İran’ın Direniş Ekseni

İran'ın Direniş Ekseni politikası, Şii gruplar aracılığıyla bölgesel etkisini artırırken, ABD ve İsrail'e karşı bir denge kurmayı hedefler.

1979 yılında gerçekleşen İran İslam Devrimi ile kurulan yeni rejimin temel hedeflerinden biri, İran’ın merkezinde olduğu bir Müslüman dünya yaratmaktı. Rejimin bu hedef doğrultusunda geliştirdiği politikaya "devrim ihracı politikası" adı verilmektedir. İran, bu politika aracılığıyla çevresinde yer alan Müslüman devletlerde, tıpkı kendisinde olduğu gibi, İslam devrimi gerçekleştirerek kendi etkisini ve gücünü artırmak, ayrıca bölge üzerinde uygulamak istediği politikalara taraf ve zemin oluşturmak istemektedir.

11 Eylül 2001 terör saldırısının ardından yönünü küresel terörizmle mücadeleye çeviren ABD, Soğuk Savaş’ın ardından NATO’ya ve kendisine bir amaç bulmakla kalmamış, çıkarları doğrultusunda tasfiye etmesi gereken ülkelerle de bu söylemi kullanarak mücadele etmiştir. Bu doğrultuda ABD, Irak, İran ve Kuzey Kore’yi "Şer Ekseni" olarak tanımlayarak, küresel terörizmle mücadelede kendisine hedef olarak belirlemiştir.

"Direniş Ekseni" kavramı, İran’ın devrim ihracı politikası ve ABD’nin şer ekseni söylemine karşılık olarak ortaya çıkmıştır. İran, etkisini artırmak istediği bölge ülkelerindeki Şii kesimleri kullanmıştır. Ayrıca, bu Şii kesimlere destek sağlayarak onları askeri bir güç olarak da kullanmaktadır. Örneğin Afganistan ve Pakistan’daki Şii kesimler, İran’ın desteğiyle Suriye iç savaşında rejimi destekleyen güçlerden biri olarak kullanılmıştır. İran bu sayede, Suriye’deki etkisini artırmış ve kendisiyle yakın ilişkilerde bulunan bir rejimin ortadan kalkmasını engellemiştir.

İran, "direniş ekseni" ifadesiyle ABD, İsrail ve bölgede ABD’nin müttefiki konumunda olan Suudi Arabistan ile mücadele eden tarafları ifade etmektedir. İran’ın tanımladığı direniş ekseni kapsamında, İran destekli Şii paramiliter gruplardan söz edilebileceği gibi (Hizbullah, Kataib Hizbullah, Hamas, Husiler vb.), 2003 sonrasında Irak’ta tesis edilen Şii ağırlıklı hükümet ile beraber Irak’ın da direniş ekseni güçlerine dahil olduğu ifade edilebilir.

Direniş Ekseni çerçevesinde yer alan paramiliter gruplar, İran’ın sağladığı askeri eğitim, ekipman ve çeşitli motivasyonlarla birlikte hafife alınmaması gereken kuvvetler haline gelmiştir. Bunun en basit örneği olarak, Suriye iç savaşı süresince İran destekli bu paramiliter yapılar, firarilerle birlikte zayıflayan merkezi ordunun yerini alarak merkezi rejimi koruyan güçlerden biri haline gelmiştir. Bu konudaki diğer bir örnek ise, belki de direniş ekseni çerçevesinde yer alan paramiliter gruplar içerisinde en zayıf olarak adlandırılabilecek Hamas’ın, İsrail ile mücadelesinde çeşitli başarılar elde etmesidir.

İran, desteklediği bu Şii paramiliter grupları kullanırken dini hedefler belirtmenin yanında devrim ihracı politikasının motivasyonuna sahiptir. Ancak aynı şey, bu paramiliter gruplarda yer alan kişiler için söylenemez. Bu gruplarda yer alan kuvvetler, genel olarak toplumun alt tabakasında yer alan ve ekonomik sorunlar yaşayan kimselerdir. İran’ın sahip olduğu motivasyona sahip değillerdir. Mücadele etmelerini sağlayan temel motivasyon, elde ettikleri gelir ve İran’ın sunduğu vatandaşlık hakkıdır. Bu sebeple direniş ekseni kuvvetlerinin pek de sağlıklı bir organizasyonu olduğu söylenemez.

Yaşanabilecek Senaryolar ve Olası Gelişmeler

Şu anda İran’ın menfaatleri doğrultusunda İran ile uyum içerisinde hareket eden bu paramiliter yapılar, İran’daki rejimin yaşayabileceği radikal bir değişim halinde, hala İran’ın menfaatlerine uyumlu davranacaklar mıdır?

Askeri güçleri bakımından hafife alınmaması gereken bu yapılar, İran politikalarında yaşanan bir değişim ile beraber elde ettikleri desteği kaybetmeleri veya başka bir aktör tarafından destek görmeleri durumunda izleyecekleri yol belirsizdir. Hizbullah, bu paramiliter gruplar içerisinde en güçlüsü olmakla beraber Ortadoğu’da birçok ülkede faaliyet göstermekte ve çeşitli kollara ayrılmaktadır. Diğer direniş eksenindeki paramiliter güçlerin yanında Ortadoğu’nun bu tip organizasyonlar açısından çok zengin oluşu, bu tip organizasyonların bir ilişki sarmalı oluşturmasına sebep olmuştur.

Her ne kadar direniş ekseni grupları bugün İran’ın menfaatlerini sağlamak amacıyla İran tarafından kullanılıyor olsalar da aslında İran tarafından dizginlendikleri de bir gerçektir. Bu grupların dizginlenmemesi durumunda, Ortadoğu’da paramiliter gruplar arasında çeşitli çatışmalar görülebilir. Bu çatışmalar sebebiyle birçok bölge ülkesi iç savaşa sürüklenebilir. İran’ın bu grupları kullandığını, desteklediğini ve dizginlediğini biliyoruz. İran bu desteği bırakır ve bu grupları dizginlemeyi bırakırsa, bu gruplar dağılabileceği gibi başka amaçlara hizmet etmeleri için başka aktörler tarafından da desteklenebilirler. Ortadoğu’da istenilen ülkede istikrarsızlık yaratma araçlarına dönüşebilirler.