Kısa Lafın Uzunu - Dünya Seni Korur Mu O Kafeste?
Belirsizliğin ne olduğunu, kaçarak saklandığımız kafesin bizi koruyamayacağını örneklerle konuştuğumuz yeni bir bölüm!
Günaydın, yeni bir gün başladı. Gözünü açtığın dakikadan itibaren küçük büyük birçok karar verdin ve belirsizlikleri sildin. Bugün neler yapman gerekiyordu? Ne giymen gerekiyor? Ne yiyeceksin? Okula giderken hangi otobüsü kullanman gerekiyor? Yoksa metroyu mu kullanmalısın? Derse yetişmek için kaçta çıkman gerekiyor? Sunumun çıktısını hangi kırtasiyeden alacaksın? Hangisi daha ucuzdu? Günlük hayatımız bu ve bunun gibi birçok küçük belirsizlikle doludur.
Peki nedir bu belirsizlikler? Hayatımızın normal parçası olmasıyla beraber belirsizlik, tahmin ve kontrol edilemeyen tehlikeli yapısı sebebiyle hayatta kalabilme amacıyla azaltılma ihtiyacı duyulan bir durumdur (Berlyne, 1962; Van den Bos, 2009). Güvende hissetme ihtiyacımız doğrultusunda şimdinin ve geleceğin belirsizliklerini yok etmeye çalışırız. Hayatımızı belli rutinler çerçevesine sokarız. Aynı otobüse biner, aynı kırtasiyeyi kullanırız. Çünkü her gün bunun gibi küçük kararları vermek yorucudur. Bu aslında yalnızca sıradan insanların değil farklı alanlarda başarıları ile göz önünde bulunan birçok insan tarafından yapılan bir eylemdir. Q&A with Mark etkinliğinde Mark Zuckerberg sürekli aynı gri renkli tişörtü giymesinin sebebi olarak ne giyeceğini seçmek, kahvaltıda ne yiyeceğini düşünmek gibi küçük kararların bile enerji tüketen şeyler olduğunu belirtmiştir.
Küçük belirsizliklerin yanı sıra hayatımızın gidişatının bir parçası olmasıyla birlikte baş edilmesi zor belirsizlikler vardır. Üniversite seçimi, meslek seçimi gibi hayati seçimler hepimizin karar verirken zorlandığı ve getireceklerini kestiremediğimiz için endişe ettiği durumlardır. Peki mesleğimizi seçtik, okuduk ve diplomamızı aldık. Ya sonra? Senelerce alıştığımız “Ders çalış, iyi notlar kazan ve tekrar et.” şeklinde ilerleyen güvenli düzenimizin değişmesi hepimiz için sarsıcı bir durumdur. Bu duruma verilebilecek en iyi örnek sanırım Modern Family dizisindeki Alex karakteridir. Alex, Dunphy ailesinin akademik açıdan en başarılı çocuğu olarak dizi boyunca birçok başarısına şahit olduğumuz bir karakterdir. Caltech’ten dereceyle mezun olması da bu başarılardan biri olmasıyla birlikte Alex mezuniyetine gitmekten korkar. Mezuniyetine gitmek istememesine sebep olarak ise bir gece önce okul kütüphanesinin yasaklı kısmında yer alan bir kitapta “birin sıfıra eşit” olduğunu ispatladığını iddia eden bir teoriyi okumasından kaynaklandığını belirtir. Bir sıfıra eşitse matematik anlamsızdır ve eğer hayatını adadığı bu alan anlamsızsa hayatının da anlamını yitirdiğini söyler. Ablası Haley ve kardeşi Luke ise mezuniyete gitmek istememesini hoşgörüyle karşılasa da olayın bununla alakalı olmadığını belirtir. Alex bu yaşına kadar birçok şey başarmış olsa da bunu tek bir formülle başarmıştır: Çalış, iyi notlar al, tekrar et. Ancak hayatının devamını bu formüle göre yaşayamaz çünkü iş dünyası farklıdır. Bu Alex için büyük bir belirsizliktir ve hayatının okul döneminin bitmesine hazır değildir. Yapmamız gerekenlerin belirli olması, yaşadıklarımızın sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ilerlemesi bizi güvende hissettirir. Adil dünya inancı (Lerner, 1965) buna örnek gösterilebilir. Adil dünya inancına göre kişi, başına gelecek şeylerin kendi davranışlarıyla alakalı olduğuna inanır (Küçükkömürler, 2017) ve bu durum kişi eğer iyi bir insan olursa, çevresine iyi davranırsa başına kötü şeylerin gelmesini engelleyebileceği yanılsamasını yaşamasına sebep olur.
Çoğunlukla kötü olarak bahsetsek de belirsizlik her zaman kötü müdür? Bazı araştırmacılar belirsizliğin iyi bir şey olabileceğini de savunur (Küçükkömürler, 2017). Bammer ve Smithson (2008) belirsizliği yalnızca başa çıkılması gereken bir problem olarak değil yeni fırsatların, keşiflerin ve yaratıcılığın da kaynağı olarak görür. İnsanlık tarihine baktığımızda belirsizliğin yarattığı merak duygusu ile insanların belirsizlik yaratan uyaranı inceleyerek belirli kılmak amacıyla yeni çözümler üretmiş olduklarını görebiliriz (Küçükkömürler, 2017). Buna örnek olarak da birçoğumuzun muhtemelen duymuş olduğu Aynı Yıldızın Altında adlı filmi örnek gösterebiliriz. Film içerisinde başrol karakterimiz Hazel Grace’in en sevdiği kitap olan “Muhteşem Çile” adlı kitap cümle ortasında bitmektedir. Kitabın başrol karakteri filmimizin başrol karakteri olan Hazel gibi kanserdir. Kitabı onun gibi seven ve yine onun gibi kanser hastası olan erkek arkadaşı Augustus Waters kitabın cümle ortasında bitmesinden kaynaklanan belirsizlikleri gidermek ister. Bu yüzden yazarla tanışmak için Bir Dilek Tut adlı dernek tarafından verilen dilek hakkını, Hazel ile birlikte yazarın yaşadığı şehre giderek kullanır. Daha önce de bahsettiğimiz gibi belirsizliğin yarattığı merak duygusuyla bir keşfe çıkmışlardır. Her ne kadar yazar bekledikleri gibi biri çıkmasa da belirsizliğin doğurduğu merakları onlar için güzel bir maceraya yol açmıştır.
Belirsizlik iyi ya da kötü yanıyla her zaman hayatımızın bir parçası olmaya devam edecektir. Bu durum hayatımızdaki belirsizlikleri azaltma çabamızı bırakmamız gerektiği anlamına gelmese de bazılarını yok edemeyeceğimizi kabullenmemiz ve başa çıkmayı öğrenmeye çalışmamız gerektiğini gösterir ki bu asla kolay değildir. Belirsizlikler güvensiz bir ortam oluşturur ve insan olarak en temel ihtiyaçlarımızdan biri güvende olma hissidir. Ancak ne yazık ki hayatımızda bizi ileri götürecek her şey güvenli alanımızın dışındadır. Bu sebeple önemli olan belirsizliğin iyi-kötü olması, başa çıkma yöntemlerimiz ya da etkileri değildir. Önemli olan belirsizliğe olan korkumuzdur, bu korkuyla hareket ederek yapabileceğimiz şeyleri engellemektir. Unutmamamız gereken şey şudur ki belirsizlikleri aydınlatmak içine düşmeyi gerektirir. Ve aydınlattığımız belirsizlikler bizi güzel yerlere götürebilir. Siz siz olun belirsizliklerden kaçmayın. Aydınlattığınızda ulaştığınız o güzel noktadan hayatınıza baktığınızda değdiğine şahit olabilirsiniz.
Kaynakça
Bammer, G., Smithson, M. (Eds.). (2012). Uncertainty and risk: multidisciplinary perspectives. Routledge.
Küçükkömürler, S. (2017). Belirsizliğin psikolojik etkileri. Nesne-Psikoloji Dergisi, 5(10), 329-344.