Kötü Düşünceler

Huzursuz hayat, uyanamadığın kabustur.

Kafamdan atmam gereken düşünceler vardı. Zihnim durmaksızın karıştırılan bir sebze çorbasına benziyordu. Sebze çorbasının içinde gezinen sebzeler birbirinden çok alakasız olsalar da bir kaşık alındığında harmoni dolu bir lezzet yaratabiliyorlardı. Düşüncelerim de böyleydi. Tek başlarına anlamsız, karamsar ve işe yaramaz düşüncelerim birbirleriyle eşleştiğinde daha da etkili olup harmoni içinde bir olumsuzluk yaratıyorlardı zihnimde. Aldığım düşünce lokmaları ağzımda birbirlerinden besleniyor, giderek büyüyor ve yutulması güç büyük lokmalara dönüşüyorlardı.

Yenilip yutulması ve sindirmesi zor bu lokmalardan kurtulmanın yollarını aradım. Dört bir yandan olumsuz düşüncelerle kuşatılmış zihnim buna bir süredir alışıktı. Ruh halim tepki gösteriyordu. Zihnime gelen “Daha ne kadar olumsuzla besleyeceksin beni bilader, umutsuzluğa alıştım resmen” şeklinde sitemlerini duyar gibiydim. Zihnim ise cevapsız kalıp ne yapıyorsa aynen yapmaya devam ediyordu.

Ne olmuştu da bu hale gelmiştik? Zihnimle biraz bu konuyu tartışmaya karar verdik. Kimi zaman yıllar önceki durumlar, kimi zaman dünkü meseleler, bazen büyük başarısızlıklarımız, bazense çevremize yıktık bu meseleyi. Hiçbirisi bizi tam olarak doyurmadı. Tatmin etmeyen bahaneler olumsuz düşüncelerle dolu zihnimi daha da bulandırıyordu. Bir çıkış noktası bulmalıydık. Beynim, zihnim, düşüncelerim, hislerim, kalbim, bedenim ve ruhum; yani kendime dair bildiğim her şey “Kurtul bundan” diye bağırıyordu.

Fark edebildiğim kadarıyla adrenalin seviyem yükselmişti. Sahip ve ait olduğum her şeyin hemfikir olması bende itici bir güç etkisi yaratmıştı. Gaza gelmiştim. Mucizevi bir şekilde her şeyin iyi olacağı fikri inanılır gelmeye başlamıştı. Düşünmeye başladım. Düşünerek bir yere varılamayacağı kanısına vardım çabucak. Zira her an düşündüğüm için bu haldeydim. İyi şeyler düşünmeye çalıştım. Fakat anlaşılan insanın iyi şeyler düşünmeye yeltenmesi iyi şeyler düşünebileceği anlamına gelmiyordu. İnsanın düşüncesinde bile kontrol sahibi olamayacağı fikri tadımı kaçırdı. Belki de iyi düşünsem her şey iyi olacaktı. “İyi diyelim iyi olalım” önerisinin ilk adımı, “İyi düşünelim” başarısız oluyordu.

Tam bir çare denemezdi fakat çözümü yaşamaya devam etmekte buldum. Bu ayrıca mecburdu. Mecbur olana teslimiyet, belki de tek çaremizdi. Hayatı da düşünmemiz gibi durduramıyorduk. Ayrıca hayat da düşüncelerimiz kadar karışıktı. Hayatla düşüncelerimizin gerçekten de bir sürü ortak yönü vardı gün ışığına çıkmayı bekleyen. Fakat bunların yardımı dokunmayacaktı.

İyi bir yardım genellikle uykudan gelirdi, bunu öğrenmiştim. Düşünceler durmuyorsa düşünce katili, yani uyku imdada yetişiyordu. Uyumaya karar verdim. Uykuya kötü düşüncelerle giderken bir rahatlama da gelmişti. Bitecek olmaları fikri beni rahatlatıyordu. Hayatı düşüncelere benzetebiliyorsak uykuyu da ölüme benzetebilirdik.


Ve hayat huzursuzsa çare ölümdür, iyi uykular.