Konuşsam mı Sussam mı? Çörekotu ve Susam mı?
Hayat kendini sevmekle ve değerini bilmekle başlar.
Kararsız Kâzım tabirini bildiniz mi? Bu zamana dek o hep bendim. İki seçenek arasından kaldıysam ve yanımdaki insana uymak istiyorsam hep "Sen seç." butonuna başvurdum. Yani o klasik fark etmezcilerdendim. Ancak yaş 25 i geçince her şeyi kendi mutluluğuma endekslemek farz oldu. Ben mutlu değilsem içinde bulunduğum herhangi bir durum kalıcı olmak zorunda değildi.
Çünkü ben mutsuzsam yanımdaki de mutsuz olurdu, enerjisini bir vampir gibi emerdim. Buna becillik kadar yoğun bir hisle değil kendini sevmek ve değer vermekle ilgili bir olay diye bakıyorum. Kendim kıymetliysem yanımdakini de kıymet verdiğimden yanımda tutarım. Ancak beni üzen, sıkan durumlarda da o anın içinde kalmam; gerekirse orda kalmayı reddederek ve bir daha görüşmeyerek çözümünü ararım.
Yapıcı insanları severim ama yapıcı görünüp oyunlar çevirenleri sevmem. Hayat taktiklerle ilerlenecek bir satranç değil. Ve çok da kısa... Geçmişi geçmişe bırakıp yeni sayfalar açamayacaksak, hayata daha güzel pencerelerden bakmayı denemeyeceksek neden yaşıyoruz? Kendini yarış atı gibi önüme atan tiplere de tahammülüm yok. Sana kim milyarlar yatırdı da kendini at yarışı pistinde gibi benle yarışa sokuyorsun? Hayırdır? Ben kendimle yarışıyorum ve kimsenin nerde kimle neyi başarıp mutlu olduğu da ben gram ilgilendirmiyor. Kendini bu kadar önemseme diyecek oluyorum da susuveriyorum! Benim en büyük hayalim kendi sınırlarımı aşıp ötesinde başarılar elde edebilmek. Nokta net.
Zamanın kıymetini bilmemiz gerek. Su testiye dolmadan testi kırılacak. Biraz hayat dolu olmaktan kimseye zarar gelmez. Varsın beni böyleyim diye sevmeyin. Ben kendimi seviyorsam sevmeyeni neyleyim?