Küresel İklim Krizinde Orman Yakma Suçu

Küresel İklim Krizinde Orman Yakma Suçu

Orman, ağaçlarla birlikte diğer bitkiler, hayvanlar, mikroorganizmalar gibi canlı varlıklarla toprak, hava, su, ışık sıcaklık gibi fiziksel çevre faktörlerinin birlikte oluşturdukları karşılıklı ilişkiler dokusunu simgeleyen, kendine özgü yaşam beraberliği olan ve organizasyon düzeyi yüksek bir ekosistemdir[1].

Küresel İklim Krizi ve Ormanın Önemi:

Orman ekosistemi içerisinde yer alan canlı ve cansız varlıkları yakarak yok eden ateş orman yangını olarak adlandırılmaktadır. Ülkemizde geçtiğimiz yıllarda yapılan istatistiklere göre orman yangınlarının %90’ı insan kaynaklı olarak meydana gelmektedir. Orman yangınları iklim krizinden kaynaklı ya da doğal nedenlerle de meydana gelebilmektedir. Ancak biz burada iklim krizinden kaynaklı orman yangınlarından çok iklim krizi yaşanırken insan kaynaklı olarak meydana gelen ve hukukumuzda bir suç olarak öngörülen orman yangınlarından bahsedeceğiz. Pek çok kaynakta hala iklim krizine girildiği kabul edilmemekte, üç yıl kaldı beş yıl kaldı gibi söylemlere rastlanmaktadır. Bu bilinçsiz bir inkarcılıktan başka birşey olmayıp kötü sonun gelmeyeceği temennisi ile sorumlulukları erteleyen insanlığa hiçbir faydası bulunmayan bir yaklaşımdır. Gelecek nesillerin devamı için doğal kaynakları tüketen ve yokeden bir nesil olarak bizlerin,  iklim krizine neden olduğumuzu, iklim krizinin artık eşiğinde filan olmadığımızı, kritik eşiği çoktan geçtiğimizi ve iklim krizi içinde olduğumuzu kabul etmenin ve sebep olduğumuz küresel tehlikenin sorumluluğunu almanın zamanı çoktan gelmiştir[2].

Geçtiğimiz yıl ülkemizde ve dünyada insan ve küresel iklim krizi kaynaklı pek çok orman yangını meydana gelmiştir. Oluşması yüzlerce yıl alan bu çok hassas ve değerli orman ekosistemlerinin insan kaynaklı olarak yandığını ve yokedildiğini bilmek son derece üzücü ve kaygı vericidir. Doğada bir insanın bilinç düzeyine sahip olmadıkları halde insan hariç tüm canlılar oksijen, su ve toprak gibi yaşamsal kaynaklara saygılıdır. Doğadaki ekolojik döngülerinde bu canlılar, doğadan aldıklarından daha fazla faydayı doğaya geri bırakarak varlık gösterirler. Doğadaki bu canlıların varlığı biyoçeşitlilik denilen tarifsiz bir zenginliği meydana getirerek insanoğlu için dünyayı daha yaşanabilir bir yer kılar. Doğadaki bu canlıların hiçbiri bu ekolojik dengeye zarar verecek eylem ve davranışlara girmemektedir.

Doğadaki bu canlıların büyük bir çoğunluğunun yaşam alanı yani evi ormanlardır. Ormanlar içerisindeki canlı çeşitliliği, oksijen, su ve mineral kaynaklarıyla donatılmış olması gibi pek çok nedenle canlı yaşamın  sürekliliğinin teminatıdır. Günümüzde maalesef hala eğitim ile dahi bu bilinç düzeyine bir türlü ulaşamayan bazı insanlar ise, ormanın bu denli hassas bir bölge olduğunu kavrayamamakta ormana ateşle yaklaşma, sigara izmaritini fırlatma, içeceğinin cam veya plastik şişesini fırlatma, mangal ya da ateş yakma gibi düşüncesizce davranışlarla ormanların yanmasına sebebiyet vermektedir.

Japonya gibi “Forest Bathing[3]” kültürünün yaygın olduğu bazı ülkelerde ormanların mikrobiyolojik çeşitliliğinin ve yüzyıllardır süregelen yapısal dengesinin zarar görmesinden duyulan endişe ile orman girişlerinde şehirden gelen ziyaretçilerin ayakkabılarını dahi çıkararak ormana giriş yapması istenmektedir. Konunun özünde her düzeyde canlı yaşama saygı yatmaktaysa da, ormanlara yönelik insan kaynaklı saldırılara karşı hukukumuzda da bir kısım yaptırımlar öngörülmüştür[4]. Yani en temelde insanların kendilerine şu soruyu sorması gerekiyor: “Doğayı korumak, ormanlarımıza sahip çıkmak ve gelecek nesillere atıkların olmadığı güzel bir dünya bırakmak için illa ki kanun koyucunun yasal düzenleme yapması ve suç olarak düzenlemesi mi gerekiyor?” “Neden kendimizi illa bir yasal düzenleme olmadan bir konuda sorumlu hissetmiyoruz?”

Birleşmiş Milletler (BM) Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından hazırlanan 7 Ağustos 2021 tarihli rapor[5] için BM Genel Sekreteri António Guterres, insanlık için kırmızı alarm zilleri çaldığını, alarm zillerinin kulakları sağır edecek seviyede olduğunu ve kanıtların reddedilemeyecek nitelikte olduğunu söylemiştir. Böyle kritik iklim krizi eşiğinin çoktan aşıldığı bir dünyada zaten iklim krizi kaynaklı yangınlarla mücadele edeceğimiz bir yüzyıla girmişken insan kaynaklı yangın etkilerinin, bu eylem ve davranışların suç sayılmasına rağmen hala ortadan kalkmaması endişe vericidir[6].

Çevre Örgütleri’nce yapılan tespitlerde, 2021 yılında meydana gelen Türkiye Orman Yangınları’nın  devasa büyüklükte olduğu, Avrupa Orman Yangınları Bilgi Sistemi’nin (EFFIS) verilerine göre, 28 Temmuz – 12 Ağustos tarihleri arasında, sadece Muğla ve Antalya’da yanan ormanlık alanın yaklaşık 124 bin hektar olduğu, ülkemiz genelinde yok olan ormanlık alanların 178 bin hektar yani yaklaşık 250 bin futbol sahası büyüklüğünde olduğu yönündedir[7]. Orman Genel Müdürlüğü’nün resmi web sitesinde de istatistiklere ulaşılabilmektedir[8]. Yanan sadece ağaçlar değil, orman ekosistemi ve sayısız yaşam formu kısacası ülkemizin sahip olduğu paha biçilemez değerleridir.  

Ormanı Koruyan Düzenlemeler, Orman Kanunu ve Orman Yakma Suçu:

Orman yakma suçu hukukumuzda affa uğramayan tek suçtur. T.C. Anayasası’nın 169. Maddesinde: Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.[9] denilmek suretiyle ormanlar koruma altına alınmıştır.

Ormanların önemine ve korunması gerekliliğine istinaden 6831 sayılı Orman Kanunu[10] bulunmaktadır. Orman sayılan yerler tanımına da bu kanunda yer verilmiştir. Kanunda orman sayılmayan yer tanımına da yer verilmiştir. Orman Kanunu’nun 1.maddesine göre, sazlıklar, step nebatlarıyla örtülü yerler, her çeşit dikenlikler, parklar, şehir mezarlıklarıyla kasaba ve köylerin hudutları içerisinde bulunan eski (kadim) mezarlıklardaki ağaç ve ağaçlıklarla örtülü yerler, özel kanunu gereğince Devlet ormanlarından tefrik edilmiş ve imar, ıslah ve temlik şartları yerine getirilmiş bulunan yabani zeytinlikler ile 9/7/1956 tarih ve 6777 sayılı Kanun’da tasrih edilen yabani veya aşılanmış fıstıklık, sakızlık ve harnupluklar, funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımayan yerler orman sayılmayan alanlardır.

Açıkçası kanunda sayılan bu yerlerin bazılarının orman sayılmaması küresel iklim krizinde olan bir dünyada anlaşılamayacak türdendir. Orman biyolojik anlamda sadece ağaçların olduğu bir yer olmadığından kısa ot, sazlık ve bitki örtüleriyle başlayan ormanlık alanlar bakımından bu bölgelerinde orman sınırları içerisinde sayılması yine yabanıl ağaçların da ormandan sayılması gerektiği düşünülmektedir.

Orman Kanunu 110/2.maddesinde “Ormanda kasten ateşle iştigal” hüküm altına alınmıştır.  “76.maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen fiilleri işleyenler hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adli para cezasına hükmolunur.” denilmek suretiyle ormanlarda izin verilen ve ocak yeri olarak belirlenen yerler dışında ateş yakan veya izin verilen yerlerde yakılan ateşi söndürmeden mahalli terkeden; ormanlara sönmemiş sigara veya yangına olaylı olarak yol açabilecek madde atan(şişe, sigara vs);  ormanlara dört kilometre mesafede veya bu Kanun’un 31’inci ve 32’nci maddeleri kapsamına giren köy sınırları içinde anız ya da benzeri bitki örtüsü yakan kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adli para cezasına hükmolunacağı düzenleniştir[11].

Orman Kanunu 110/3.maddesinde “Taksirle orman yakma” düzenlenmiş olup, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak orman yangınına sebebiyet verenler iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır.

Orman Kanunu 110/4.maddesinde “Kasten orman yakma” düzenlenmiş olup, kasten orman yakan kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılmaktadır.

Orman Kanunu 110/5.maddesinde devletin güvenliğine karşı suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde devlet ormanlarını yakan kişi müebbet hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.

Sonuç olarak, temiz, kaliteli ve bol oksijenli havayı soluyamadığımız betonlaşmış kent yaşamında, orman ekosistemine ne denli muhtaç olduğumuz ve orman ekosistemi olmadan neslin ve yaşamın sürekliliğini sağlayamayacağımız açıktır. “Forest Bathing”kültürünün yaygınlaştığı dünya trendinin kökeninde yatan ihtiyacı anlamalı ve ağacından, kurdundan, kuşundan en küçük bir orman üyesinin dahi yaşamını teminat altına aldığımız hukuki önlemlere sahip olmalıyız. Orman Kanunu, ormanları korumaya muktedir bir kanun ve fakat 1956 kabul tarihli eski ve küresel iklim krizi çerçevesinde değiştirilerek güncellenmesi gereken bir kanundur. Belirtmek isteriz ki, yasal düzenlemeler ve müeyyideler öngörülmesi pek tabi ve zorunlu ancak bu yalnız gezegende insan yaşamının devamı özünde vicdani olarak tüm canlı ve cansız varlıklarıyla kutsal ormana saygı duymaktan geçmektedir.


[1] İsmet DAŞDEMİR, Orman Mühendisliğine Giriş, Bartın, 2016 https://www.researchgate.net/publication/298721711_Orman_Muhendisligine_Giris

_Ders_Notu/link/5d34203da6fdcc370a51e330/download  

[2] http://climatechange.boun.edu.tr/deniz-seviyesinin-yukselmesi/

[3] Forest Bathing: Orman Banyosu  https://www.nationalgeographic.com/travel/article/forest-bathing-nature-walk-health

[4] https://www.ogm.gov.tr/tr/haberler/ormanlari-yakanlar-cezasiz-kalmiyor

[5] Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli: Küresel ısınma insan kaynaklı ve daha önce görülmemiş bir seviyede https://turkiye.un.org/tr/139350-hukumetlerarasi-iklim-degisikligi-paneli-kuresel-isinma-insan-kaynakli-ve-daha-once

[6] https://d.barobirlik.org.tr/2021/15agustos_cevrekomisyonuaciklama__.pdf

[7] https://www.greenpeace.org/turkey/blog/madalyonun-tek-yuzu-iklim-krizi-ve-2021-turkiye-orman-yanginlari/

[8] https://www.ogm.gov.tr/tr/e-kutuphane/resmi-istatistikler

[9] https://www5.tbmm.gov.tr//develop/owa/tc_anayasasi.maddeler?p3=169#:~:text=169.,Madde&text=Devlet%2C%20ormanlar%C4%B1n%20korunmas%C4%B1%20ve%20sahalar%C4%B1n%C4%B1n,%C3%A7e%C5%9Fit%20tar%C4%B1m%20ve%20hayvanc%C4%B1l%C4%B1k%20yap%C4%B1lamaz.

[10] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.6831.pdf

[11] Gülsün Ayhan Aygörmez, “Orman Yakma Suçları (OrmanK m.110)”, Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XI, S. 2, 2021, s. 21-58 https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2094624