Kaçmak
Gerçeklerden kaçarken kaybolmak
Hayatta her şey yaşamımıza hizmet etmek için vardır. Fakat bazen bu denge bozulabilir. Yaşamak için yapmayız da , yapmak için yaşarız bazen. Bir refleks haline gelir bir zaman sonra düşünmenin ötesine yerleşir bu alışkanlık. Mutlu zamanlarda, mutsuzlarda, üzgünken, sinirliyken elin hep ona gider. Artık duygunun, hissin bir önemi yoktur aslında. Bütün her şey bir bahaneden ibarettir.
Bazen bir tatlıya, bazen yemeğe, bazen sigaraya, bazen alkole vurur insan kendini. Bir tür bağımlılık olan bu kısır döngü aslında yoğun duygularla başlar. Daha sonraki her duygusal krizde ilk eli ona gider ve en sonunda ne duygu kalır ardına ne bir his. Artık yaşananların önemiden çok sarıldığın bağımlık önem kazanır. Bütün yaşananlar bir bahaneden ibarettir. Duygusal bir kırılmayı dıştan yama yapmakla başlayan bu alışkanlık bir süre sonra bütün kalbi kaplamış ve ardına bir tek kendisini bırakmıştır. Bu durum içinde kendine zarar veren insan anlık mutluluğu yaşarken geri kalan bütün zamanlara da mutsuzluk aşılamıştır. Mutsuzluk devam ettikçe insan daha çok sarılır bu alışkanlıklara ve kısır döngü durmadan devam eder. Öyle ki insan hem fiziksel hem de psikolojik olarak bütün bu yaşadıklarının altında kalır. Bu döngüde yaşadığı tek iyi şey o yaşadığı anlık mutluluktur. Kendisi ve geri kalan zamanlar da büyük bir çöküş altında sürüklenirken maalesef bunu hissedemeyecek, hatta hisssetse bile durduramayacak durumdadır.
Ve bir noktada, insan kendiyle yüzleşmek zorunda kalır. Sarıldığı her alışkanlık, bastırdığı her duygu, kaçtığı her gerçek aynaya dönüşür. Anlık mutlulukların ardında birikmiş mutsuzluklar, artık taşınamaz bir yüke dönüşür. O an gelir ki kişi, ne kadar uzağa gitse de kendinden kaçamayacağını fark eder.
İyileşme de tam bu farkındalıkla başlar. Kırıklarını gizlemek yerine onlarla yüzleşmeyi seçtiğinde, alışkanlıkların değil, duyguların sesi duyulmaya başlar yeniden. Kendi acını anlamak, onu dönüştürmenin ilk adımıdır. Ve bu döngüyü kırmak, her ne kadar zor olsa da, imkânsız değildir.
Çünkü insan, kendine yeniden dönmeyi seçebilecek bir varlıktır. İçindeki gerçek iyileşme, anlık kaçışlarda değil, kendiyle kurduğu dürüst bağda saklıdır.
Ve belki de asıl özgürlük, her şeye rağmen kendine sarılabilmektir.