Louis Althusser'in İdeolojik ve Baskı Aygıtları

İktidarların kendi ideolojilerini topluma açıklamalarının en kolay yolu medyadır.

Louis Althusser Kimdir? 

1918 yılında Cezayir’de dünyaya gelen Althusser gençlik yıllarını da burada geçirmiştir. Babasını kaybettikten sonra annesi ve kız kardeşi ile Marsilya’ya göç etmiştir. 1937’de Jeunesse Etudiante Chrétienne’e katılmış aynı zamanda eğitim hayatı başarılı olduğu için  Paris’te seçkin bir okul olan Ecle Normale Superieure (ENS)’e kabul edilmiştir. Ancak II. Dünya Savaşı’ndan asker olarak yazıldığı için kabul edildiği okula devam edememiş ve savaş sırasanda Alman ordusu tarafından esir alınmıştır. Bu kampta komünizme yönelmesini sağlayan Jacques Martin’le tanışmıştır. Esirler kamptan asker olma şartıyla kurtulmuştur. Ancak Althusser bunu kabul etmeyerek kendini cezalandırmıştır. Savaşın ardından ağır bir depresyona girmesine rağmen ENS’ye devam etmiştir. 

1946’da Helene Rytman ile tanışmıştır. Bu tanışmanın öncesinde koyu bir katolik olan Althusser’in Komünist Parti'ye üye olmasına neden olmuştur. Marksist bir düşünür olan Althusser, Marx İçin ve Kapitali Okumak adlı eserleri ile kendi kuşağındaki düşünürleri de etkilemiştir. Muhalif kişiliği ile ön plana çıkan Althusser kendisini “rastlantısal metaryalizme” yöneltecek başka bir yolda yürümüştür. Ancak bu O’nun,, hereticlerden görülmesini ve Marksist Ortodoks düşünceye karşı mücadele etmesini engellememiştir. (Heretic: bir dinin ya da topluluğun inançlarına ters düşen inançlara sahip kimse) (Vikipedia)

Marksist felsefe üzerinde başka çalışmalar da yapmıştır. Althusserci düşüncenin üç temeli alanı vardır. Bunlar; Yapısalcılık, bilgi-kuramcılık ve Marksizm. 1976’da Helene Rytman ile evlenmiştir. 1980’de ise eşini boğarak öldürmüştür. Akıl sağlığı yerinde olmadığı için ceza almamıştır. 1990’da ise kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmiştir. 

Althusser ve İdeoloji Kavramı

Althusser’e göre ideolojinin iki farklı görünümü vardır. Bunlar bireysel ve toplumsal ideolojilerdir. Genel anlamda ideolojiler toplumsal karşıtlıklar ile belirlenirler ve sınıfsal karakterler taşırlar. İşleyiş mekanizması ise bireylerle ilişkilidir. Bu konuda Althusser ‘’ bir ideoloji özne aracılığıyla ve özneler için vardır.’’ diye söylemiştir. Ona göre ideolojiler somut bireyleri özne haline getirmektedir. Bireyler ideoloji ile özneye dönüştürülürken ideolojik tanıma işlevi görevdedir. Toplumu somut olarak ele alan Althusser, insanı somut pratikler ve aygıtlar içinde var olan maddi bir nesne olarak tanımlar. Toplum yaşantısının içinde ideolojiyi, sınıf mücadelesinin bir alanı olarak görür.

Althusser ve Devlet Kavramı

Althusser devleti üstyapının bir unsuru olarak görür. Altyapının üzerinde yükselen üstyapı aslında edilgin sayılmaz. Devletin içinde bulunan ve toplumsal bütünlük sağlayan diğer yapısal unsurlar karşısında oldukça etkindir. Althusser’e göre etkin devlet Marksisizm çerçevesindeki devlettir ve bunu benimser. Bu etkin devlet anlayışı egemen sınıfın bir baskı aracı olarak görüldüğünün temel kabulüdür. Ancak marksizimin bu devlet kavramına yeni eklemeler yaparak kendi kuramını oluşturur. Bu kurama ek olarak devlet ve yeniden üretim arasındaki boşluğa devlet aygıtları konusunda eklemeler yapar. 

Devletin İdeolojik Aygıtları

Althusser’e göre devletler bu aygıtları kullanır ve ideolojilerini ve yaşama tarzılarını halk tarafından legal karşılanmasını beklerler. Halkları ikna etmeye çalışırlar ama ikna sürecinin önemli bir noktası vardır. Bu nokta burjuvalar yani aydın kesimdir. İdeolojik aygıtların halk tarafından doğal karşılanması için öğretmenlere, gazetecilere vb. aydın kişilere ihtiyaç duyarlar. Sistemin içinde hazır bekleyen aydın kesim halkı, eğitimleri, yazıları, davranışları ve mertebeleri ile ikna ederler. Bu grup aydınlara organik aydın adı verilmiştir. Marksisizminde ele aldığı gibi ideolojiler halkların üzerine baskı ile, emrivaki bir şekilde değil, içine insanı katarak iletişimin ikna edici yönü kullanılır. Devletin baskı aygıtlarında ideolojiler bulunumaz. Ancak Devletin ideolojik aygıtlarında bazı durumlarda baskı gözlemlenebilir. Bu baskı genellikle disiplini elde tutmak için kullanılır. İdeolojik aygıtlarda ki üretim sistemlerinde rıza kavramı önemlidir. Daha önce de bahsettiğim gibi toplumun veya bireyin ikna olması kendi rızasına bağlıdır. Rıza olmadan ideolojiler ilerleyemez. Althusser burjuva kapitalist iktidarların kendini yeniden üretmesi için iktitadarı tek olarak algılamaz. Ona göre devletin ideolojik aygıtları medya, akademi gibi birçok konuda bu görevi üstlenir. Althusser devletin ideolojik aygıtlatını şöyle sıralar;

  • Dinî DİA (değişik Kiliseler sistemi) 
  • Öğretimsel DİA (değişik, özel ve devlet "okullar"] sistemi) 
  • Aile DİA’sı 
  • Hukukî DİA 
  • Siyasal DİA (değişik partileri de içeren sistem) –
  • Sendikal DİA
  • Haberleşme DİA’sı (basın, radyo-televizyon vb.)  
  • Kültürel DİA (edebiyat, güzel sanatlar, spor vb.)

Devletin Baskı Aygıtları

Marksist düşüncede devletin ideolojik aygıtları, baskı aygıtları olarak görülmez. Bu görüşe göre devlet, devletin baskı aygıtıdır. Baskı aygıtları ideoloji içermez, saf baskıdan oluşur. Marksist görüşde devlet aygıtları; Hükümet, Yönetim, Ordu, Polis, Mahkemeler, Hapishaneler vb. kurumları devletin baskı aygıtları olarak da adlandırır. Baskı aygıtları devletin, bir noktadan sonra zor kullandığını gösterir. Baskı aygıtları ideolojilerin kabul görmesi için iktidarlar tarafından kullanılan büyük bir silahtır. Ancak bu ideolojiyi toplumlar her zaman baskı bile görseler kabul etmek durumunda değillerdir. Bu durum baskı aygıtlatının her zaman istenilen sonucu veremediklerini ve her zaman yeterli olmadıklarını göstermektedir.


Bu bağlamda medya bir ideolojik aygıttır. Devletler bu aygıtları kullanarak siyasi iktidarların ideolojilerini topluma aktarır ve bu ideolojileri halkın rızasına sunar. Medya toplumlara ulaşmanın en kolay yollarından birisi olduğu için iktidar devletin ideolojik aygıtlarından olan medyayı sıkça kullanırlar. Toplumun rızası iktidarlar için en önemli bir unsurdur. Çünkü rıza olmadan iktidar olamazlar. İktidarların kendi ideolojilerini topluma açıklamalarının en kolay yolu medyadır. Aynı zamanda medyanın içinde bulunan kesim bilgi birikimi olan, genellikle yüksek mertebeli kişiler olduğu için halk tarafından dinlenen kişilerdir. Medya devletin ideolojik aygıtı olup bir baskı mekanizması da kurmaz. Bu yüzden toplumlar bu aygıtı kolayca benimserler.




KAYNAK