Karanlık Bir Kısa Film: The Sad Man

Görselleştirilmiş depresyon ve bunu anlamaya çalışmak

Hepimiz YouTube'un içerik üreticiler için bir cennet olduğunun farkındayız. Bu platformda yetenekli insanların hünerlerini gösterebilmesi hepimiz için büyük şans. Bu yetenekli insanlardan biri de The Sad Man'in yaratıcısı Jake Lava.

1 Kasım 2015 tarihinde yayınlanmış olan The Sad Man, bu gün itibariyle 4,6 milyondan fazla kez izlenmiş durumda.

The Sad Man milyonlarca insanın ilgisini çekmiş bir film, ancak bu film bazılarımız için tetikleyici* olabilir, başlarken bunu da belirtmem gerekir.

(TW*: depresyon, kendine zarar verme)

The Sad Man, YouTube üzerinden izlediğim belki de ilk kısa filmdi. İzlediğim andan itibaren belirli aralıklarla tekrar izleme ihtiyacı duyuyorum. Bu filmde beni çeken şeyin ne olduğunu başlarda merak etsem de, zaman içinde tekrar tekrar izleyerek beni çeken şeyin Sad Man'i anlamaya çalışmak olduğunu fark ettim.

Filmde karşımıza çıkan karakter Sad Man (üzgün adam), yüzüne taktığı gülen surat maskesiyle karanlığını gizlemeye çalışıyor diyebiliriz. Ölü bir şehirde küçük bir kız çocuğuyla arkadaş olduklarını görüyoruz. Ve saniyeler ilerledikçe anlıyoruz ki, bir döngüyü izliyoruz.

The Sad Man'in hikâyesini anlamaya çalışmak, filmin sembolizmini çözmeye çalışmak ve bu konuyu tartışmak yalnızca bana değil, sosyal medyada fikirlerini paylaşmış birçok insana da zevk veriyor diyebiliriz.

Şimdi, sizinle bir teoriyi paylaşmak ve yorumlamak istiyorum.

Bu kısım, spoiler içerecektir. Yazının bu kısmını okumadan 3 dakikanızı ayırıp filmi izlemenizi öneririm.


@miguelvidal2335' e göre depresyondaki bir insanın hayatı nasıl gördüğünü izliyoruz bu filmde. Yazının başında filmdeki evren için "ölü şehir" tabirini kullanmıştım, ancak bu kişi bu şehrin ölü ve kıyamet sonrası gibi görünmesinin nedeninin tamamen hisleri olduğunu düşünüyor. İçinde bulunduğu evrenden mutlu olmayan Sad Man'in gözünden görüyoruz aslında dünyayı.

Yüzüne taktığı gülen yüz maskesi, içinde yaşayan canavarı saklamasını sağlıyor. Bu şekilde diğer insanlar onu mutlu sansalar da, o "içindeki canavar" olan depresyonla hayatına devam edebiliyor.

Günün birinde The Sad Man bir arkadaş ediniyor, beraber güzel zaman geçiriyorlar. Sad Man'in karanlık dünyasına artık biri eşlik ediyor. İyi anlaşan iki dostun sonu maalesef ki iyi bitmiyor çünkü bu yeni arkadaş, Sad Man'le ilgili bazı şeyleri fark etmeye, öğrenmeye başlıyor.


Sad Man'in maskesini kaldıran arkadaşı, içindeki canavarla karşılaşıyor. Ardından Sad Man'in içindeki canavarın arkadaşını öldürdüğünü görüyoruz. Burada arkadaşın ölümü, aslında arkadaşlık ilişkilerinin ölümünü temsil ettiğini düşünüyor bu kişi. Bunun nedeninin de stigmatizasyon, yani ayrımcılık ve dışlanma olabileceğini belirtiyor.

Sonunda ise Sad Man'i yine mutsuz görüyoruz.

Eski rutinine dönmüş, yalnız ve bitkin.