Kendime Yabancı Olmak

Kendi sesim mi bu, yoksa başka birinin yankısı mı?

Bazı günler var, sanki ben değilim. Aynaya baktığımda yüzüm tanıdık ama içimde bir yabancı yaşıyor. Ruhumun içinde kaybolmuş gibi, kim olduğumu hatırlamaya çalışıyorum, ama ne kadar derine insem de kendimi bulamıyorum. O anlarda sanki evrenin bir köşesinde sıkışıp kalmışım, hiçbir yere ait değilmişim gibi geliyor.

İçimde bir sessizlik var. Bazen bu sessizlik huzur getirse de çoğunlukla ürkütücü bir boşluk gibi hissediliyor. O boşluğun içinde yankılanan tek ses, tanıyamadığım bir ses. Kendi sesim mi bu, yoksa başka birinin yankısı mı? Bilemiyorum. Zaman geçiyor, ama ben bir adım bile atamıyorum. Sanki dünya dönüyor, herkes bir yerlere yetişiyor, ama ben bir ağacın köklerinde hapsolmuşum.

İçimdeki Kayıp

Her şeyin başladığı noktayı hatırlamaya çalışıyorum. Hangi andan itibaren kendime yabancılaştım? Belki de hayatın hızlı temposuna ayak uydurmaya çalışırken, kendimi geride bıraktım. Belki de başkalarının beklentilerini karşılarken kendi isteklerimden vazgeçtim. Ya da belki de sadece kayboldum.

Bir zamanlar tanıdığım o "ben" şimdi nerede? Çocukken hissettiğim o saf neşe, bir sabah ansızın kayboldu sanki. Şimdi geri dönüp arıyorum ama bulamıyorum. Aradığım şey, bir his, bir anı ya da belki sadece bir hayal.

O anlar gelirken, içimde bir sis beliriyor. Bu sis, sadece beni çevrelemekle kalmıyor, içime işliyor. O kadar yoğun ki, hiçbir şey göremiyorum. Kendi hislerimi bile anlamak zorlaşıyor. Seviniyor muyum, üzgün müyüm? Bu his, geçici mi yoksa kalıcı mı? Kendime bu soruları sorarken, cevaplar da sisin içinde kayboluyor.

Bir Çıkış Arayışı

Bu kaybolmuşluk hissi, bir çıkış aramama neden oluyor. Kendimi bulmak için çabalıyorum, ama çoğu zaman bu çaba beni daha da uzaklaştırıyor. Kendime yakın olmak istedikçe daha çok kayboluyorum. Yine de vazgeçmiyorum. İçimde bir umut var; bir gün o sisin içinde kendimi yeniden göreceğime dair bir inanç.

Belki de bu kaybolmuşluk, geçici bir fırtına gibi. Bir gün rüzgar diner, bulutlar dağılır ve ben yeniden kendimle karşılaşırım. O gün, her şey daha net olur. Kendimle barışırım ve bu yabancı his, geçmişin bir hatırasına dönüşür.

Ama o güne kadar kendimi aramaya devam edeceğim. İçimdeki o kayıp parçayı bulana kadar vazgeçmeyeceğim. Bazen bu süreç yorucu olabilir, bazen ümit kırıcı. Ama her adım beni kendime biraz daha yaklaştırıyor.

Kendi Yolculuğum

Sonunda, belki de bu bir yolculuktur. Kendimi kaybetmek ve yeniden bulmak arasında gidip geldiğim bir yolculuk. Bu yolculuk, belki de hayatın ta kendisi. Hepimiz bir noktada kendimizi kaybederiz, sonra bir gün bir ışıkla yeniden karşılaşırız. Ve belki de, kendimizi bulduğumuzda, eskisinden çok daha güçlü, çok daha bilge oluruz.

O yüzden, kaybolmak da hayatın bir parçası. Kendime yabancılaşmak da bir süreç. Ve bu sürecin sonunda, belki de aslında hiçbir zaman tamamen kaybolmadığımı fark edeceğim. Çünkü her kaybolmuşluk, içimde saklanan yeni bir keşfin kapısını aralıyor.