık bir üyesi olarak kabul edilerek bağımsızlık sembolü olarak önemli bir konumda yer alarak Fransız Devrimi'nden sonra Fransa'nın milli simgelerinden biri hâline gelmiştir. 1920'de Roma Katolik Kilisesi tarafından kanonlaştırılan Jeanne d'Arc, Fransa'nın koruyucu azizlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Ayrıca erken dönem feministlerden biri olarak da görülmüştür. Edebiyat, müzik, resim, heykel, tiyatrodan animelere kadar birçok farklı kültürel eserde tasvir edilmiştir.
Kaynakça
https://www.history.com/topics/middle-ages/saint-joan-of-arc
https://www.britannica.com/biography/Saint-Joan-of-Arc/Character-and-importance