P. Bourdieu'da "Alan-Sermaye-Habitus" İlişkisi

Pierre Bourdieu'nun alan-sermaye-habitus kavramlarının bir örnekle açıklanması.

Habitus kavramı, insanların kültürel, ekonomik, sosyal olgular karşısındaki davranış ve tepkilerine göre şekillenen, kişinin içinde bulunduğu toplumsal ilişkiler ağı içerisinde farkında olmadan edinmiş olduğu alışkanlıkları ifade eder. Kısacası bireylerin planlı olarak edinmediği ve değişiklik gösterebilen bir sistemdir. Her birey için farklılıklar içermesine karşın aynı millet, din vb. faktörleri paylaşan bireylerin beraber olduğu ortamda birey kendini daha rahat hisseder.

Sermaye bireyin edinmiş olduğu özelliklerin belirli bir toplumsal alanda yarar sağlamasını gerçekleştiren bir kaynaktır. Ekonomik, Kültürel, Sosyal, Sembolik sermaye gibi alt dallara ayrılır. Örneğin, bir çocuğun ev ortamında çizgi film yerine belgesel izleyerek büyümüş olması onun edinmiş olduğu bilgi ve daha sonrasında bu olanaklara sahip olmayan çocuklara göre eğitimde daha başarılı olabilmesi örnek gösterilebilir.

Alan kavramı ise anlamsal ilişkilerin kurulduğu, güç kavramının ortaya çıktığı ve toplumsal mücadelelerin gerçekleştiği zemindir. İnsanlar, ilk olarak edindikleri yatkınlık, yani habitus ile toplumda belirli bir konum edinir. Bu edindikleri konum sahip oldukları sermayeler sayesinde gerçekleşir. Yani habitus sermayeye bağlıdır. Sermaye ise bireyin olduğu alandır, kısacası habitus alana bağlıdır.

Çizgi film yerine küçüklüğünden itibaren belgesel izlemeye alışmış bir çocuk örneğini ele alalım. Çocuk ilk olarak bir çocuk olduğu için habitusu da çocukların olduğu kısımdır. Kendini daha yatkın hissettiği yerdir. Sermayesi ise diğer çocuklar çizgi film izlerken onun belgesel izleyerek büyümesidir. Yani biriktirmiş olduğu sermaye kültürel bir sermayedir. Bu biriktirmiş olduğu kültürel sermayeyi kullanarak alanda bir güç ilişkisi ortaya çıkar. Bu güç ilişkisi sonucunda da bir eğitim alanı ortaya çıkar ve bu alan içinde belli bir habitus var olur. Bu alan içerisindeki çocuklar ise biriktirmiş oldukları sermaye türlerinin yoğunluğuna göre ayrışır ve hiyerarşik bir yapı oluştururlar.