Kafkaesque Anlam Arayışı: Bireyin Yalnızlığı

Modernizmin çarkları, insanın yalnızlığı ve Kafka

Modernist edebiyat, Sanayi Devrimi'yle gelen sosyal, kültürel, teknolojik ve ekonomik değişimlerle birlikte ortaya çıkmış ve alışılagelen formülleri yıkarak bireylerin iç dünyasını, insanın karmaşık yapısını, anlam arayışını ve topluma yabancılaşmasını merkezine almıştır. İş bulma umuduyla insanların köyden kente göç etmesi ve ani şehirleşme, geleneksel aile yapısını değiştirip bireysel yaşamı arttırarak bireylerin toplumsal düzendeki rolünü sorgulamasına ve hayatlarında bir anlam arayışına gitmelerine sebep olmuştur. Bu anlam arayışı ve varoluş sıkıntıları modernist edebiyatta kendini göstermektedir. Ayrıca makine kullanımının, üretimin ve bununla birlikte kazançların artması insan gücünü ve insanın ekonomik sistemler karşısındaki varlığını değersizleştirmiştir. Bütün bu değişimler edebiyata yeni bir bakış açısı kazandırarak modernizm akımını yaratır. Bu akımın belki de en önemli yazarı olan Franz Kafka eserlerinde kapitalist sistem karşısında bireyin yalnızlığını, sosyal kırılma ve yozlaşmaları, insan yaşamının bürokrasinin çarkları arasında nasıl değersizleştiğini öyle güzel anlatır ki onun eserlerindeki atmosferi tanımlamak için şu terim kullanılır: Kafkaesque.


Kafkaesque nedir?:

Kafka'nın eserlerinde bireyler absürd, karmaşık ve kendi kontrollerinde olmayan olayların ve sistemlerin içinde sıkışırlar. Bu durum Kafka eserleri için o kadar tipik bir hale gelmiştir ki bunu tanımlamak için Kafkaesque terimi kullanılır. Karakterlerin yaşadığı karmaşık ve anlaşılmaz deneyimler, Kafka'nın modern dünyada yaşamak konusunda nasıl hissetiğini anlamak için örnek teşkil eder. Örneğin "Dava" isimli kitabında başkarakter Josef K., nedeninin bilmediği bir suçtan ötürü tutuklanır ve roman boyunca kendini kurtarmak amacıyla ordan oraya savrulsa da içinde bulunduğu durumun çözümsüzlüğü ve anlaşılmazlığı giderek büyüyerek onu daha büyük umutsuzluklara, ve en sonunda ölüme sürükler. Josef K.'nin başına ne geldiğini bilemeden anlamadığı bir sistem içinde yok olması, Kafkaesque görüşün karamsarlığını ve trajedisini açıkça göstermektedir. Bireyler tanımadığı insanlar tarafından yargılanır, bilmediği kurallara göre yaşar ve görmediği çarklar altında ezilir.

What makes something "Kafkaesque"? - Noah Tavlin. https://www.youtube.com/watch?v=wkPR4Rcf4ww


Dönüşüm ve Bireyin Yalnızlığı:

Kafka'nın bu boğucu dünyayı kurduğu bir diğer eseri "Dönüşüm" , onun dünyasının acımasızlığını görmemize yardımcı olabilir. Eserin başında Gregor Samsa bir böcek olarak uyanır. Kafka'nın ilk başta oldukça absürt görünen bir durum seçmesi, aslında onun dünya görüşü için çok yerinde bir metafordur çünkü Kafka, bize Gregor'un modern toplumda, kapitalizmin acımasızlığı altında nasıl sömürüldüğünü ve bu durumun onu nasıl değersiz bir böcekten farksız kıldığını gösterir. Kafka burada Gregor'un dönüştüğü yaratığı tanımlamak için "Ungeziefer" terimini kullanır ancak bu terimin tam olarak bir ingilizce karşılığı yoktur ve Kafka'nın belirsiz bir terim seçmesinin sebebinin Gregor'un dönüşümünün belirsizliği ve anlamsızlığını vurgulamak olduğu söylenir. Yani Kafka kesin bir tanımlama yapmasa da kötü, istenmeyen ve çirkin bir durum yaratmak istemiştir. Kitabın ingilizce çevirilerinde ise biyolojik bir terim olan "insect" yerine daha sosyal bir terim olan "vermin" ifadesi kullanılır. Vermin ifadesi, aynı zamanda tarihte istenmeyen azınlık gruplarını ifade etmek için de kullanılmıştır, dolayısıyla Kafka'nın vermeye çalıştığı mesaja daha çok uyar.

Gregor Samsa bir böcek olarak uyandığında ilk düşündüğü şey işe nasıl gideceğidir. Bu kadar absürd bir durum içerisindeyken bile aklına gelen ilk şeyin görevini yapmak olması insanların modern hayatta işlerine ve paraya ne kadar bağımlı olduğunu Kafka'nın gözünden görmemizi sağlar. Bu kitapta modern dünyanın acımasızlığını gösteren bir diğer unsur ise Gregor Samsa'nın ailesidir. Gregor'un bir böceğe dönüşmesi, o zamana kadar üstlendiği rolleri yerine getirememesini sağlar ki bu roller evin çalışan tek bireyi olarak eve para getirmek, ailesinin refahını sağlamaktır. Gregor çalışamaz hale gelip ailesi ekonomik sıkıntılar yaşadığında bu durum Gregor'a duyulan bir nefrete dönüşür. Ailesi ona karşı en ufak bir sevgi belirtisi ya da merhamet göstermez yemek yapmak, çalışmak zorunda kaldıkları için onu suçlarlar. Yani Kafkaesque dünya görüşüne göre çalışamaz durumdaysan modern ve kapitalist toplumda bir yerin yoktur. Kafka, insanların bu sorumlulukla dünyaya gelip mutlaka dişlilerin bir parçası olması gerektiğini gösterirken bunun boğuculuğunu ve insanları ne kadar duygusuzlaştırıp toplumdan izole ettiğini de gözler önüne serer.

Gregor'a karşı giderek büyüyen tahammülsüzlük ve nefretle babası ona bir elma fırlatır ve bu elma onun sırtında çürümeye başlar. Elma çürüdükçe Gregor da onunla birlikte yok olmakta ve hiçliğe terk edilmektedir. Aslında onu öldüren şey yaşadığı yalnızlık ve güzel olan duyguların modern dünyanın sistemleri içerisinde yok oluşudur. O öldükten sonra ailesi cesedini dışarı atar ve hayatına kaldığı yerden devam eder.

Kafka'nın çizdiği dünya ne yazık ki bana çok tanıdık geliyor. Hırslarımız ve arzularımızın gölgesinde belki biz de yavaş yavaş böceğe dönüşüyoruzdur.