Kore Edebiyatının Sırları: Cheon Seon Ran ile Edebiyatın Gizemli Dünyasına Yolculuk

Türkçeye 'Aşkın Özü' olarak çevrilen Kore'nin genç yazarı Cheon Seon Ran'ın Kayseri'de gerçekleşen yazar söyleşisi üzerine bir röportaj.

6 Haziran'da Kayseri'nin köklü eğitim kurumlarından biri olan Erciyes Üniversitesi'nde, Kore Dili ve Edebiyatı Bölümünde görev yapan Arş. Gör. Dr. Mehmet Ölçer ve öğrencilerinin katılımıyla anlamlı bir 'Yazarla Söyleşi' etkinliği gerçekleştirildi. Bu etkinliğe Kore Edebiyatı okuyucularının ilgisi yoğundu. Kore Edebiyatının genç ve yetenekli kalemlerinden Cheon Seon Ran'ın Türkçeye 'Aşkın Özü' olarak çevrilen eseri Türk okuyuculara kazandırıldı. 
Çeviri çalıştayı boyunca öğrenciler, eserin dilsel ve kültürel katmanlarını derinlemesine keşfederken, çeviri sürecinin incelikleri üzerinde yoğunlaştılar. Çalıştayın ardından gerçekleşen söyleşide, Cheon Seon Ran ile yazma süreci, yazarken nelere dikkat ettiği ve bu hikâyeyi nasıl seçtiği gibi birçok konu hakkında derinlemesine konuşuldu. Yazar, 'Aşkın Özü'nün yaratım sürecinin detaylarını ve eserin ardındaki ilham kaynaklarını paylaşırken, yazma sürecinin zorlukları ve keyifli yanlarını da anlattı. Eserlerinin farklı dillere çevrilmesi üzerine de fikirlerini aktaran Cheon Seon Ran, eserinin Türk okuyucularına ulaşmasının kendisi için ne anlama geldiğini içtenlikle dile getirdi. 

Bu röportajda, hem genç çevirmen adaylarının hem de usta yazarın gözünden, edebî çevirinin büyüleyici dünyasına ve kültürlerarası etkileşimlerin edebiyat üzerindeki etkilerine tanık olacaksınız. 

Arş. Gör. Dr. Mehmet Ölçer ile yaptığımız röportajda, kendisinin çeviri çalıştayını düzenleme sürecini, karşılaştığı zorlukları ve bu süreci nasıl yönettiğini detaylı bir şekilde anlatıyor.


Çeviri çalıştayı yapmaya ne zaman ve nasıl karar verdiniz?

Kore Edebiyat Çeviri Enstitüsü’nün Koreceden çeviri yapabilen çevirmen yetiştirilmesi amacıyla her yıl dünya çapında destek verdiği Kore Edebiyatı Çeviri Çalıştayı Programına ilk kez 2021 yılında başvuru yaptım. İlk yıl Koreli yazar Lee Kiho’nun iki öyküsüyle başladığım bu serüven, bölümümüz için bir gelenek haline gelerek bu yıla kadar devam etti. 

Yazar ve eseri seçerken nelere dikkat ettiniz ve bu süreç nasıl ilerledi?

Halihazırda Kore’de en çok okunan yazar ya da ses getirmiş eser bilgilerini sürekli takip ediyorum. Dolayısıyla en beğendiğim bir öyküyü seçerek programa başvuru öncesinde öykünün yazarıyla iletişime geçip ‘Yazarla Söyleşi’ etkinliği için onayını talep ediyorum.  

 Öğrenciler için ne gibi faydaları olduğunu düşünüyorsunuz?

İyi bir edebî çeviri yapmak, hem kaynak metnin özgün ruhunu ve anlamını koruyarak hem de hedef dile doğal ve akıcı bir şekilde aktarmayı gerektirir. Derste öncelikle kaynak metnin anlaşılmasını sağlayıp, doğru kelime seçimi, akıcılığı koruma ve çeviri esnasında kullanılabilecek çeşitli stratejileri anlatarak öğrencilerin hem kaynak hem de hedef dile olan hakimiyetini, kültürel duyarlılığını ve yaratıcı yeteneklerini bir araya getirmeye çalışıyorum. Bu sayede öğrenciler özgüvenli bir şekilde kaynak metnin duygusal ve estetik etkisini koruyarak çeviri yapabilmeyi öğreniyorlar. 

Türkiye’de Kore Edebiyatından çevrilen eserlerin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Daha önümüzde katetmemiz gereken uzun bir yol olduğunu düşünüyorum. Türkiye ile Kore arasındaki ticari ve ekonomik anlamda iş birliği belli bir seviyeye ulaştı. Artık edebiyat ve kültür sahasında iki toplumun daha sık etkileşimde bulunması gerektiğine inanıyorum. Çevirmenler olarak Koreceden Türkçeye daha çok eser kazandırıp Türkiye’de kemik bir Kore Edebiyat okur kitlesi yaratmalıyız. 

Bir çevirmen olarak çeviri sürecinin zorlukları nelerdir?

Çeviri sürecinin benim için en zor kısmı son okumadır. Taslak çeviriyi bitirdikten sonra metni tekrar tekrar okuyup gözden geçirmek, her seferinde daha doğal hale getirmeye çalışmak bazen yorucu olabiliyor. Sırf bu yüzden çevirdiğim bir eseri yirmi kez okumuşluğum bile var. Ancak bir yerde çeviri ile vedalaşmak gerekiyor. 

Bu çalıştayda ilk kez çeviri deneyimi elde eden öğrenciler ile çalışmak nasıldı? Sizi zorlayan kısımları nelerdi?

Çalıştayda zorlandığımı söyleyemem. Seçmiş olduğum öğrenciler hem kitap okumayı hem de çeviri yapmayı sevdikleri için zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacak derecede dersimiz zevkli geçiyor. Zorlanma olarak değil ama son haftalara yaklaşırken zamanında yetiştiremeyecek miyiz diye telaşlandığım oluyor. 

Çevirdiğiniz eser hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Türkçeye ‘Aşkın Özü’ olarak aktardığımız bu eserin, okuduktan sonra sizi düşüncelere sevk eden bir yanı var. Belli bir sınıfa dahil olmak ya da belli bir tanımın içine girmenin insanı kısıtladığını, dolayısıyla tüm bunlardan uzak, önyargısız bir toplum hayalinin mümkün olduğunu gösteren etkileyici bir eser.

Çeviri çalıştayında yer alan öğrencilere bu süreci, zorluklarını, yararlarını ve eser hakkındaki düşüncelerini sorduğumuz röportajda, genç çevirmen adayları, deneyimlerini ve çeviri sürecindeki önemli aşamaları bizimle paylaştılar.

Bölüm öğrencilerinden Rukiye Haksever ile yaptığımız röportajda, kendisinin çeviri çalıştay sürecini detaylı bir şekilde anlattı.


Çeviri sürecinin zorluklarından ve deneyimlerinizden bahsedebilir misiniz? 

Bir cümleyi çevirirken bile o kadar çok seçenek ortaya çıkıyor ki hangisinin en iyisi olduğuna karar vermek çok zor. O cümledeki duyguyu Türkçede de vermeye çalışmak anlam kaybetmemesini sağlamak için uğraşmak gerçekten çok emek gerektiren şeyler. Biz de en iyi haliyle çevirmek için çok uğraştık ve çok emek verdik. Böyle bir projede yer almak çok güzel bir deneyimdi.

Çevirdiğiniz eser hakkında düşünceleriniz neler?

Çevirdiğimiz eserin bize aslında çok güzel mesajlar verdiğini düşünüyorum. Hepimiz içinde kendimizden bir şeyler bulduk. Kendimizi bir kalıba sokmamıza gerek olmadığını, farklılıklarımız aslında ne kadar normal şeyler olduğunu anlatan bir eserdi.

Bölüm öğrencilerinden Nursu Yıldız ile yaptığımız röportajda, kendisinin çeviri çalıştay sürecini detaylı bir şekilde anlattı.

Sizin için çalıştay süreci nasıl geçti? Bu süreçte neler öğrendiniz?

Süreç hem yorucu hem de eğlenceliydi diyebilirim. Çeviri yapmayı çok severim. Aslında benim hobilerimden biri de diyebilirim. Bu nedenle bana bir aktivite hissi veriyordu ve çok eğleniyordum. Bu süreçte edindiğim şeylere değincek olursak, çevirinin Türkçeye nasıl daha doğal bir şekilde aktarıldığıydı. Kendim çeviri yaparken aslında bazı kısımları motamot çevirdiğimi ve en akıcı halini bulmadığımı fark ettim. Bu eksik yönümü görmemde bana katkısı çok fazla oldu.

Çevirdiğiniz eser hakkında düşünceleriniz neler?

Çevirdiğimiz eser gerçekten çok sürükleyici ve insanları yargılama konusunda bizleri çok düşündüren bir eser. Eğer eser basılsaydı çok tutulacağını fakat aynı zamanda da çok fazla eleştiriye de maruz kalacağını düşünüyorum.

Bölüm öğrencilerinden Melis Doğa Ural ile yaptığımız röportajda, kendisinin çeviri çalıştay sürecini detaylı bir şekilde anlattı.

Sizin için çalıştay süreci nasıl geçti? Bu süreçte neler öğrendiniz?

Çalıştay süreci bana zaman planlamasının ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Çalıştay sırasında aynı zamanda son sınıf öğrencileri olmamız beni zorlayan bir kısım oldu. Yoğun bir yıl geçirdiğimiz için doğru zaman planı yapıp sorumluluklarımızı zamanında yerine getirmem gerekliydi. Çalıştayda ek sorumluluklar almam da grup çalışmalarında aktif rol oynamak üzerine olan özgüvenimi geliştirdi. Çalıştay sürecinde genel olarak Koreceye ve kendi karakterime dair özgüvenler kazandım. 

 Türkiye'de Kore Edebiyatından çevrilen eserlerin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

İlginin günden güne arttığına ve artacağına inanıyorum. Tabii ki bizim bu konu hakkında sorumluluğumuzun büyük olduğunu düşünüyorum. Şu an Türkçeye çevirilen Korece eser sayısı diğer dillerden çevrilen eserlere göre az bir sayıda ama zamanla bunun artarak Kore Edebiyatı’nın Türkiye’de önemli bir yer edineceğine inanıyorum.

Arş. Gör. Dr. Mehmet Ölçer ve çeviri çalıştayına katılan öğrencilerin samimi ve içten paylaşımları, kültürler arası iletişimin ve edebiyatın gücünü bir kez daha gözler önüne serdi.