Kitapların Yasak Olduğu Dünya: Fahrenheit 451

Mutlu olmak için yaşayan insanların kitaplardan uzak durdukları bir dünyanın romanı.

Fahrenheit 451, Ray Bradbury tarafından yazılan ve 1953 yılında yayınlanan bir bilim kurgu romanıdır. Kitabın yayınlanma dönemi kitabın içeriğinde oldukça önemli bir yer tutmaktadır. 1950’li yıllar, medyanın iyice gelişmeye başladığı ve evlere yavaş yavaş televizyonların dahil olmaya başladığı zamanlardır. Bu dönemin düşüncesini Neil Gaiman’ın kitabın önsözünde paylaştığı bölümden anlayabiliriz:

“1950’lerde şu espiri yapılıyordu: 'Eskiden kimin evde olduğunu ışıklarının açık olmasından anlayabilirdiniz; şimdiyse ışıklarının kapalı olmasından anlaşılıyor’ Televizyonlar küçüktü, siyah beyazdı ve net bir görüntü elde etmek için ışıkları kapamak gerekiyordu.”

Ray Bradbury, bu dönemin köklü değişimini fark eder ve insanların böyle televizyon izlemeye devam ettikleri takdirde, gelecekte olacak değişimlerini öngörmeye başlar ve kitabını bunun üzerinden kurgular.

Fahrenheit 451 Özeti

Kitap, temelde “Cehalet mutluluktur.” görüşüne dayandırılır. İnsanlar mutluluğu yakalayabilmek için onları mutsuz edecek şeylerden uzak dururlar. Yazar, insanı hüzünlendiren, daha da çok duygulara yönlendiren en temel şeylerden birinin edebiyat olduğunu ve insanların kitaptan uzak duracaklarını düşünür. Oysa televizyon, onlara düşünmeden yalnızca mutlu olabildikleri bir dünya yaratır. Fahrenheit 451 bu dünyanın gelişmiş bir versiyonu olarak düşünülebilir. Bütün evin duvarlarını kaplayan televizyonlar bulunur ve insanlar sürekli mutlu olmak için yaşarlar. Bu mutluluğu bozabilecek bir tehlike olarak görülen kitaplarsa yasaklanmış durumdadır. Gelişen dünyayla birlikte artık yangınlar çıkmadığı için itfaiyecilik yangını söndüren değil, yangını çıkaran bir meslek haline getirilmiştir.

Eğer birileri evlerinde kitap bulunduruyorsa ve bu tespit edilirse o evler itfaiyeciler tarafından yakılır. Özellikle felsefe konulu kitapların insanlar arasında sorunlar çıkarabileceğini düşündükleri için o kitaplardan iyice uzak dururlar. Kitabın başkahramanı Guy Montag’de bu itfaiyeciler arasındadır. Karşı komşusunun ona sorduğu “Mutlu musun?” sorusu üzerine hayatı sorgulamaya başlayan Montag, aslında mutlu olmadığını fark eder. Hem de hayatlarını mutlu olmak için kurgulayan insanlar oldukları halde!

Bu düşünceler üzerine, mutlu olabileceği bir bilgiye ulaşabileceğini düşünerek kitapları merak eden Montag’in macerası başlamış olur.