İşe Giremiyorum, Ne Yapmalıyım?

Stajın zorlu engelleriyle mücadele eden sevgili genç profesyoneller, gelin konuşalım.

İşe girmek için gereken ve modern dönem sorunlarını ele aldığımız bu yazıda biraz hasbihal edelim.

İş sahibi olmak

İş sahibi olmak günümüzde yaşamak ve hayallerini gerçekleştirmek isteyen hemen herkesin önemli bir hedefi.

İşe girebilmek, sadece maddi anlamda değil manevi anlamda da kişiye birçok katıda bulunur.

Hayaliniz olan alanda çalışıyor ve deneyim topluyor olmak çok değerli. Bu anlamda sevdiğiniz şeyler üretmek ve insanlara katkıda bulunmanın manevi değeri, çoğu zaman yapılan işin maddi karşılığından daha anlamlıdır.

Bunlar güzel noktalar olmasına rağmen, iş başvurularında yaratılabilecek potansiyel değere ve hevese değil; birçok zaman kendinizi pazarlayabilmenize bakar. Kendinizi pazarlayabilmek için çeşitli deneyimler ve sertifikalar her zaman ön koşul olacaktır. Bir alanda istihdam edilebilmek için bu şartlar karşılanmalıdır.

Örneğin hiç deneyiminiz olmayan ancak kariyerinizin ilerlediği yön olan bir 'x' alanıyla ilişkili 'X' bölümünde okuyor olun. 'x' alanında işe girebilmek için genellikle zorunlu stajınızı bitirmiş olmanız gereklidir.

Ancak 'X' bölümünün zorunlu stajını yapabilmek için bile başvuru makamları 'x' alanında sizden halihazırda elde edilmiş bir deneyim bekleyebiliyor. O zamanda bir çıkmazın içine giriyoruz; ki bu modern iş dünyasındaki işsizliğin en büyük nedenlerinden biridir.

Deneyim sorunsalı

Deneyim, herhangi bir işe girmek için temel ön koşullardan birisidir.

Özellikle modern yaşamın getirdiği multi-tasking, e-learning gibi imkanlar ve şartlar; insanları çok daha fazla kaynaktan çok daha yüksek miktarda bilgi edinmeye itti.

Bu sayede uzmanlığınız olmayan bir alanda istihdam edilebilir olmak için bazen 1 senelik bir öğrenme süreci yeterli gelmekte.

Herkesin her şeyi öğrendiği bu çağda istediğiniz alanda işe girebilmek için staj yapmalı, staj yapabilmek için birçok sertifika, proje ve uygulamalı bilgi kazanmalısınız.

Örneğin; yazılım alanına girmek için kendi kendinize 1-2 yıllık bir kendin-öğren sürecinden geçmeniz ve bu süreçte projeler ortaya koymanız stajyer pozisyonlara kabul almanız için yeterli olabiliyor.

Giriş seviyesindeki işlere giriş yok

İşe girmekle alakalı en büyük engel giriş seviyesindeki işlerde dahi 2 yıllık deneyim aranmasıdır. Benzer şekilde büyük firmalar stajda deneyim kazanmanız için halihazırda bir staj bitirmiş ve deneyim kazanmış olmanız ön koşulunu belirtir.

Bu bağlamda herhangi bir alanda işe girebilmek için minimum 6 aylık bir ücretsiz çalışma veya modern kölelik döneminin iş hayatının ön koşulu olduğunu söylemek mümkün.

(Tabii bu süreçte rakiplerinizin önüne geçebilmek için onlarca sertifika ve (sevimli bir) mutluluk abidesi olan bir Linkedin hesabınızın var olma gerekliliğinden söz etmiyorum bile.)

İşe girmek için CV ve deneyim optimizasyonu, iyi yazılmış bir cover veya iyi niyet mektubu yararlı şeyler, ancak CV'niz kalbiniz kadar temizse bir sonraki adım ne olmalı?

Staj oldukça önemli, ancak...

Staj, bir kurum dahilinde öğrenciyken veya mezuniyet sonrasında deneyim kazanmak için belirli bir süre, Türkiye'de genellikle ücretsiz gerçekleştirilen çalışma süresini kapsar.

Staj, her ne kadar deneyimsiz insanların deneyim kazanması için önem teşkil etse de bunun belirli standartları vardır; örneğin asgari maaşın yaklaşık yüzde 30% kadarını ve yemek masraflarını karşılıyor olmak gibi.

Staj yapmak sizin için deneyim kazanmanın ve iş dünyasına adım atmanın önemli bir adımı olabilir, ancak staj yapmakla ilgili en büyük sorun staj bulabilmektir.

Üniversite destekli zorunlu staj kapsamında büyük bir şirkete başvurduğunuzda o şirketin bulunduğu şehirde ikamet edebilecek maddi imkanınız yoksa; veyahut şirket staja kabul sürecinde sizden CV yani daha önceki bir staj deneyimi istiyorsa işte o zaman çıkmazların içine sürüklenmemek mümkün değildir.

Ancak Türkiye şartlarında birçoğu kurum bu gibi temel kuralları çiğneyerek sizi 0 (evet; yazıyla sıfır) lira karşılığında ofis kültürü kazandırmayı vaadettikleri bu süreçte çalıştırmayı (sömürmeyi) amaçlar. Bu da stajla ilgili bir diğer çıkmazı teşkil eder.

CV'niz kalbiniz kadar temizse

İş veya staj başvurularında (entry seviyesindeki pozisyonlar dahil) komik bir şekilde deneyim ön koşulu belirlenir. Buna göre; işverenin istediği spesifik bölüm ve okuldan mezun olmanız veya en azından 3. sınıfta yeterli bir seviyede iş yerine katkı sağlayacak kadar bilgi sahibi olmanız gerekir.

Gerekli ön koşulları sağlamanız durumunda sizden büyük bir hevesle herhangi bir Y şirketinin 'x' alanında belirledikleri süre boyunca büyük bir hevesle ücretsiz olarak çalışmanız beklenir.

Çalışmak istediğiniz 'x' alanı için 'X' bölümünü okumuş olmanın maalesef istihdam edilebilirlik açısından çok da bir faydası olduğunu söylemek mümkün değil.

Pazarlama, veri analisti, yapay zekacı, yazılımcı, programcı veya siber güvenlik uzmanı gibi alanlarda çalışacaksanız; bu alanlara dair bölümleri okumanın artısı olmasına rağmen doğrudan işe girebilirliğinizi iş deneyimi sahibi olmak kadar artırmadığı söylenebilir.

Tabii tüm bu süreçte; yol, su, yemek ve barınma ihtiyaçlarını dahil etmeden hesaplandığını belirtmekte fayda var.

Staj başvurunuz kabul alsa ve şirkette deneyim kazanmaya başlasanız dahi profesyonel emeğinizin; ne maddi ne de manevi değerinin bir karşılık bulması mümkün oluyor.

Sözbu kurumların yemek masraflarını dahi karşılamadığı şartlarda CV'nizi doldurabilmek uğruna işverenlere modern kölelik, çağın zorunluluklarından birisi haline geldiğini söylemek mümkün.

İş uğruna, baş vermek

Modern kontekstte bir insanın işe girebilmesi, bireyleşme sürecine entegre önemli aşamalardan birisidir.

İşe girmek uğruna 4, 5, 6 sene okuyup; sonrasında bu da yetmeyip yüksek lisans yapıp 6 ve 7. senelerde halen stajla uğraşmak yorucu bir süreç.

Tüm bu sürecin maddi karşılığının da kişinin kendi cebinden çıkıyor olması, aslında eğitimde fırsat eşitliğinin büyük bir yalan olduğunu gözler önüne serer niteliktedir.

Bireyselleşmek istiyorsanız okumalı, çalışmalı ve kendinizi ortaya koymalısınız. Ancak bireyselleşmek uğruna gereken tüm bu modern 'şartlar' halihazırda bunları karşılayacak arka planınızın olmasını gerekli bir ön şart koşuyor.

Staj kazanmanızı mümkün kılacak maddi durumunuz yoksa, birkaç ay herhangi bir büyük şirkete 0 (yazıyla sıfır) lira karşılığında çalışmanız elzem ve hak görülmektedir.

Devletin bu konuda yürüttüğü çalışmaların yeterliliği ortada olup, özel kurumlarda çalışıp emeğinin karşılığını alabilen kişi sayısı oldukça azdır. Kısacası bir iş uğruna, başınızdan yani kişiliğinizden feragat etmeniz zorunluluktur.

Peki işe girmek ve baş olmak için staj gerçekten gerekli mi? Dahası iş sahibi olmak gerçekten gerekli mi? İşte bunlar düşünülesi konular.

Modern insanın çelişkisi

Modern hayatta işe girmemek kadar işe girmek de bir derttir.

İşe girebilmek için ön-süreçler yeterince yıpratıcı değilmiş gibi bir de lüzumsuz insanlar tarafından seviyesizce muameleye tabi tutulmak ve patronların naçar çalışanlarının ofislerinde staj yapmak bir gereklilik haline gelmiş bulunuyor.

Ancak staj gerçekten bir gereklilik mi? Bu soruya elbette birçok cevap üretmek mümkündür. Ancak bu cevaplardan bir kısmı tamamen gereksizdir, modern hayatın gerekliliklerinin de 'gereksiz' olması gibi.

İnsanın kendisi için belirlediklerinden çok azı gerçekten temel ihtiyaç olup çoğu konvansiyonel dayatmalardır. Rousseau'nun dediği gibi 'İnsan özgür doğmuştur ve her yerde zincire vurulmuştur.' Eğitim sürecinden sonra gelen staj da bu zincirlerin bir aşamasıdır.

Özgür bir zihinle doğsak da, zorunlu eğitimle zihinlerimiz birilerine satılıyor; eğitimimiz biter bitmez de ellerimiz ve gözlerimiz anlamsız uğraşlar için kiraya veriliyor.

Bu noktadaki sonsuz çelişkiyi zaten çoktandır eleştiren filozoflar dünyaya gelip geçmiş. Bu anlamda politik bir eleştiri yapmaktan ziyade, insanın durumunu ele almak daha doğrudur. Zira burada bahsedilen şey boş vakit düşüncesi değil, insanın temel ihtiyacıdır; yani kendi benliğiniz.

Modern insanın antik sorunları

İşe girme çabasında bulunan birçok insan; modern toplumun bu çelişkili yapısını ister istemez düşünerek buhranlara ve hatta depresyonlara sürüklenmiştir. Zira kimse benliğini ve kendisini bir şirkete, patrona veya benzeri bir soyut yapıya satmak istemez (istemez değil mi?).

Ben Arne Naes'in 'Deep Ecology' yaklaşımının bir benzerinin 'Deep Psychology' şeklinde çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Modern süreçlerin doğaya verdiği zararın bir o kadarı da insan psikolojisine verilmiştir.

İnsan benliğinin, güvenliğinin ve algısının bu kadar yıpratıldığı bir dönemde ödemesiz stajların insan sömürüsüne dayandığını düşünüyorum.

Zaten 4 sene boyunca uygulamalı bir şekilde alan bilgisini kanıtlamış bir öğrencinin ücretsiz çalışarak staj yapması, bundan binlerce sene önce devam eden kölelikten hiçbir farkı yok ve hatta daha da kötü. Eskiden kölelikte en azından 4 sene okuma zorunluluğu yoktu.

İnsanlığın en büyük sorunu modern dünyaya antik sorunları yani 'açgözlülüğü' taşımış olmasıdır. Sonsuz imkanın bulunduğu böyle bir çağda iş bakımında kıtlık yaşanmasının tek mantıklı açıklaması zaten insan temelli bir açıklama olabilirdi.

Sizce gerçekten belki birkaç sene yaptıktan sonra bırakacağınız bir işi yapabilmek uğruna uzun aylar boyunca ücretsiz çalışmak ve bu zorlu süreci hayatının daha başlarında olan birine pişmesi için yaşatmak gerekli mi?

Stajın ücretsiz olması ve işverenler tarafından insanlara yapılan bir lütuf olarak görülmesi konusundaki düşünceleriniz nelerdir?

Görsel Kaynakça:

1 - Internship, Forage

2 - Toxic Boss, The Business Journals

3 - Internship, devRant

4 - Slavery, theTorah.com