İstifçilik Sendromu

İstifçilik sendromunun özellikleri ve insanın yaşam kalitesi üstündeki etkileri hakkında bir yazı.

İstifleme bozukluğu, sahip olunan eşyanın değeri fark etmeksizin ve ne olursa olsun sahip olunan kişisel eşya veya nesneleri atmakta ya da bireyin onlarla ilişkisini kesmekte çektiği güçlük halidir.

Başka bir deyişle istifçilik, insanın ilerleyen zamanlarda kendi için faydalı olabileceğine inandığı eşyaları kaybetmeye dair aşırı korku yaşaması, eşyaların önemi ile ilgili tutucu inançlara sahip olması ve eşyalara aşırı duygusal bir biçimde bağlanması olarak tanımlanmaktadır. İstifleme davranışlarının birçok psikososyal probleme yol açtığı ve kişinin yaşam kalitesini oldukça düşürdüğü bilinmektedir.

Dispozofobi olarak da bilinen ve bu sendromu yaşayan insanlar; eşyaları zamanla değersiz, sağlıksız ve tehlikeli bir hal almasına rağmen onları atamamakta ve biriktirmektedirler. Bu durum bireyin evinin içindeki koşullardan hareket kabiliyetlerine, temizlik alışkanlıklarından sağlık, uyku hatta yemek alışkanlıklarına kadar her şeyi etkileyebilmektedir. Bazı ekstrem istifçilik durumlarında kişinin evinde kullanılabilecek bir yer kalmamakta ve kişi kendi evinde kendi yaşamı açısından tehlike oluşturabilecek durumda kalmaktadır.

Başlarda istifçilik sendromu obsesif kompulsif bozukluğun bir belirtisi olarak tanımlanmıştır. Ancak ilerleyen dönemlerde obsesif kompulsif bozukluk ile baş etme yöntemlerinin istifçiliğe etki etmeyişi ile birlikte yapılan çalışmaların ve klinik gözlemlerin ardından, istiflemenin ayrı bir bozukluk olarak ele alınması gerekecek kadar önemli olduğu ve obsesif kompulsif bozuklukla benzerlikleri olsa da farklı bir klinik tablo olarak görülmesi gerektiğine karar verilmiştir.

İstifçilik semptomları aşağıda verilen maddelerde yer aldığı gibidir:

1) Gerçek değerlerinden bağımsız olarak, eşyalardan kurtulma ve eşyaları bırakma konusunda zorluk yaşama.

2) Söz konusu eşyaları saklama ihtiyacı duymak ve bu eşyalar atıldığı takdirde rahatsızlık hissetmek.

3) İstifleme durumunun önemli bir rahatsızlığa sebep olması ve insan yaşamını bozma derecesine gelmesi.

En sık istiflenen eşyalar kıyafet, çanta, oyuncak, kalem, silgi ve kağıt parçalarıdır. Kıyafetler genellikle küçülen ve kişiye olmayan ama bir türlü vazgeçilemeyen eşyalardır. İstifleme sendromuna sahip diğer insanlarda gözüken bir diğer özellik ise kaygıdır. Bu kişiler eşyalarının atılması ve kaybı durumunda aşırı tepki gösterirler. Aynı zamanda sahip olunan eşyalara bağlanma onlar için rahatlık ve güven duygularını hissettirmektedir.

İstifleme bozukluğuna sahip kişilerin kişilik özelliklerinin araştırıldığı bir çalışmada en tipik özelliklerinin eleştiriye hassas olmak ve düşük seviyede yenilik arayışına sahip oldukları saptanmıştır. Bütün bu bulguların ise bu kişilerin iyileşmeye yönelik daha düşük uyum göstereceğini düşündürtmektedir. Yine karar vermekten kaçınma, hafızaya güvensizlik ve duygu düzenleme güçlüğü gibi özellikler istifleme bozukluğuna sahip kişilerde sıklıkla görülmektedir.

İstifleyicilerin yüzde kırk ikisi bu semptomlarının farkındayken yüzde altmış üçünün çevresi bu durumdan rahatsız olduğu için ailelerinin zoruyla bir uzmana başvurup çoğunlukla süreci yarıda bırakmaktadırlar.

Yapılan araştırmalara göre biriktirilen nesneler ve eşyalar cinsiyetlere göre farklılık göstermektedir. Kadınlar mücevher, parfüm, makyaj malzemeleri ve kıyafet biriktirmeye yönelirken; erkekler genelde hırdavat, elektronik eşyalar, otomobil ve saat gibi eşyalar biriktirmektedirler.

İstifleme davranışı genelde çocukluk ve ergenlik dönemlerinde başlayıp birey yaşlandıkça artmakta ve kötüleşmektedir. İstifleme bozukluğu altmış yaş üstündeki kişilerde daha sık görülmekte ve çoğunlukla diğer psikiyatrik tanılara eşlik etmektedir. Araştırmalara göre istifçilik kadınlarda ve erkeklerde eşit miktarda görülmektedir.

İstifçilik daha öncede bahsettiğimiz gibi obsesif kompulsif bozukluktan yeni ayrışan bir sendrom tipi olduğu için daha nedenleri ve ne sebeplerden ötürü ortaya çıktığına dair net açıklamalar yapılmamaktadır. Kesin olmayan birtakım açıklamalar arasında; bireyin başına gelmiş olabilecek stresli olaylar, sevdiği birinin ölümü, depresyon, psikoz, anksiyete gibi durumlar sonucunda istifçiliğin ortaya çıkabileceği düşünülmektedir.

İstifçiliğin tedavi edilmesinde "Bilişsel Davranışçı Terapi" oldukça etkili bir yöntemdir. Bilişsel Davranışçı Terapi de amaç kişinin düşünce sistemini değiştirmek, kişinin istiflediği eşyalarla ilgili karar vermesini sağlamak ve bu kararlar doğrultusunda harekete geçmesine yardımcı olmaktır.

Son olarak bahsettiğimiz üzere, istifçilik sendromu yaşayan bireyin bir uzmandan yardım alması oldukça önemlidir. Bunun yanında kişinin kendi kendine yapabileceği ve kişiye iyi gelebilecek adımlar da bulunmaktadır. Bu adımlar bireyin kendini daha iyi hissetmesini ve semptomların azalmasına yardımcı olabilmektedir. Bunlar; sosyal destek almak, öz bakım için çabalamak, küçük adımlar atmak ve insanlardan gelen yardım tekliflerini kabul etmektir.