Korkunun Ötesinde
Nereye gidersek gidelim, orada kendimizi bekliyor olacağız.
sayfa 11 . Don Miguel Ruiz. Dört Anlaşma kitabından sonra seçtiğim tercihleri değiştirmemin hayatıma sağlayacağı olumlu yansımalarını gün gün gördüm. Dört Anlaşmaya harfiyen uymamın yanı sıra etrafımdakileri izlediğimde de bu kitabı okuyanlar ve okumayanları çok iyi seçebildiğimi fark ettim. Yani seven sevdiğine Dört Anlaşma kitabını alsın derim. Yalnız bugün bahsini açacağım bu kitap Korkunun Ötesinde. Sıralama sanırım şöyle oluyor. Güzel bir dostluğun adımları atılıyor. Baktın ki enerjiler tutmuş neredeyse her özellik birbirinin aynısı dostluk ilerler. Bir gün bir taraf yaralandığında pansuman için geldiği dostu ona çıkar gözetmeksizin yardımcı olur ve bir kavgalarında fark ederek ya da etmeyerek karşımızdakinin yarasını kanatırız yarabandını biz yapıştırmış olsak dahi, karşımızdaki sonsuz güvenle bize gelmiş olsa dahi yaparız bunu. Yazımın başında neden dört anlaşmadan bahsettiğime gelirsek bu cebimizdeki zehirli okları karşımızdakine doğrultmamızın temel nedeni birinci anlaşmadan geçiyor. Yanlış anlıyoruz her şeyi. Hiçbir şeyi kişisel algılama.
Sanırım artık kafamızda kurmaktan vazgeçmeliyiz. karşımızdaki bambaşka bir şey söylüyor ve biz hemen okları kendi üzerimize döndüğünü iddia ediyoruz. Bu bizim zihin sesimiz. Biliyorum hiç susmuyor. Bu sebeple şunu bilmenizde fayda var karşınızdaki kişi sizin dostunuz mu düşmanız mı? Dostunuz ise her şeyin kendinizle ilgili olduğunu düşünmekten vazgeçin derim. Yine de karşıdakinin yanlış bir kelime ettiğini düşünüyorsak açıkça sorun. Ben böyle anladım sen tam olarak ne demek istedin? Hayatıma aldığım ve beni yüklerden kurtaran bir soru bu. Zaten bir süre sonra bunu bile sormaya ihtiyacınız kalmıyor. Yaptığınız şey bir süre sonra şuna dönüşüyor. Karşımdaki kişi onu zorlayan bir zamandan geçiyor ona destek olmalıyım. Sonrasında ister dostunuz ister ailen biri isterse hiç tanımadığınız birinin bakışı ya da sözü umurunuzda olmuyor. Çünkü herkes kendi hayatının engelleriyle ilgileniyor. Dolayısıyla hayatınıza odaklanın ve hiçbir şeyi kişisel algılamayın derim ben dostlarım.
sayfa 51 . Sorunlarımızın iki numaralı sebebi bence bu. Önceki yazımda kendiyle ilgilenen bir insanın kendini tanımasından dolayısıyla attığı sağlam adımlardan bahsetmiştim. Bunu şuna benzetiyorum, yeni biri ile tanışmak. Şu televizyonlardan izlediğimiz ucuz romantik dizileri, sonu gelmeyen ve hep birbirleriyle yarışmak zorundan olan yarışmacıları, sana kötü olaylar anlatıp duran karşı komşunuzu, hayatın acımasız olduğunu söyleyen iş arkadaşınızın sesini artık kapatmamız gerek. Çünkü kendinizi duyamıyorsunuz. İşe geldiğinizde mesai saatleri içerisinde geçim sıkıntısından, siyasetten ve aklımıza gelmeyen daha bir sürü olaydan bahsedildi hak da verdiniz haliyle üzüldünüz. Eve geldiğinizde pırlanta gibi insanların birinci olmak için birbirine karşı kullandıkları kelimelere maruz kalarak kaosa tanık ettiniz kendinizi, değiştirdiniz kanalı üç bölüm sonra sona erecek, size bir şey katıp katmadığını önemsemediğiniz kısa zamanlı bir uyuşturucu aldınız ve büyük ihtimalle uyuyakaldınız karşısında. Sonra da hiç susmayan zihninizdeki sesinizin sizin olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Buna cevabım kendini kandırmak mı istiyorsun? Kendini tanımak ve yola koyulmak mı istiyorsun olacak.
sayfa 60 . Siz kendinizi ne kadar uyuşturmak isterseniz isteyin. İçinizde bir yer sizin kim olduğunuzu biliyor ve bunu keşfetmeniz için sabırla bekliyor. Bazıları gerçekten kim olduklarını bilmeden onlara ayrılan zamanı doldurmuş oluyor. Bazıları kaç yaşında olursa olsun inanılmaz bir açlıkla kucak açıyorlar kendilerine.
sayfa 143. Çoğu insan kendiyle yüzleşmekten korktuğu için tanışma yoluna gitmez. Çünkü geçmişte yaptıkları hataları acımasızca yüzlerine vururlar her gün. Bunu içmizdeki Yagıç yapar ve biz her gün Kurban olmayı yeğ tutarız. Çünkü kolaydır. Bence kolay olan kendinizi affetmek. Geçmişte yaşadığınız her şey ama her şey buna kötü olarak tanımladığınız her şey dahil. Geçmiş tekrar yaşansa tekrar aynı şeyi yapardınız çünkü büyümeniz için onu yapmanız o sözü söylemeniz gerekirdi. Evren inanılmaz bir matematikle çalışır. O an senin için en doğru karar oydu ve onu uyguladın. İçini rahat tut artık ve yoluna devam et. Kurban olmaktan yorulmadın mı? Kendimizin hem Yargıcı hem Kurbanı olmayı severiz. Vicdan yapmayı severiz ama kendimizi özgür bırakmaktan korkarız. İnsan bilmediği şeyden korkar. O halde korkunun ötesine geçmek için adım at.
sayfa 173. Bizlere ayrılan süre dolmadan hayatınızın en önemli kişisini kendiniz yapmadığınız takdirde arkaya baktığınızda kocaman bir sıfırla veda ediyor olacaksınız. O halde o pişmanlığı şimdi yaşayıp yolunuza devam edin. Bu sizin ilk seneniz olsun ne çıkar 40 yaşına geldiyseniz kendiniz için 1 yaşındasınız ve hayatın gerçekten nasıl yaşandığını öğrenmek için emekleme sürecine gireceksiniz. Yürümeye başladığınızda adımlarınızı daha sağlam atmak istemez misiniz?
sayfa 216. Yargılamamaya önce kendinizle başlayın. Ne kadar muhteşem olduğunuzun farkında mısınız? Ya ne kadar farklı olduğunuzun? Birilerine benzemeye çalışmayın özgün olun. Benzemeye çalıştığınız kişiler kendilerini buldukları için hayran duyulası kişiler. Siz kendinizi bulduğunuzda kendinize hayran kalacaksınız.
sayfa 260. Yazıyı buraya kadar okuduysanız direksiyon başına geçmenizin zamanının geldiğini biliyorsunuz. Bırakın insanlar istediklerini söylesinler ve düşünsünler. Eğer öyle yaşamak istiyorlarsa bırakın. Siz kimsiniz? Nelerden hoşlanırsınız? Hoşlandığınız şeyler üzerine bir liste yapın. O konuyla alakalı video izleyin ya da kitap okuyun gerçekten sevip sevmediğinize karar vereceksiniz. Ne içmekten hoşlanır, nereye gitmekten zevk duyarsınız? Kendini tanımanın kilit yeri de şudur, kimi yargılıyorsunuz? Kimi yargılıyorsanız ona dikkatlice bakın. Çünkü yargıladığınız şey içinizde olan ve ona benzeyen bir şeyden kaynaklanıyor. Bu yapılması zor aşamalardan biridir. Bunu yaptıktan sonra inanılmaz bir ilerleme sizi bekliyor olacaktır. O halde geleneğimizi bozmadan kulak verelim Ruiz'e,
sayfa 293.