Yitirilen Samimiyet

Zamanla kaybedilen içtenlik ve samimiyet duygusu.

Yıllar geçtikçe, nesil değiştikçe insanların samimiyetleri de farklılaştı. Özlem duyar hâle geldik. Geçmişe, eski hislere.

İnsan ilişkileri sahteleşti, çıkara bağlı oluşmaya başladı. Geçmiş ne güzeldi diyoruz sürekli. Aradığımız, arayıp da bulamadığımız geçmiş mi? O samimi duygulara hasret kaldık. Niçin duygular sahteleşti?

Hayatımıza birine neden alırız? Neden hayatımıza birini alma ihtiyacı duyarız? Yalnız kalmamak için mi?

Karşımızdaki insanın konuşmasını sevebiliriz, düşüncelerini beğenebiliriz. Hatta öyle ki sevdiğimiz bir kişiyle sessizce oturmayı bile çoğu kalabalık ortama tercih edebiliriz. Günümüzde sevgi, değer kavramları anlamındaki gibi kullanılmıyor. Sevgi, sebepsizdir. Bulunduğumuz çağda, çıkarın varsa sözde sevgin de vardır. İşimi görür, vakit geçer düşüncesiyle arkadaş edinir durumdayız. Günümüz toplumunda geniş çevre edinmek artık başarı olarak görülüyor. Ne kadar arkadaşın varsa o kadar güçlü sayılıyorsun. Az ve öz dost tanımı varlığını yitirdi. Dost sıfatını yakıştırdığımız insanlar kalmadı. Karşındakinin işini görürsen varsın yanında. Bundan sebeptir özlem duymamız. Samimiyet yitirildiğinden mutsuzuzdur belki de. 

Güven duyamıyoruz. Bizim için önem arz eden durumlar kıymetli görülmüyor. Kendi sırrımız bize karşı risk oluşturuyor. Yıllar geçtikçe maneviyat azalıyor. Yitirilen samimiyetin nedeni yaşanan olay ve durumlarla değişiklik gösterir. Ekonomik değişme, içtenliği büyük oranda kaybettirir.

Sonuç olarak arkadaşlık bağlılık gösteren bir tür olmakla birlikte bugün ne yazık ki günümüz çağına uygun şekilde anlamsal ve işlevsel deformasyon yaşamakta olduğu gözle görülür şekildedir.

Toplumsal ekonomik ve siyasal değişme beraberinde arkadaşlık ilişkilerini de değişime uğratır. 

Koşullar her ne olursa olsun biz içtenliğimizi bir kenara atmamalıyız. Kendimiz olmalıyız. Karşımızdaki insanın hayatında yer edinmek için başkalaşmamalıyız. Empati duygunu hiçbir zaman kaybetmemeliyiz. Biz birini memnun etmek için mi varız? Kimseyi de hayatımıza çıkarlarımız doğrultusunda almamalıyız. Olduğu gibi sevmek, olduğumuz gibi sevilmek ilk niyetimiz olsun.