Küreselleşmenin İzleri
Sermaye sahiplerinin özgürlüğü, herkes tarafından isteniyor.
Yeni hiyerarşik sistemde sermaye sahipleri ile çalışanlar arasındaki ayrımın en büyük izi yerel tarafta oluşan öfke ve kaygı bozukluğudur. Sermaye sahipleri özellikle medya patronları sahip oldukları güç ile dünyanın her yerine ulaşım imkanı bulurken, çalışanların kısıtlı ulaşım imkanları öfkelenmelerine ve sermaye sahiplerinin sağladıkları işte verimsiz çalışmasına neden olur. Dunlap’a göre sermaye sahibinin kararlarına kimse karışamaz. Kararların azınlık tarafından alınması ve çoğunluğun bu denli sindirilmesi haksızlıktan başka bir şey değildir. Haksızlık öfkeyi doğuran başlıca sebeptir. Haksızlık karşısında yerellerin bulabildiği tek çare öfke ve hizmet etmek zorunda olduğu kitleye karşı verimsiz davranmaktır.
Sermaye sahiplerinin elinde olan dolaşma özgürlüğü çalışanlarda yoktur ve bu sebeple çalışana yerel adı verilir. Sermaye sahibi sadece gerçek olarak değil sanal olarak da çalışandan fazla yer değiştirir. Mekan özgürlüğü bulunmayan içinde büyük fırsat olan sanal mekan kavramı mekan yapısının en ilginç değiştirici öğesi olmuştur.
Mekan yapısı modernleşme süreci ile hızla değişim gösterdi. Mekânsal örgütlenmede ağırlık noktası böylelikle, "Kim bakıyor?" sorusundan "Mekan içinde hangi noktadan bakılıyor?" sorusuna kaydı. Mekan örgütlenmesinin değişmesi hiyerarşinin üst kısmındakiler için büyük fark yaratmıyor. Sermaye sahipleri zaten kendi özel dokunulmaz alanlarında yaşamaya devam ediyor. Yerel içinse durum aynı değil, yereller mekan örgütlenmesine ayak uydurmak zorunda, büyük kentlerde yaşayıp iş olanaklarından faydalanmalılar. Yerelin sermaye sahibi olabilmesi için yine izlemesi gereken yol aynı, büyük kentlere gidip var olan kaynakları kullanarak birikim yapmak ve zor şartlarda yarattığı birikimle sermaye sahibi olup mekânsal örgütlenmeye destek olmak.
Sermaye sahibi olmak amacıyla kentlere giden yerellerin zamanla büyüttüğü, büyük ve daha çok sermaye sahibini barındıran yerlere metropol adı veriliyor. Asıl anlamı bir çok şehrin birleşerek oluşturduğu ana şehir, aslına bakılırsa bu günkü kullanım amacına benzer bir anlam günümüzdeki metropoller bir çok şehirden gelen yerellerin çalışarak büyüttüğü ve kendi kültürünü de beraberinde getirdiği kesişim noktaları.
Farklı noktalardan bir önceki gelen yerelden yardım alarak benzer noktalara gelmeleri bu büyük metropollerde yeni mahalle kavramını ortaya çıkardı. Mahalle kavramı benzer ihtiyaçları olan dayanışmanın ön planda tutulduğu bir kavram. Metropoldeki mahalle kavramında ise kavramın ana fikri ile ters düşen bazı durumlar var. Köklü mahallelerde dayanışma bağı çok daha güçlü. Metropollerdeki mahallelerde haneler daha bireysel ve tedirgin. Komşuluk kavramının değişim göstermesi mahalle kavramını temelden etkiledi. Mimarideki modernleşme ve site kültürü komşuluk kavramını ortadan kaldırdı.
Mekan kavramında mahalle kavramı kadar önemli olan bir diğer nokta ortak mekan kavramıdır. Hiyerarşik sistem adaletin sağlanmasına engel olsada yerellerin, sermaye sahiplerine benzer hizmetleri alabileceği ortak alanlar var. Örneğin kafeteryalar, her sınıftan insanın hizmet alabileceği tarzda mekan mevcut ancak hizmet şartları farklı. Hizmet şartları adil olmasada ortak mekan kavramının var oluşu yerel kesim için psikolojik olarak rahatlatıcı bir unsur. Ortak mekanın faydalı olabilmesi için sahip olması gereken unsurlar ise ulaşılabilir olması ve korunaklı olması ile değerlendirilebilir. Beşeri olan ortak alanlar dışında bir çok doğal ortak mekan mevcuttur denizler, ormanlar, göller doğal ortak mekan olarak sayılabilir.
Modern devletlerin bu şehirleri ve ortak mekanları oluştururken yaşadığı problemler oldu. Modern şehirlerden önce vergiler ile büyümeye çalışan devletler vergiyi toplarken adaletli davranamıyorlardı. “Bu savaşta asıl kavga harita bürosuna hakim olma hakkı için veriliyordu. Modem mekan savaşının ele geçmez hedefi, toplumsal mekanın resmi olarak onaylanmış, devlet destekli tek bir haritaya tabi kılınmasıydı; bu hedefe devletin kurmadığı, vakfetmediği ya da devletten izinli olmayan tüm hantacılık kurum ve girişimlerinin dağıtılması ya da etkisizleştirilmesi ve tüm diğer rakip hantaların ya da mekan yorumlarının geçersiz kılınması da eklenmişti ve bunlarla destekleniyordu.” Bu savaşta neler olabileceği dönemin devlet çalışanları tarafından öngörülebiliyordu. Yerellerin konuyla ilgili konuşması yasaktı , fikirleri önemsenmiyordu.
Yereller hep adaletsizlikle karşılaştılar ve büyük metropollerde sınıfsal olarak değiştikten sonra aynı adaletsizliği küresel sistemin devam etmesi için kendileri de uyguladılar. Kısır döngüye girmiş bu sistemden şüphesiz en karlı çıkan küreselleşme olgusu ve sermaye sahipleri oldu.