İkonlaşmış Dr. Martens Botlarının Tarihi

60 yıldır isyanın ve alt kültürlerin sembolü olan Dr. Marten bot modeli, günümüzde de aynı sembolizmi korumayı nasıl başardı?

Dr. Marten botları İngiliz işçi sınıfından başlayıp, müzisyenler ve alt kültürler sayesinde dışavurumun ve bireyselliğin bir sembolü oldu.

Bu degişimin ve gelişimin nasıl gerçekleştiğini görmek için 1901 İngiltere'sine dönmeli ve Benjamin Griggs ve Septimus Jones tarafından kurulan ve bot üreten şirkete odaklanmalıyız. İkilinin iş ortaklıkları 10 yıl sürdü ve ardından yerel olarak bot üretimine devam ettiler. Özellikle önemli olansa Benjamin ve oğlu R. Griggs & Co. Ltd şirketini kurmaları ve İngiltere'de ayakkabı endüstrisinde dayanıklı botlarıyla bilinmeye başlamaları.

Aynı zamanda Almanya'da Dr. Klaus Maertens İkinci Dünya Savaşı'nda edindiği ayak sakatlığının ardından botları için içinde hava yastığı olan bir tabanlık icat etti. Bu yeni tabanlığı içinde bulunduran bir ayakkabı prototipi yaptıktan sonra üniversiteden bir arkadaşı olan mühendis Harbert Funck'a gösterdi. İkili askeri materyaller kullanarak çoğunlukla yaşlı kadınlara yönelik üretimine başladılar.

1960'ta İngiltere'deki Griggs şirketi bir dergide Dr. Maerten'in icat ettiği yeni hava yastıklı tabanlık içeren ayakkabıların reklamını gördü ve bu ayakkabıların lisansını satın aldı. Botların günümüzdeki ikonlaşmış görüntüsü de o zaman tasarlandı: sarı dikişleri, topuktaki marka etiketi ve kendine has taban tasarımı sadece birkaç tanesi.

60larda aynı zamanda toplumsal düşünce biçimini değiştiren sosyal değişimler gerçekleşti. Dr. Marten botları hızlıca bu dönemde gelişen isyan ve karşı kültürlerin sembolü haline geldi. Botları giyen bilinen figürlerden ilki onları başkaldırınınn dışavurumu ve işçi sınıfına dair gururunun temsili adına seçen The Who'nun lideri Pete Townshend oldu. Bu şekilde botlar sıradan bir işçi ayakkabısından uluslararası bir karşı kültür amblemine dönüştü.

70'lerde punk gibi alt kültürlerin doğuşu ile botların imgeselliği daha da arttı. Ortaya çıkan her yeni akım İngiliz gençliğinin bağrından gelen Dr. Marten botları kendilerinin temsilcisi olarak atadı. Müzik endüstrisininn unutulmaz isimleri Sex Pistols ve the Clash gibi gruplar Dr. Marten botları hem dolaplarının hem de estetiklerinin, sonuç olarak da bütün punk rock akımının vazgeçilmez bir parçası haline getirdiler.

80'lerde Amerika'dan İngiltere'ye konser vermeye giden ve oradayken bu bot modelini görüp yarattığı toplumsal etkiyi fark eden gruplar sayesinde Dr. Marten botları 1984'te Amerika'da da satılmaya başlandı. Gelecek yıllarda Amerikan müziğinde grunge akımı hâkim oldu, Eddie Vedder gibi isimler onları sahnede giydi ve 1993'te Marc Jacobs'un İlkbahar/Yaz koleksiyonunda podyumda Dr.Marten botlar da yer aldı.

2000'lerde marka inişe geçmeye başladı; ancak Raf Simons, Stüssy, Pendleton, Supreme, Bape, Off-White, NEIGHBORHOOD gibi marka ve tasarımcılarla yaptıkları iş birlikleri sayesinde popülerliğinde azalma olmadı. Hatta tam tersi günümüzde de dünyada doğru olmadıklarını düşündükleri şeylere karşı savaşan ve değişim yaratmaya çalışan çağdaş isyancıların ve başkaldıranların yanında bulunuyor ve günümüzde belki de her zamankinden daha fazla desteğe ihtiyaç duyan değerlere sembol oluyor. Bu şekilde kültürel ve sosyal etkisini, değişmeyen ve kati estetiğini ve paha biçilemez mirasını ispat etmeye devam ediyor.