Kıskançlığa Farklı Bir Bakış

Kıskançlıktan hepimiz korkarız. Peki, gerçekten de kıskançlık bu kadar kötü bir şey mi? Bu bakış açısını değiştirmemiz mümkün mü?


Hangi bağlamda olursa olsun kıskançlık ile karşılaştığımızda hemen keyfimiz kaçıyor ve olumsuz düşünceler akın etmeye başlıyor zihnimize. Biri bizi kıskanıyorsa hemen bize, çevremize zarar verebilir diye düşünüyoruz veya agresif davranışlarda bulunur beklentisine giriyoruz. Eğer biraz da spiritüel isek  gözü kalır ve uğursuzluk getirir diye korkuyoruz. Hele biz birini kıskanıyorsak hemen kıskançlığa sebebiyet veren şey, bir obje, kişi, olgu hiç fark etmeksizin, yok olsun yeryüzünden istiyoruz. İçimiz kaynıyor, nefesimiz daralıyor, yerimizde duramıyoruz. Peki sizce de bu kadar kötü bir şey mi kıskanç olmak?

Tüm bu yukarıda söylediklerimi desteklercesine Türk Dil Kurumu da kıskançlığı şu şekilde tanımlıyor: “Bir kimse bir üstünlük gösterdiğinde veya sevilen birisinin, başkası ile ilgilendiği kanısına varıldığında takınılan olumsuz tutum, günücülük, hasetçilik, hasetlik, hasutluk”.[1] Ancak ben tüm bu negatiflikler havuzuna rağmen kıskançlığın içerisinde işimize yarayacak, bizi büyütecek hatta belki de içimizi ısıtacak bir şeyler bulabileceğimize inanıyorum. 

Tabi en başta kıskançlık hissettiğimizi inkâr etmememiz gerek. Kendimize yakıştırmıyor muyuz yoksa nasıl başa çıkacağımızı bilmediğimizden mi bilmem, kimse kıskandığını kabul etmek istemiyor. Özellikle romantik ilişkilerde bazen insanlar kıskanç olduğunu söylüyor evet ama söz konusu kardeşini babasından kıskanmak veya bir arkadaşını diğerinden kıskanmak olunca hiç öyle bir şey mümkün değilmiş gibi davranabiliyoruz.

Kıskançlık ile barışmak da diğer her konu gibi öyle bir gecede, şak diye parmak şıklatarak değil de üzerine düşünerek, zamanla olacak bir şey tabi. Peki işe nereden başlayabiliriz? Bunları sadece biz hissetmiyoruz, aksine bunlar oldukça yaygın durumlar ve bunu anlamak, güzel bir başlangıç noktası olabilir bence. Sonra da şunları düşünebiliriz kıskançlık da tıpkı sevinç gibi bir duygu ve zaman zaman gelip gidebilir. Biz de diğer herkes gibi insanız, bunu kabullenerek yola devam etmek işimizi oldukça kolaylaştıracaktır.

Kıskanılınca “hasetinden kudursun” tavrını takınmaktansa beğenilen bu özelliğimize bakıp mutlu olabiliriz mesela. Ya da bunu nasıl kendimizden bir şey eksiltmeden diğerleriyle de paylaşabileceğimiz üzerine yoğunlaşabiliriz. Mutlu olmamızın sebebi başkasının acısı olmasın da bu zevkin kaynağı kendimizle gurur duymak olsun.

Benzer şekilde kıskançlık duygusuyla, öfkeyle dolduğumuzda ise bunun asıl sebebinin ne olduğunu düşünebiliriz. Kıskancım ama neden? Bizim hangi yaramıza dokundu bu bahsi geçen şey? Çok mu sahipleniciyiz veya doyumsuzuz? Bu soruları cevapladıktan sonra zaten odağımız kendimize dönecektir diye düşünüyorum. İşte bence kıskançlığın bizi tüketen tarafından besleyen tarafına geçişi bu şekilde sağlayabilir, negatifi kendimizce pozitife bükebiliriz.


Fotoğraf Kaynakları:
1 / 2 / 3