Kısa Lafın Uzunu - 3 Renk Serisi: Beyaz
Kısa konuları uzattığımız bu seride bu hafta Krzysztof Kieślowski'nin önemli eseri Üç Renk Serisinin ikinci filmi Beyaz'ı konuşuyoruz!
Merhaba sevgili sinema sever! Bugün sıra bu güzel film serisinin Beyaz filminde. Krzysztof Kieślowski tarafından yazılıp yönetilen bu film serinin ikinci filmi olup artık onu sevmeyen eşinin onu boşamasıyla dilini bile bilmediği Fransa'da bir başına kalmış Polonyalı baş karakterimiz Karol'un hikayesini anlatır.
Eğer Mavi filmi bu serinin trajedi filmi ise Beyaz filmini bu serinin komedi filmi olarak görebiliriz. Biraz trajikomik bu film, bir mahkeme sahnesi ile açılışı yapmaktadır. Karol ve eşi Dominique'in boşanması davasıdır bu. Bu sahnenin seri için önemi ise Kieślowski evreninin kesişmelerinden biri de bu sahnededir. Mavi filminden tanıdığımız Julie, yanlışlıkla bu mahkeme salonuna girer ve görevliler tarafından çıkartılır. Eğer geçmişe dönersek Julie'nin eşinin onu aldattığı kadını görmek için adliyeye geldiğini hatırlayabiliriz.
Bu film serisinin renklerini Fransız bayrağından almış olmasına daha önce değinmiştik. Aynı şekilde renklerin çok önemli olduğu bu filme beyaz teması hakimdir. Beyaz renginin Fransız bayrağındaki anlamı eşitlik olarak geçer. Bu filmin eşitlik ve eşitsizliğe birçok noktada değindiğini görebiliriz. Boşanma davasında Karol'un Fransızca bilmemesi ve bunun sonucunda kendini doğru ifade edememesi adaletsiz, eşit olmayan bir dava sürecine ve sonucunda Karol'un hem eşini hem de güzellik salonunu kaybetmesine sebep olmuştur. Bu davadan sonra Karol beş parasız sokakta kalır. Para kazanmak için metroda dilencilik yaparken Mikolaj ile karşılaşır. O da kendisi gibi Polonyalıdır. Onu Polonya'ya götüreceğine dair ona söz verir ancak bir şartı vardır. Karşılığında Karol onu öldürecektir. Eşi, çocukları, işi kısacası ortalama şartlarda bir hayatı olmasına rağmen Mikolaj mutsuzdur ve ölmek istemektedir.
Karol bunu kabul eder ve Mikolaj onu bavuluna sokararak Polonya'ya kaçırmayı başarır. Ancak bavulu havalimanında çalınır ve Karol kendini bilmediği bir yerde bulur. Bir şekilde eski evine, ailesine dönmeyi başarır. Sonrasında Mikolaj ile metroda karşılaşır. Anlaşmasının kalan kısmını tamamlamak üzere Mikolaj'ı vurur ancak silah boştur. Ölümle gerçekten buluştuğunu sanan Mikolaj yaşamın değerini anlar ve bu isteğinden vazgeçer.
“-Mikolaj, hepimiz acı çekeriz. -Evet ama ben daha azını istiyordum.”
Bir başka rivayete göre bayraktaki beyaz rengi kralı yani gücü temsil eder. Filmde buna yapılan göndermeleri de yakalayabiliriz. Karol'un eski eşinden öc alma amacı ile bir şirket kurması ve gerçekten zengin ve güçlü bir aama dönüşmesi aslında bayrağın iki anlamından da bir parça taşır. Karol'un başından beri bulunduğu durum ve bundan çıkma çabası hem güçsüzlüğünden kurtulma hem de eski eşi ile eşit olma arzusundan gelir. Film boyunca eski eşinden intikam almak isteyen Karol güçlü bir iş adamı olarak onun karşısına tekrar çıkar ve bu sefer her şey farklıdır. Ölmüş gibi davranarak Dominique'in Polonya'ya gelmesini sağlar ve cenazesinin olduğu gece karşısına çıkar. Beraber geçirdikleri gecenin sabahında polisler eski eşi Dominique'i cinayet zanlısı olarak tutuklarlar.
Film bitmiş, Karol istediğini almış ve Dominique'ten intikamını almıştır. Ama ne olursa olsun Dominique'i hala sevmektedir. Bu sebeple tutuklandığı yere giderek dürbünü ile ona bakarken Dominique'in onu farkettikten sonra söyledikleri sebebiyle gözyaşlarını tutamaz.
Hapisten çıktığımda sen ve ben birlikte gideceğiz, tamam mı? Ya da burada birlikte kalıp tekrar evleneceğiz.