Kadim Gölge Hikayeleri
Türk mitolojisinin karanlık yüzü
Türk mitolojisi ve Anadolu topraklarının kültürel mirası, korku ve gizem dolu hikâyelerle örülüdür. Bazıları binlerce yıllık köklere dayanırken, bazıları Osmanlı ve Selçuklu dönemlerinde şekillenmiş ve halk arasında dilden dile yayılmıştır. Bu hikâyeler, yalnızca korkutucu karakterleriyle değil, aynı zamanda taşıdıkları derin anlamlarla da dikkat çeker. İşte Türk coğrafyasının ve kültürel geçmişinin karanlık yüzünde yer etmiş bazı figürler ve hikâyeleri:
Albız: Lohusaların Kâbusu
Türk mitolojisinin kadim figürlerinden Albız ya da Alkarısı, özellikle lohusa kadınlara musallat olduğu anlatılan bir varlıktır. Anadolu’nun pek çok köyünde bu varlığın, yeni doğmuş bir bebeği kaçırabileceği ya da annenin ruhunu ele geçirebileceği inancı hâkimdir. Albız’a karşı korunmak için kırmızı ip bağlama, nazar boncuğu kullanma gibi ritüeller geliştirilmiştir. Eski Türkler, Albız’ın doğum sancılarının ve lohusa sendromunun sembolik bir yansıması olduğuna inanırdı.
Tepegöz: İnsan Etiyle Beslenen Canavar
Dede Korkut Hikâyeleri’nde yer alan Tepegöz, insan ve peri soyundan gelen, devasa, tek gözlü bir canavardır. Tepegöz, kendi dünyasında dışlanmış ve öfkeli bir figürdür. İnsanlara duyduğu nefretle, onları avlar ve yamyamlık yapar. Tepegöz, sadece fiziksel gücü değil, aynı zamanda insanların doğaüstü tehlikelere karşı verdiği mücadeleyi de temsil eder.
Kara Hızır: Yardım Eli mi, Felaket Habercisi mi?
Halk arasında iyilik getiren Hızır figürünün karanlık bir yönü olan Kara Hızır, gece vakti yardıma muhtaç gibi görünen kişilere yaklaşır, ancak onlara kötü bir kader sunar. Anadolu’da, Kara Hızır’ın kapıyı çalıp içeri girdiği evde hastalık ya da ölüm getirdiğine inanılır. Bu figür, insanların görünüşte iyilik gibi görünen tehlikeli durumlara karşı duyduğu korkunun bir dışavurumudur.
Şahmeran: Bilgelik ve İhanet
Yarı insan, yarı yılan formuyla tanınan Şahmeran, Anadolu’nun en bilinen mitolojik figürlerinden biridir. Onun bilgeliği ve iyiliği, ihanetle yüzleştiğinde lanetle sonuçlanır. Hikâyeye göre, Şahmeran’ın öldürülmesi bilgeliğin kaybını simgeler ve katilinin sonu felaket olur. Şahmeran hikâyesi, bilgelik ve insan doğasının bencil yönlerini gözler önüne serer.
Mankurt: Hafızasını Kaybetmiş Köle
Orta Asya mitolojisinden Türk halk hikâyelerine taşınan Mankurt, başına geçirilen deriyle hafızası tamamen silinen ve bir köleye dönüşen insandır. Kim olduğunu unutan, sadece efendisine itaat eden bu karakter, insan kimliğinin ve özgürlüğünün değerini vurgular. Osmanlı dönemindeki kölelik hikâyeleriyle paralellik gösteren Mankurt miti, bireysel hafıza ve kimlik kaybının sembolüdür.
Anadolu Cadısı: Korkunun Kadın Hali
Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde, özellikle kırsal kesimlerde anlatılan cadı hikâyeleri, genelde yaşlı kadınların karanlık güçlerle ilişkilendirilmesi üzerinden şekillenir. Cadılar, gece vakti rüyalara girerek insanları uykuda boğar ya da üzerlerine felaket getirir. Bazı anlatılarda, kara kediye dönüşüp köylüleri takip ettiklerine inanılır. Bu figür, toplumun marjinalleştirdiği bireyler üzerindeki korkularını yansıtır.
Yedi Başlı Dev: Zulmün Figürü
Osmanlı masallarında sıkça geçen Yedi Başlı Dev, kötülüğü ve baskıyı simgeler. Genelde genç kızları kaçırır, köy halkını korkutur ve büyük bir tehlike olarak görülür. Ancak dev, zeka ve cesaretle yenilir. Bu hikâye, halkın zulme karşı direniş ve mücadele gücünü yansıtır.
Bu figürler ve hikâyeler, Türk halkının geçmişten bugüne taşıdığı korkuların, değerlerin ve hayal gücünün birer yansımasıdır. Günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bu karakterler, modern korku anlatılarının temel taşlarını oluşturabilecek kadar derin anlamlar taşır. Albız’ın lohusalık korkusundan Tepegöz’ün yıkıcı öfkesine kadar, her bir hikâye aslında insanın en temel duygularını ve korkularını gün yüzüne çıkarır. Belki de bu efsaneleri yeniden hatırlamak, geçmişin hayaletlerine bir kez daha kulak vermekle mümkün olur.