Kaykaycı Kız filmi üzerine
Sevdiğin ve yapmak istediğin şeyler uğruna nelerle mücadele edebilirsin?
Bugün; geçtiğimiz günlerde izlediğim bir filmden bahsetmek istiyorum sizlere. Geçen akşamların birinde ‘ne izlesem’ diye listelerimi incelerken bu filmi seçtim ve izledim. Bu aralar spor konulu içeriklere de merak sardığımdan kendi çapımda iyi bir seçim olduğunu düşündüm ve film bittikten sonra da pişman olmadım.
‘Kaykaycı kız’ filmi netflix’te mevcut. Filmi ‘Hindistan kırsalındaki bir genç, hayatını değiştirecek kaykay tutkusunu keşfeder. Yarışlara katılma hayalinin peşindeki bu genci zorlu bir yol bekliyordur.’ cümlesiyle tanıtmış netflix. Açıklamada da yazdığı gibi Hindistan’ın kırsal kesimlerinden bir kasabada geçiyor ve 4 kişilik bir ailenin kızı olan Prerna üzerinde yoğunlaşıyor hikâyemiz. Aslında Hint olan ama Londra’da büyümüş bir kadının, -Jessica- bu kasaba şehrine gelmesiyle başlıyor her şey. Ondan sonra bir arkadaşı da, -Erick- elinde kaykay ile gelince kasabadaki çocukların ilgisini çekiyor haliyle. Tolstoy’un şöyle bir cümlesi vardır; ‘Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.’ Burada Prerna’nın hikâyesi, şehre bir yabancının, yani Jessica’nın gelmesiyle başladı.
Filmin konusunun geçtiği kasabada özellikle kız çocukların yapacağı her şey sınırlı olduğundan bu filmde genç kızın verdiği mücadeleyi izliyoruz. Bu bir tabuları yıkma filmi de aynı zamanda. Maalesef hala gerçek olan ve bazı kesimlerde yaşanan ‘kız kısmı sadece iş yapar, yaşı gelince hatta gelmeden bir koca bulunup evlendirilir, başı bağlanır’ mottosu mevcut ve bu bağlamda bir mücadele var filmde. Filme başladığınız ve izlediğiniz ilk 30-35 dakikadan sonra sonunu tahmin edebilir olsanız da, filmde verilen mesajlar çok etkili ve çok anlamlı. Bir tanesini buraya bırakmak isterim; ‘Gerçek şampiyon sadece kupayı kaldıran kişi değildir; asıl şampiyon savaşandır, asıl şampiyon zorluklar karşısında yılmayan, cesur davranan ve asla vazgeçmeyendir.’ O kupaları kaldırana kadar izlediğimiz sporcular bile ne badireler atlatıyor, filmde bunun güzel bir örneğini izliyoruz. Çok fazla heyecanlı ve sürükleyici bir tarzı olmasa da, aile ve çocuklarla izlenebilecek; ilham verici bir film ‘Kaykaycı Kız’. Bu tarz konulu içerikler ilginizi çekerse, 1 saat 49 dakika olan filmin süresi içinde sıkılmazsınız.
Ben izlerken bazı noktalarda, ‘hadi yapabilirsin, bence bu sefer olur, hadi be kızım’ gibi söylemler ile eşlik ediyordum. Bazen de ailedeki babanın yaptıklarına, söylediklerine, kasabalıların davranışlarına yükseldiğim de oldu. Bu tarz filmler beni bir miktar hüzünlendirse de, sonunda başarı olunca sanki kendi yakınımdan biri başarmış gibi çok seviniyorum. Güzel bir tebessüm bırakıyor film bittiğinde yüzünüzde. Ben bir de Hint yapımı filmleri sevdiğimden ve çok izlediğimden bu filmi de sevdim. IMDb puanı 6.6 denmiş ama benden bir 7.5 gelir. :)
Bu kısım spoiler sayılır mı bilmiyorum ama izlerken çok hoşuma giden, not aldığım bir repliği burada paylaşmak istiyorum:
Annesi Prerna’ya sorar: ‘Neden kaykayı bu kadar çok seviyorsun?’
Prerna’nın cevabı: ‘Bilmiyorum… Ama iyi hissettiriyor bir yere aitmiş gibi hissediyorum sanki yapabileceğim bir şeymiş gibi, kimse beni kontrol etmiyor uymam gereken kural yok, sanki gökyüzünde süzülüyor gibi hissediyorum.’