İnsanlığa Ateş, Tanrılara İntikam: Prometheus’un Kaderi
Prometheus, tanrılara meydan okuyarak insanlığa ateşi armağan etti. Ancak, zekânın bedeli ağır oldu; hem Prometheus hem de insanlık için.
Zekâ çoğu kilidin vazgeçilmez anahtarıdır. Olayları iyi analiz edebilme, mantık yürütme ve stratejik hareket etme, hayattaki en zorlu yarışta bile yenilmemeyi mümkün kılabilir. Tabii, eğer üstün bir güç unsuru ile başınız beladaysa, bu yarışın sonunda zararda olmanız söz konusu olabilir. Tıpkı Prometheus’un başına gelenler gibi… Tanrılardan bile zeki olan Prometheus, Zeus için bir baş belasıydı. Kıvrak zekâsıyla üstesinden gelemeyeceği sorun olmayan Prometheus, önce insanlar için tanrıların kralı Zeus’u kandırarak sinirlendirmiş ve aradaki kıvılcımı alevlendirmişti. Sonrasında Zeus’un öfkesi hem Prometheus’un zararına hem de insanlığın zararına olmuştu. Pratik zekâya sahip olan Prometheus, öngörülü davranıp tüm bunların olabileceğini tahmin edememiş miydi? Gelin ne demek istediğimi bu yazımda daha ayrıntılı inceleyelim.
Prometheus’un Zeus’a Karşı Kurnazlığı
Bir gün ölümlü ve ölümsüzlerin çalıştığı Mekone’de bir hayvan kesilmişti. Hesiodos’un Theogonia’sında bu hayvanın Prometheus’un Zeus’a yaranmak ve aynı zamanda onu aldatmak için kestiği şu şekilde geçer:
“... O günlerden bir gün, Prometheus yaranmak için
Koca bir öküzü ikiye bölüp getirdi sofraya:
Zeus’u aldatmaktı niyeti aslında; ...”
Kurnaz Prometheus bu etten insanlığın yararlanması için zekice bir plan yapmıştı. İkiye bölünmüş hayvanın bir kısmına yağlı ve lezzetli etleri toplamış ama üstünü yenmeyecek derilerle kaplamıştı. Diğer yarısına ise kemikleri toplamış ancak beyaz, pırıl pırıl parlayan iştah açıcı yağlarla üstünü kaplamıştı. Zeus’un seçtiği parça tanrıların payı olacaktı ve geri kalan ise insanlığa ait olacaktı. Prometheus, Zeus’tan bir tercih yapmasını istemişti:
“Ulular ulusu Zeus, ölmez tanrıların en şanlısı,
Göğsündeki yürek hangi payı istiyorsa onu al!”
Bunun üzerine Zeus, tanrılara yakışacağını düşündüğü iştah kabartıcı yağları seçtikten sonra altından çıkan kemikleri görünce çok sinirlenmişti. (Kimi kaynakta Zeus’un kandırıldığı söylense de Hesiodos’un kaynağında kandırılmaya çalıştığını fark etmesine rağmen intikam ateşiyle parlayan yağları seçtiği söylenir.) Prometheus’un bu sinsi planına karşı Zeus’un intikamı çok sert olacaktı.
Zeus’un Öfkesi ve Prometheus’un Geri Dönüşü Olmayan Hamlesi
Zeus, bu yaşadığı durumu egosuna yedirememişti ve Prometheus’un kendisinden çok düşündüğü insanlardan bunun intikamını almak istedi ve ateşi insanlığın elinden aldı. Bu durumda Zeus’un ego savaşı, suçsuz insanoğlunun zarar görmesine sebep olmuştu. İnsanlık ateşsiz karanlık içinde kaldı, ısınamadı, yemek pişiremedi ve ateş olmadan demir işleyemediklerinden alet yapamadılar ve genel olarak gelişim sağlanamadı. Buna daha fazla dayanamayan Prometheus, ateşi çalarak insanlığa tekrar geri verdi. Hesiodos bundan şöyle bahseder:
“... Ama İapetos’un yaman oğlu bir oyun daha etti:
Bir kamışın içine aldı kaçırdı
Coşkun ateşin pırıl pırıl kıvılcımını.”
İşte bu sefer Zeus, ateşin tekrar insanlığın eline geçtiğini görünce, bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Kaçınılmaz İki Kötü Son
Pandora’nın Yaratılışı
Prometheus’un bu cüretkâr tavrına karşılık Zeus küplere binmişti. Zeus’un insanlık için zekice düşünülmüş bir intikam planı vardı: Pandora… Öfkesinden deliye dönen Zeus, Pandora’yı yaratması için Hephaistos’u görevlendirdi. Ona bir parça toprakla suyu karıştırmasını, içine insan sesi ve ruhu koymasını, ölümsüz tanrıçalara benzemesini ve yüzünün de genç kızlara benzemesini emretmişti. Buna ek olarak Afrodit’ten içine arzular vermesini ve Hermeias’tan da içine tilki huyu koymasını emretmişti. İşte bu son emir, insanlığın başını yakacak bir emir olmuştu. Çünkü bu, aynı zamanda Pandora’nın kurnaz, yalancı, her şeyi merak eden, aldatıcı ve baştan çıkarıcı çekiciliğe sahip olan bir varlık olması demekti. Hesiodos, İşler ve Günler’de Pandora’nın yaratılışından şöyle bahseder:
“O canım Kharitler ve o güzelim Peitho
Altın gerdanlıklar taktılar boynuna
Horalar bahar çiçekleriyle donattılar saçlarını,
Hermeias doldurdu göğsüne yalan dolanı,
Uzaktan gürleyen Zeus’un istediği oluyordu,
Ses koydu içine o tanrılar kılavuzu
Ve Pandora adını taktı.
Pandora bütün tanrıların armağanı demekti,
Çünkü tüm Olymposlular armağan vermişti ona.”
Bu güzel kadın, insanlığın başına çok büyük belalar açacaktı.
Pandora’nın Kutusu
Pandora yaratıldıktan sonra, Prometheus’un onun kadar zeki olmayan kardeşi Epimetheus’a hediye olarak gönderilmişti. Epimetheus, Prometheus’un Zeus’tan hediye almaması gerektiği uyarısını dinlemeyerek Pandora’dan çok etkilenip onu kabul etmişti. Zeus, Pandora’yı gönderirken yanında bir de kutu göndermişti ve Pandora’ya bu kutuyu kesinlikle açmaması gerektiğini söylemişti. Merakla yoğrulmuş olan Pandora, nihayetinde merakına yenik düşerek kutuyu açtı ve tüm felaketler birer birer serbest kaldı. Zeus aslında bu kutunun içine akla gelebilecek tüm kötülükleri koymuştu: hastalıkları, salgınları, dertleri, ölümleri, kederleri, belaları… Pandora bir süre sonra kutuyu kapatsa da her şey için çok geçti. Zeus amacına ulaşmıştı. Tıpkı kendisinin parıldayan yağlara aldanması gibi, Pandora’nın aldatıcı güzelliğiyle intikamını almıştı.
Prometheus’un Cezası
Prometheus’un bu cüretkâr tavrına karşılık Zeus küplere binmişti. Ona öyle bir ceza vermeliydi ki insanlıktan uzak kalmalıydı ve bir daha iyilik yapacak hâli kalmamalıydı. Zeus ceza olarak Prometheus’u her şeyden çok uzak dağlardan birine, çözülmeyen zincirlere bağlamıştı. Sabah güneşi onu cayır cayır yakarken, geceleri dağların ayazında soğuktan donacaktı. Buna ek olarak ona özel bir kartal gönderdi. Bu kartal, zavallı Prometheus’un her gün yenilenen ciğerini tekrar yiyerek ona bitmeyen bir ızdırap verecekti. Zeus’a göre buydu Prometheus’un hakkı. Bu olay hakkında Hesiodos’un anlatımından bir parça:
“Cin fikirli Prometheus’a gelince, Zeus
Çözülmez zincirlere vurdu onu,
Boyunu iki kat aşan bir sütuna bağladı.
Sonra bir kartal saldır üstüne gergin kanatlı;
Ölümsüz karaciğerini yiyordu kartal,
Ve karaciğer geceleri geri büyüyordu
Gergin kanatlı kuşun gündüz yediği kadar.”
Bu olaylarla birlikte ego ve gücün birleşiminin nelere sebep olabileceğini ve bu güç birliğinin zekâ ile zorlu savaşını gördük. Bir yandan Zeus’a karşı insanlığı savunan Prometheus’un yaptığı fedakârlıklarla cesaretlenirken, diğer yandan Zeus’un acımasız öfkesinden korktuk. İnsanlığın iyiliği için Zeus’a bile kafa tutan Prometheus, belki de en büyük kötülüğü Zeus’u kızdırarak hem insanlığa hem kendine yapmış olsa da insanlığa kattığı en önemli şeyler, biri cesaret, diğeri de bilgelik oldu. Bu unsurlar, insanlığın karanlık dönemini aydınlatan en önemli iki güçlü ışık oldu.
Kaynak: Theogony And Works And Days - Hesiod