Kendimizi Kendimiz İçin Geliştirmeliyiz

En son ne zaman kendiniz için bir şey yaptınız? Yalnızca “kendiniz” istediğiniz için en son ne zaman kendinizi geliştirdiniz?

Okula gitmek, yeni şeyler öğrenmek, hobilere başlamak, işe gitmek, sertifikalar almak, uzmanlık edinmek… Geçmişe dönüp baktığınızda, hangi gelişimi sadece siz istediğiniz için gerçekleştirdiniz?

Belki bir kez, belki on kez, belki hiç — bu hiç önemli değil. Sonuçta hayatınızdaki bazı aktiviteleri başkaları için veya belirli bir hedefe ulaşmak için yaptınız. Yaşınız ne olursa olsun, artık hayatı yalnızca kendiniz için yaşamanın vakti geldi.

Herkesin dışarıya sunmak istediği bir imajı vardır. Bu, gerçekte olduğunuzdan belki de tamamen farklı, daha mükemmel, daha saygın bir imajdır. Öyle bir imaj ki, sevilmemesi ya da saygı duyulmaması neredeyse imkansızdır. Kişiye göre “ideal” olan budur. Ne zaman kendimizi değiştirmek istesek, bu ideali hayal eder ve ona ulaşmaya çalışırız. Ancak gerçek şu ki, hiçbir zaman hayal ettiğimiz kadar “ideal” olamayacağız ve bu hayal zihnimizde yaşamaya devam edecektir.

Peki ya ideal diye bir şey yoksa? Ya ideal olan, aslında olduğumuz kişi ise? Burada bahsedilen kötü alışkanlıklar veya olumsuz durumlar değil, ama herkesin kendine özgü özellikleri sayesinde özel bir yapıya sahip olduğu gerçeğidir. Kimi sakinliğiyle öne çıkar, kimi dinamik olmasıyla ve görünen odur ki herkes bir şekilde öne çıkar. Zaman geçtikçe bu özellikler, bir yapbozun parçaları gibi birbirine uyar, kişilik oturur, aykırı yönler törpülenir ve toplumla daha uyumlu hale gelinir. 

Birlik ve bütünlük ancak törpülenmekle olur. Bu törpülenme, bazıları için kişiliğini kaybetmek anlamına gelirken, bazıları için sadece tepkilerin yumuşamasıyla sınırlı kalır. Ancak, biz bugün burada gelişim üzerine odaklandığımız için tepkileri bir yana bırakalım. Yalnızca gelişimin kendisine odaklanalım.

Bir doktor olduğumuzu hayal edelim. Sürekli işimizle ilgili makaleler okumak, tıp dünyasını yakından takip etmek zorundayız. İşimizde en iyi olmak için belirli araştırmalar yapmamız gerektiği bir gerçektir. Peki ya ilgi alanlarımız? Sanata merakımız varsa? Resim yapmayı seviyorsak, ama başkaları ne der diye düşünmekten bu alana odaklanmaktan çekiniyorsak?

Kendi meraklarımıza eğilemeyecek kadar değersiz miyiz? Başkalarının ne düşündüğünden korkup, mesleğimiz dışında bir alanda uzmanlaşmaktan çekinmek bize ne kazandırır ki? Herkesin mesleğinden farklı alanlara ilgisi olabilir. Kişi, kendini geliştirmek isteyebilir ve bu konuda uzmanlaşmak isteyebilir. Mesleğini riske atmadığı ve zamanını doğru yönettiği sürece, istediği her konuda gelişmekte özgürdür. Ya da, en uç noktada, yaptığı işten memnun değilse ve başka bir konuda ilerlemek, o alanda profesyonelleşmek istiyorsa, hiç kimsenin buna itiraz etme hakkı yoktur.

Etrafın yorumlarını dinlemektense, bence kulaklıkları takıp güzel bir müzik eşliğinde resim yapmak daha iyidir. "Sen doktor değil misin, hastalarını kurtaracak araştırmalar yapmak yerine resim mi yapıyorsun? Ne işine yarayacak, bırak bunları," yorumlarını dinlemektense denilenleri umursamamaya çalışmak, bu konuda kendimizi eğitmek daha doğrudur. 


Sonuçta, hayata sadece bir kez geliyoruz. Ne hissettiğimiz, neyi öğrenmek istediğimiz, kendimizi nasıl geliştirmek istediğimiz yalnızca bizi ilgilendirir. Toplumda daha mutlu olmak, topluma daha faydalı bir birey olmak, insanlarla daha uyumlu yaşamak bizim tercihimiz olduğu gibi, kendimizi istediğimiz konuda geliştirmek de yine bizim tercihimiz olmalıdır.