Savaş Günlükleri: İnsanoğlunun Yaptığı İlk Savaşlar
İnsanoğlu var olduğu günden beri savaşmaktadır. İşte insanların yaptığı ilk savaşlar.
Savaş; devletler, hükümetler, toplumlar, isyancılar, paralı askerler gibi grupların arasındaki silahlı çatışmadır. Savaşlar düzenli veya düzensiz olan ordular arasında toprak, gıda, para, dini veya ulusal çıkarlar için yapılır. Savaşlarda yalnızca çatışan gruplardan değil aynı zamanda sivil kayıplar olabilir. Bunun sonucunda şehirler, ülkeler hatta medeniyetler dolaylı veya sistematik şekilde tamamen ortadan yok olabilir.
Savaş insanlık tarihinin ilk gününden beri var olan bir gerçektir. İnsanoğlu hayatta kalabilmek için gerek doğa ile gerek kendi türleri arasında her zaman savaş içinde olmuştur.
Savaşın tarihini anlamak için insanlığın ilk ortaya çıktığı döneme geri dönmek gerekir. Afrika’da ortaya çıkan insan ırkı yani Homo Erectus toplayıcı bir türdü. Birlikte yaşamaları gerekiyordu ve bu yüzden kendi türü içinde bir savaş gereksinimi duymuyordu. H. Erectuslar 1.8 milyon yıl önce Afrika’dan çıkmış ve yayılmışlardır. İnsanoğlunun zekasının hızla gelişmesi ve avcılığı öğrenmesiyle birlikte Homo Sapiens yani zeki insan türü ortaya çıkmış oldu. H. Sapiens türü hakkında kesin bilgiler yoktur. Bu nedenle, savaş konusunda onlar hakkında sadece teoriler üretebiliyoruz. Araştırmacıların en büyük tezi Sapien türünün bir diğer insan türü olan Homo Neandertal türü ile savaştığıdır. Bu tür hakkında kesin bilgilerimiz yoktur. Araştırmalara göre Neandertal türü yok olmuştur. Ya savaşlar sonucu avlandılar ya da Sapiens türü ile birleşerek ortak genetik bir havuz oluşturdular.
Atalarımızdan kalan en büyük ve önemli kayıtlarsa mağara duvarlarına çizdikleri resimlerdir. İspanya Levant’ta Valltorta-Gassulla Milli Parkı’nda son buzul çağının bitiminden iki bin yıl önce, 12.000 yıl öncesine dayanan bir dizi mağara var. Dokuz numaralı mağaranın duvarlarında, bildiğimiz en eski savaştaki insanların tasvirleri bulunmuştur. Beş kişilik bir okçu grubunun savaş alanına doğru gitmesi çizilmiştir.
Çizimlerde iki grup gösterilmiştir. Sağ tarafta yirmi kişilik çoğunluğu okçu bir grup vardır. Bazılarının yaylarını kaybettiği düşünülüyor. Bir figürün karşı taraftakileri kementle ele geçirmeye çalışıldığı görülüyor. Sol tarafta ise on beş kişilik bir grup var ve taş benzeri şeyler fırlatıyorlar, arkalarında üç kişilik bir grup ise savaşmaya hazır şekilde bekliyor. En net ve emin olunan kısım sol üstteki beş kişilik okçu grubunun bulunmasıdır.
İlk silahlı çatışma kaydı budur lakin çatışmanın kimler arasında olduğu veya kimin kazandığı bilinmemektedir.
Tarih öncesi ilk katliam kayıtları ise Kuzey Sudan’da bulunmuştur. Jebel Sahaba adlı bu mezarlıkta 13 veya 14 bin yıllık 61 iskelet bulunmuştur. Bu iskeletlerin çoğunun kafataslarında ok uçlarından kaynaklı yaralanmalar tespit edilmiştir. Bilinen ilk silahlı çatışma zayiatlarının bu iskeletler olduğu düşünülmektedir. Katliamın ya da ölümlerin sebebinin ne olduğu bilinmemektedir.
Mezopotamya insanlık tarihi için her zaman çok önemli ve bereketli toprakların bulunduğu bir bölgedir. Yazıyla insanlık tarihinin kaydedilmeye başlaması Sümerlere denk gelmektedir. Sümerlerin kaydettiği ilk savaş M.Ö 2700 yılında Sümerler ve Elamlar arasında Basra bölgesinde gerçekleşmiştir. Kiş Antik Şehri’nin Kralı Enmebaragesi komutasındaki Sümerler Elamlar’ı yenmişlerdir. Savaş hakkında detaylı bir bilgi yoktur. Bu savaşta genel olarak sopalar, bronz kılıçlar ve basit yaylar kullanılmıştır.
Ünlü Uruk şehrini kuşatan ve Sümerlerin altın çağını yaşatan Aga’nın babasının Kral Enmebaragesi olduğu düşünülmektedir. Tummal Yazıtları ve Gılgamış Destanı’ndaki bu ortak noktalar Gılgamış Destanı’nın tarihsel gerçekliğini de kanıtlar niteliktedir.