Io'nun Acıları 2

Zeus'un sevgilisi Io'nun ızdıraplı hayatının ikinci versiyonu.

Bir önceki yazımda Zeus'un yasak aşkı Io'nun Hera'nın onları yakalaması üzerine çektiği acılardan söz etmiştim. Bu ikinci yazımda aynı efsanenin sonu farklı olan bir versiyonunu anlatmak istiyorum. Her şeyi baştan anlatacağım bu hikayeyi önceki yazıdan bağımsız olarak okuyabilirsiniz.

Io, Argosluların nehir tanrısı Inachus’un kızı, aynı zamanda Argos kentinde bulunan tanrıça Hera Tapınağı’nın da bir rahibesiydi. Rahibe Io kentte dillere destan güzelliği ile tanınmaktaydı.

Çapkınlıklarıyla tanınan, tanrıların tanrısı Zeus bir gün Olimpos’taki tahtından yeryüzündeki Io’yu görür ve görür görmez güzelliği ile tanınan Iodan etkilenir.

Etkilenmesi üzerine vakit kaybetmeden Ioya kavuşmak üzere yeryüzüne iner. Fakat Zeus'un gizli bir fantezisi vardır, tanrıların kralı aşık olduğu kadınları kendi görünüşünden farklı şekilde elde etmeyi sever. Bu sefer ise yeryüzüne bir bulut olarak iniş yapar ve Ioyu etkilemeyi başarır. Bulut biçiminde Io ile birliktelik yaşarlar.

Fakat atladığı bir şey vardı, tanrı ve tanrıçaların kraliçesi, kız kardeşi ve aynı zamanda karısı olan tanrıça Hera. Hera defalarca aldatılması üzerine gözlerini onun üstüne dikmişti. Onu kontrol altında tutmaya çalışan Heradan kocasının Olimpos'ta olmadığı detayı hiç kaçar mıydı? Tabiki kaçmamıştı.

Hera onun Olimpos'ta olmadığını fark eder fark etmez Olimpostaki tahtından yeryüzüne bakmış ve kocasının onu aldatttığı şüphesi ile yanıp tutuşurken arayışa başlamıştı. O sırada Io ile olan Zeus Hera'nın onu aradığını fark ederek yakalanmamak için güzeller güzeli Ioyu beyaz bir ineğe çevirmişti.

Hera kocasını görür görmez yeryüzüne inmiş ve onu inekle birlikte görmüştü. Zeus'a güvenmeyen ve onun şekil değiştirebilme yeteneğinden haberdar olan Hera Zeus'u test etmek amacıyla ineğin çok güzel olduğunu söyleyerek ona hediye etmesini istemişti. Dediğinin aksini yaparsa şüphe çekeceğini bilen Zeus her ne kadar istemesede aslında sevgilisi olan güzel ineği mecburen Heraya hediye eder tabi.

Hera ineği Zeus'tan uzak tutabilmek için orada bulunan bir zeytin ağacına bağlar ve yüz göze sahip olan dev Argus'u ona bekçi olarak atar. Argus uyuduğunda bile açık kalan yüz gözü sayesinde ineği kimsenin kurtaramayacağını bilen Hera oldukça memnundur. Io aylarca belki yıllarca inek formunda, Argus'un gözetimi altında mahkum olur.

Sevgilisinin bu sefaletine gönlü razı gelmeyen Zeus, kendisi gidemesede Ioyu kurtarması için oğlu Hermes'i görevlendirir. Zekası, aldatıcılığı ve en önemlisi hızı ile tanınan Hermes anında bir plan yapıyor tabi. Uyku tanrısı Hypnos ile iş birliği yaparak ondan sonsuz uykuya daldıracak, büyülü haşhaş çiçekleri alır. Hermes Argos'a bir çoban kılığında yaklaşarak hikayeler anlatır. Argos onu ilgiyle dinlerken çobanların meşhur kavalını çalmaya başlar Hermes. Fakat tabiki burada bir aldatmaca vardır.

Zeus'un oğlu Tanrı Hermes'in tasviri.

Hermes kavalına çoktan Hypnostan aldığı büyülü haşhaş çiçeklerini kavalına yerleştirmiştir. O kavalı çaldıkça Argus'un yüz gözü tek tek kapanmaya başlar ve derin uykuya dalar. Her gözü uyuduktan sonra Hermes onu öldürerek İoyu özgür kılar. Io inek formunda da olsa kurtulmayı başarır ve oradan kaçar böylelikle.

Her şeyden kısa sürede haberdar olan Hera Argus'un ölüm haberi ile Io'nun kaçış haberinide kısa sürede alır. Bu konuda sinirlenmenin yanında derin bir hüzünde sarar bedenini. Argus'un anısına bir şey yapmak ister ve günümüzde de Hera'nın sembollerinden biri olan tavus kuşunun kuyruğuna Argus'un gözlerini taşır. Tavus kuşunun kuyruğuna ihtişam katan o yuvarlaklar aslında Argus'un gözlerini sembolize eder.

Argus'un gözlerini kuyruğunda sembol olarak taşıyan tavus kuşu.

Hüznün yanında öfke ve intikam arzusu yüksek olan Hera hiddetlenerek cezalandırmak ister. Fakat Olimpos'ta kontrol altında tuttuğu Zeus'u suçlayamaz, Argus'un ölümünde kocasının parmağı olduğunu kanıtlayamayan Hera bir kez daha zavallı Ioyu cezalandırma kararı alır böylelikle.

İnek formunda hapis kalmış Io'nun bedenine bir at sineği musallat eder. Bu at sineği Ioyu düzenli olarak ona acı çektirecek şekilde ısırır ve kaçmaya çalışsada peşini bırakmaz. Io kaçmaya çalışırken kendini denize atar. Bu deniz Akdeniz ile Adriyatik denizinin buluştuğu sulardır. Io'nun kendini attığı bu su Ionia olarak adını alır böylelikle.

Iodan ismini alan Ioania Denizinin konumu.

Ioania'dan yüzerek kaçmaya devam eder ve bu defa Avrupa ile Asya'nın birleşim noktasına varmıştır. Burası eski Yunancada 'inek geçidi' anlamına gelen 'bosporos' adını alır. Bu tanıdık geldi mi? Bosporos bizim dilimize boğaz olarak geçer. Bu birleşim noktası günümüzde İstanbul Boğazı olarak bilinir. Evet, Io buradan geçerek burayıda bu efsaneye göre adlandırır.

Günümüzde Bosporos yani İstanbul Boğazı

Tabi burası zavallı Io'nun son destinasyonu değildir. Buraya isimlendirdikten sonra kaçmaya devam eder çünkü Hera'nın musallat ettiği at sineği burada da peşini bırakmamıştır. Bu şekilde İstanbul Boğazından Mısır'a olan yolculuğu başlar. Onu Olimpos'tan izleyen Zeus sevgilisinin bu halini gördükçe kahrolur fakat bunca zamandır Heradan korkusuna sessiz kalmıştır. Bu şekilde beklemeye daha fazla gönlü razı gelmez ve Zeus onu tekrar insan formuna dönüştürür.

Böylelikle Io yıllarca süren işkence dolu inek formundan kurtulur, peşindeki at sineğide onu insan formunda tanıyamaz ve peşini bırakır. Güzeller güzeli Io artık Mısırda güzel bir kadın olarak bulunur. Ona karşı büyük özlem duyan Zeus akıllanmamıştır. Olimpostan gizlice bir kez daha Io'nun yanına kaçar ve böylelikle kavuşurlar.

Bu kavuşma esnasında yaşadıkları birliktelik sonucu ise Io hamile kalır ve kendisi gibi güzel bir kız olan Keroessa böylelikle dünyaya gelir. Bu kız çocuğu ise büyüdüğünde deniz tanrısı ve aynı zamanda Zeus'un kardeşi yani kendi amcası olan tanrı Poseidon ile ilişkiye girer. Buraya dokunma sebebim ise aslında bu birliktelikten doğan oğulları.

Keroessa ve Poseidon'un oğulları Byzastır. Yani Bizans İmparatorluğunu kurup ona ismini veren kral Byzas. Günümüzde Bizans İmparatorluğu İstanbul'u kapsar ve hala oradan izler taşır. Yani Io'nun İstanbul Boğazına isim vermesinin yanı sıra torunuda güzel İstanbul'un temellerini atıp ona ismini veren kraldır.

Kral Byzas tasviri.

Io'nun ikinci efsaneside böylelikle sona erer. Eğer okumadıysanız bu hikayenin farklı versiyonu olan yine benim yazımım Io'nun Acıları 1'i de okumanızı öneririm. Onun hikayesinin farklı anlatımlarıda olsa bu hikayelerin ortak noktası onun Zeus yüzünden çektiği acılar olduğunu böylelikle gözlemleyebilirsiniz.