Kadın Olmak

Kadın olmak, bir hayatta kalma mücadelesidir.


Kadın olmak... Özellikle bu dönemde kadın olmak belki de en zor şeylerden biridir. Geçmişten günümüze gelen “erkek kadından daha üstündür” algısı gitgide daha da güçlenerek artmakta ve kadınların kendi yaşamlarında bir hayatta kalma mücadelesi vermesine sebep olmaktadır. 

Bu dönemde dünyanda kadın olmak demek hayatta kalmaya çalışmak demektir. Geçmişte fiziksel olarak güç gerektiren şeyleri yapmakta erkeklerin rol oynaması ve kadınların da ev işleri gibi işlerde yoğun olarak görülmesi böyle bir ayrım doğurmuştur diyebiliriz. Dünyada erkeklerde bu fiziksel güç olayı ve oluşturulan ayrım erkeklerin kadınlardan kendilerini üstün görmelerine sebep olmuştur.Bu ayrımlar kadınlar üzerinde çeşitli kalıpların oluşmasına da neden olmuştur. Zaman geçtikçe de kadınlar üzerinde bu kalıplara girmelerine yönelik baskılar da çoğalmıştır. Bu kalıplar toplumda o kadar yer etmiştir ki toplum içinde kadınlar o kalıplardan çıktıklarında onlara yapılan psikolojik baskı yerini fiziksel şiddete bırakmıştır. 

Özellikle son yıllarda bizlerin de şahit olduğumuz kadınlara yönelik şiddet, taciz, tecavüz olayları çokça artmıştır. Çünkü kadınlardan kendilerini üstün gören erkekler kendi isteklerine göre hareket etmeye ve kadınları, kendi isteklerini yerine getirmekte sorumlu kişiler olarak görmeye başlamıştır. Onlara göre bir kadının “hayır” demeye hakkı yoktur. Çünkü erkek daha güçlüdür, her zaman onun dediği olmalıdır. Bu algı çok hızlı bir şekilde insanların zihninde yer etmiş ve hala da etmeye devam ediyor. Hatta öyle ki sadece kadınların normal olarak yaşadıkları hayatta değil, herkesin şu an yaşadığı hayatındaki her şey erkeklerin isteklerine göre şekil almıştır. Okullarda, sokaklarda, evlerde bile kadının rahatı değil, erkeğin rahatı ve isteği düşünülür. Erkeğin gözü kaydığı kendi nefsine hakim olamadığı için kadın uyarılır, kendi davranışlarına, giyim şekline dikkat etmesi söylenir. Burada uyarılması gereken kişi kadın bile değilken halbuki. Her zaman kadın uyarılır, kadına kızılır. Ama erkeğe hiçbir şey söylenmez. “Erkek o yapar, hakkıdır.” denir. Aslında kullandığımız cümle kalıplarında bile erkek üstündür kadından. Erkeğe tanınan ve sağlanan bu haklar, erkeğin istediğini karşı tarafa sormadan alma imkanını tanır. Ve bu yüzden de kadınlara yönelik yapılan sözlü sözsüz taciz ve baskı gün geçtikçe artmakta ve önünü kesemeyeceğimiz bir duruma doğru ilerlemektedir.

Bunu değiştirmek aslında düşünüldüğü kadar zor da değildir. Bir insanı nasıl yetiştirirsen o kişinin geleceğini ve eline verdiğin hakları da o şekilde şekillendirirsin. Kişiyi yanlış algılar ile yetiştirirsen o kişiyi olmasından korkulan birine dönüştürmüş ve hayata öyle bir birey olarak bırakmış olursun. Bu yüzden insana küçüklüğünden itibaren verilen o eğitimin öneminin fark edilmesi, erkek ve kadının eşit olmadığını düşünen herkese;

•Bir kız çocuğuyla erkek çocuğunun eşit olduğunu,

•Erkeğin yetersiz kaldığı yerde kadının, kadının yetersiz kaldığı yerde erkeğin olduğunu ve bu şekilde birbirlerini tamamladığını,

•İkisinin de birbirine ihtiyacı olduğunu ve birinin yapabileceğini diğerinin de yapabileceğini,

Bütün bunları öğretmek ve bunun farkındalığını sağlamak var olan bu kötü algının yok olması için yeter de artar bile. Sadece tek gereken hep beraber bir olmak ve bir olarak harekete geçmektir.