Korkunun Temelleri

"Öğrenirsen üstesinden gelemeyeceğin hiçbir şey yok."

Hayatımızda elbette hepimizin belli başlı korkuları mevcuttur. Korku genellikle tehdit veya kötü durumlarında ortaya çıkan bir duygudur. Haliyle bizi çoğu zaman olumsuz etkiler. Korku bizim dışardan olabilecek şeylere karşı koruma içgüdüsü olarak zamanla evrimleşmiştir. Benim karanlık korkum olması gibi diğer insanların gerek nesnelerden, gerek geçmişte yaşadığı travmatik olaylardan hatta bazen insanların durduk yere içini hiçbir sebep yokken korku basabilmesi gibi çokça farklı durumlar mevcuttur. Bugün ki yazımızda korkunun temellerini ele alıcaz. Kahvenizi, çayınızı veya sevdiğiniz içeceği alın ve başlayalım. İyi okumalar!


(...)

Evet. Fotoğrafta bir anormallik yok. Düz siyah bir resim. Bu böyle okurken size herhangi bir şey ifade etmeyebilir. Ancak akşam gözlerimizi kapattığımızda bunu her yerde görebiliyor oluyoruz. Ne yaparsak yapalım karanlık peşimizi bırakmaz. Belli bir yere kadar sadece bizim doğru anımızı bekler ve saldırır. Tıpkı yılan gibi sabırlı ve sinsidir.

Bu gibi durumların devamında bizi korkuların farklı türde reaksiyonları ele alıyor. Korkunun bedendeki etkisi gibi. Korku fiziksel olarak bize başlıca olarak; mide bulantısı, aşırı terleme, titreme, baş dönmesi gibi etkenlerle gelebilir. Bunların önüne geçmek için mutlaka sakinleşmeli ve derin nefes egzersizleri yapıp beynimizi rahatlatmalıyız. Unutmayın, fazla oksijen beynimizi uyuşturmaya yetecek doğal sakinleştiricidir. Tabi ki bundan önce bir yere oturup ayaklarımızı karşıya doğru uzatmalıyız. Bedenimizde ki kan akışını rahatlatmalı ve sakin kalmalıyız.

Diğer yönden ise korku duygusal olarak da bizi etkileyebilir. Sürekli şiddetli endişe, tereddüt ve çaresiz hissetmemizi sağlar. Böyle olduğu zaman da %98 doğru kararlar almakta zorluk çekeriz. Aldığımız kararların sonucu pişmanlığa, pişmanlığın sonucu da hayal kırıklığına sürüklenir...

Başka bir durum da bilişsel olarak kişi tehdit durumlarına odaklanıp kendine savunma üretmeye başlar. Bu hali devam ettirmek olup olmayacak durumlarda gereğinden fazla tepkiler vermemize yol açar. Bu da günlük hayatımızı oldukça olumsuz etkiler ve kurtulması zor bir yola sokar.

Bir de tabi ki her şeyin mantıklı bir çerçevesi olduğu gibi korkunun da oluşması için bir nörobiyolojik etkisi olması lazım. Beynimizin amigdala kısmı korku ve tehdit algısıyla ilişkilendirilen bir beyin bölgesidir. Tehdit veya endişe gibi durumlarda beynimizin amigdala kısmı aktive olur ve acil durum tepkileri vermeye başlar ve tabi ki diğer duygusal ve hormonlar da korkunun salgılanması ve oluşmasında belli başlı faktörlerde yer alırlar.

(Amigdala'nın beynimizde yer aldığı yer)

Korkunun genel olarak temellerini kısa bir şekilde oldukça ele aldık. Hepiniz bilmelisiniz ki korkunun utanılacak veya sakınılacak hiçbir şeyi yoktur. Herkes, her şeyden korkabilir veya tehdit biçiminde algılayabilir. Hayal gücünün bir sınırı olmadığı gibi korkunun da bir sınırı yoktur. İnsan hem kendinden, hem başkalarından, göremediği şeylerden, oyuncaklardan korkabilir. Bu gayet doğaldır. Bu gibi durumlarda yapmamız gereken en önemli şeylerden biri bir uzmana girmektir. Korkunuzun tam anlamıyla psikolojik mi yoksa fizyololojik mi olduğunu bilmek çözüm yolunda emin adımlar atmamıız sağlayacaktır. Hepinizin doğan ve batan güneşin ardından mutlu zamanlar geçirmenizi diliyor, sağlıcakla kalmanızı temenni ediyorum. Kendinize iyi bakın :).