Hiçliği Yeniden Şekillendirmek

"Bu hikayenin sadece bizimle ilgili olmadığını anlamak için kendimizin farkına vardık."

Asırlarca güneşin ve ayın bizim için olduğunu, tanrının bizi yukardan izlediğini düşünerek evimizde hissettik. Artık evrende var olan ve çok uzaklarda bir yerlerde sürekli parlayan cisimlerin bizim için olmadığını, sadece kendi hallerinde var olmaya devam ettiklerini öğrenmiş durumdayız. Tüm bunların yanında gün geçtikçe kendimiz hakkında ve evrenin hakkında çok daha fazla şey öğrenmeye başladık. En önemlisi de bir noktada, kendimizi bunun üzerinde düşünürken bulduk. Aslında dünyanın başına gelen yıkıcı doğal afetler, büyük ve ölümsüz tanrıların bizi cezalandırma aracı olmadığını gördük. Evren biz burada olmadığımızda da vardı ve biz gidince de var olmaya devam edecek.

Bizim gibi önemsiz bir varlığın, anlaşılmaz evren karşısında ne gibi bir anlamı olabilir?

İçinde var olduğumuz dünya büyük. Gerçekten büyük. Ama evren daha da büyük. İnsan beyni içinde olduğumuz yerin sonsuzluğunu ve karmaşıklığını kavrayamaz. Yine de devasa evren bizi hiç etkilemiyor. Her zaman başka bir şeyler için endişeleniyoruz. Bizim için önemli olan tek şey bizleriz. Her şey bizim için vardır ve bu böyle devam etmelidir. Evren, dünya, hayvanlar hepsi bizim için. Aslında bunların hepsi yalan. Hepsi. Kozmik bir perspektiften baktığımızda burada yaptıklarımız hiçbir anlamı yok, hem de hiçbirinin! Hepimiz öldükten sonra her şey olduğu gibi devam edecek. Bu yüzden evrende en ufak bir değerimiz yok ve evrenin içinde bir nokta kadar bile yer alabiliyorsak ne iyi! Böyle bir bakış açısı edinmek oldukça acımasız ve karamsar. Daha doğrusu bu bakış açısı tam anlamıyla nihilistik bir bakış açısıdır. Hayata karşı olağanüstü sert bir bakış açısına sahip olan gerçek bir nihilist hiçbir şeye inanmaz, hiçbir şey hedeflemez. Ancak hiçbir şeyin önemli olmadığı algısından doğan o koyu karanlığın ve umutsuzluğun ortasında, işleri tam tersine çevirebilecek ve en katı eleştirmeni bile amaç ve hedeflerle dolu bir hayatı benimsetebilecek bir bakış açısı bulunuyor. Buna da optimistik nihilizm deniyor.

Optimistik nihilizm diğer bir adıyla “İyimser hiççilik” olarak da bilinen bu felsefi görüş son zamanlarda popüler olmuş durumda. Optimistik nihilizm, zaten hayat çok kısayken ve hiçbir şeyin anlamı da yokken neden daha iyi bir hayat sürmeyelim ki diyen bir düşüncedir. Bu düşünceler sayesinde bizleri hayatımıza daha çok bağlamaktadır. Hayatın herhangi bir anlamı ve amacı olmadığı için ona istediğimiz anlamı vermekte özgür olduğumuzu söyler.

Optimistik nihilizm, dünyanın ve evrenin anlamsızlığının özgürleştirici bir durum olabileceğinin kavranmasıdır. 

Kesinlikle hayatta herhangi bir anlam olmadığı için, bizim için de var olan belirli bir kozmik bir plan yoktur. Yolumuzu sadece ve sadece yaratabilecek olan bizlerin olduğu gerçeğidir. Sonuç olarak amacımızı yaratmaktan biz sorumluyuz. Optimist bir nihilist temelde şu sonuca varır: "Burada büyük bir plan olmadığı için, hayatımla ne yapacağıma kendim karar verebilirim." Optimistik nihilizm, korkutucu ve iç karartıcı olarak görünebilir, ama değil. Tam tersine, bizi özgür kılan şeydir. Optimistik nihilizm, toplumun bize dayatmaya çalıştığı tüm yükümlülükleri ortadan kaldırır ve hayatımızı yeniden şekillendirmemize yardımcı olmaktadır. Basit bir ifadeyle, olmak istediğimiz her şey olabileceğimizi bize göstermektedir. Daha da önemlisi, olmak istemediğimiz şeylere dönüşmememiz gerektiğini bizlere aşılamaktadır.

Bir aile kurmak, bir dine inanmak, 9-5 bir işte çalışmak, hayatınızın geri kalanını bir ev ve araba almak için harcamak ve belirli bir yerde ölesiye kadar yaşamak normal kabul edilmektedir. Hatta belki de zorunlu olan budur. Fakat bunlar bize herhangi bir fayda sağlamamaktadır. Bunları sadece toplumun geri kalanına uyum sağlamak için yaptığımız şeylerdir. Bu eylemler kendi içinde kötü olduklarından değil, onları sadece başkalarını mutlu etmek için yapıyorsak kötüdürler.

Optimistik nihilist, “Hayatta sadece bir şansım olduğuna göre neden kendi şartlarıma göre oynamıyorum?” der. Ne de olsa, tüm acılar, tüm aşağılamalar,biz gittikten sonra eninde sonunda unutulacak.

Hayat kocaman bir tuvaldir ve sanatçı da bizleriz. Bu durumda da nasıl çizmek istediğimiz bize kalmıştır. Nasıl olsa biz nerede, neden ve ne zaman var olacağımızı seçemedik bu nedenle nasıl yaşayacağımızı seçebiliriz. Evet belki de gerçekten hiçbir şeyin anlamı yok ve bu bize başta biraz melankolik gelebilir ama düşününce hiçbir şeyin anlamı yok ve bu anlamları belirleyecek olan da biziz. Bu harika bir şey değil mi?  Yaşamın hiçliği gözümüzü korkutmaktan ziyade bize daha çok yaşanılabilir muazzam ve özgür bir hayatı düşündürmektedir. Hayatın bu hiçliğine ellerimiz ile olması gereken şekli vermek gerekir.

Optimistik Nihilizmi çok güzel bir şekilde açıklayan bu videoya göz atmanızı tavsiye ederim.