İkinci Dünya Savaşı'nın Yürek Burkan Hikayesi: Anne Frank

Anne Frank'ın yaşamı ve günlüğü

Anne Frank, 1929'da Almanya'da Frankfurt'ta Yahudi bir ailenin kızı olarak dünyaya gelmiştir. Margot adında bir ablası, annesi Edith ve babası Otto ile çok mutlu bir hayat yaşamaktayken Hitler'in öncülüğündeki Almaya'daki Yahudi düşmanlığı ile mutlu günlerinin yerini zorlu günler almıştır.

Anne ve ailesi bu yıkıcı durumdan etkilenen yüzbinlerden sadece birisiydi. Başlarda bu durumdan daha az etkilenmek için ailecek Hollanda'ya taşındılar. Anne orada dili öğrendi, arakadaşlar edindi. Git gide hayatına alışmaktayken, 10 Mayıs 1940'ta Naziler Hollanda'yı da işgal altına aldılar.

Yahudilere önceleri parklara, sinemalara gitme yasağı getirildi. Ardından Yahudiler'in sadece Yahudilere özel okullara ve dükkanlara girmelerine izin verildi. Her geçen gün özgürlüklerinin bir başka alanda kısıtlanmasıyla karşı karşıya kaldılar. Naziler, her gün bir başka yakınlarını yakaladıkları ve onları bir daha hiç göremedikleri için ailece saklanma kararı aldılar.

1942 baharında Otto Frank, ailesi için iş yerinin pek göze batmayan bir bölümünü yaşayabilecekleri bir hale getirdi. Eve giriş iş yerinin deposunda bulunan bir kitaplığın arkasına saklanmış bir kapı ile sağlanmaktaydı bu yüzden göze çarpmıyordu.

Anne, günlüğünde kaldıkları yere Gizli Ek diyerek anlatıyor. Binanın dışarıya bakan camları siyaha boyanmış, sıkış tepiş ufacık bir yerdi.

Ve bu küçücük evde sadece Anne ve ailesi değil tanıdıkları bir aile ile yaşamak zorundaydılar. Ailelerin ihtiyaçlarını şirkette çalışan aile dostları gideriyordu.

Gizli Ek'te kimse çalışma saatlerinde tuvaleti kullanamıyor ve fısıldayarak konuşmak zorunda kalıyorlardı. En ufak bir yaşam belirtisi göstermeleri yerlerinin tespit edilmesine yol açabilirdi. İki koca yıl boyunca bu düzende yaşadılar.

Yaşadıkları zorlukları Anne Frank, günlüğüne yazdı. Sadece yaşadıkları zorlukları değil, kendi düşüncelerini, hayallerini, insanlığa dair umutlarını yazdı. Büyüdüğünde gazeteci olmak istiyordu. Akşam işçiler evlerine gittiğinde ailesiyle radyo dinlerken Hollanda Milli Eğitim Bakanının savaş döneminde yazılan günlük ve belgeler tutulmasına dair yaptığı çağrıyı duydu. O günden sonra günlüğünü düzenlemeye, savaş bitimine hazır etmek için daha fazla özenle ve detaylı yazmaya karar verdi.

Düşüncelerini yazmak oyalanmasını sağladı. Ona umut verdi. Yaşının çok üstünde dertler çekti ama yine de bunlar onu hiç yıldırmadı. İnsanlığa dair inancını hiç kaybetmedi.

Ne yazık ki insanlık onu kaybetti. 1944 yılında 4 Ağustos'ta saklandıkları yer bulundu. O tarihten sonrası her şey hepsi için daha kötüye gitti. Anne, Margot ve annleri Edith Frank hayata veda etti. Bir tek Otto Frank hayatta kalabildi.

Otto Frank, polis baskınından kurtulan birkaç eşyaların arasından Anne'nin günlüğünü buldu. Okudukları onu derinden etkiledi.

"Her ebeveyn gibi kızımı tanıdığımı, bildiğimi sanıyordum. Ama bilmediğim, bizlerden gizlediği bambaşka bir Anne varmış."

Otto Frank, kızına saygısından günlüğün içindeki tek bir kelimeyi bile değiştirmeden Anne'nin isteyeceği şekilde yayınlanmasını sağladı.

Günümüzde Gizli Ek'in de içinde bulunduğu bina Amsterdam'da ziyarete açık bir müze halindedir. Müze'nin içinde aileye dair bilgi edindikten sonra kitaplığın arkasındaki kapıdan giriş yaparak Frank ailesinin iki yıl boyunca kapalı kaldıkları, yaşamlarını sürdürdükleri odaları görebiliyorsunuz. Müzede birçok şey ailenin kullandığı şekilde muhafaza edilmiş. Anne'nin günlüğünde odasını renklendirmek için astığından bahsettiği posterler, Anne ve Margot'un boylarının ölçültüklerini belli eden duvardaki çizgiler, onları tanıyanların ve hatta aynı deneyimleri yaşanların röportajları, Otto Frank'in hayatta kalmayı başardığı kamptan sonra ailesinin yaşayıp yaşamadığını öğrenebilmek için gazeteye verdiği ilanların gazete küpürleri, Anne'nin orjinal günlüğü, Anne'nin zaman zaman hava almak için çıktığı çatı katı ve daha birçok şey...

Hepsi Anne Frank vakfı sayesinde bir araya getirilmiş ve ziyaretçilere sunuluyor. Müze'nin mağazasında ise Anne Frank'in günlüğünün akla gelen her dildeki hali satılmakta. Flemenkçeden, İngilizceye ve Türkçeye kadar her dilden, dinden, ırktan insana onun hikayesini anlatabilmek için vakıf tarafından alıcılara sunulmuş.

Anne belki o gizli evden hayallerine ulaşamadan yaka paça çıkarıldı ama artık huzurla uyuyabilir. Yaşadıklarını bütün dünyaya duyurmayı başarmış ve yazdıklarıyla hepimizin kalbini kazanmış koca yürekli küçücük bir yazar olmayı başarmıştır.

"Ölüler yaşayanlardan daha çok çiçek alır, çünkü pişmanlık minnetten daha güçlüdür."

Anne Frank