Macbeth'in İkonografik Evreni: Cadılar ve Semboller

Macbeth'in cadı figürlerinin ve sembolik unsurlarının görsel sanatlar bağlamında incelelenmesi.

Shakespeare, Orta Çağ’ın Tanrı merkezli dünya görüşünden Rönesans Dönemi’nin insan merkezli anlayışına geçiş döneminde yaşamış, tragedyalarına yaşadığı dönemi büyük ölçüde yansıtmıştır. Tanrı'nın merkezde olduğu Orta çağ düşüncesinden sonra insanın odağa alındığı Rönesans dünya görüşünde, insan salt ilahi düzenin bir parçası olmaktan çıkarak, doğa ve varoluş sorgulamalarında bulunan bir özneye evrilmiştir.

Shakespeare'in tragedyaları arasında Macbeth, bu geçiş dönemini derinden yansıtmış bir eserdir. Dört büyük tragedya arasından en kısa olma özelliğini de taşıyan Macbeth, dönemin ikonografik unsurlarının kullanırken, insan doğasının karanlık yönlerini keşfetmiştir. Tragedyada vurgulanan imgeler ve semboller, Orta çağ’ın kolektif bilinçaltından beslenirken Rönesans'ın öznel bakışıyla zenginleştirildiği düşünülebilir.

Macbeth, bir askerin mevkii olarak yükseleceğine dair duyduğu kehanetler ile hırsının kölesi olup kendisini trajik ve karanlık bir sona götürmesini ele alır. Güç ve iktidar sahibi olmak isterken bedensel ve ruhsal olarak karanlığa ve beraberinde çöküşe sürüklenmeyi anlatır.

14 ve 17. yüzyıllar arasında Avrupa'da hâkim olan "cadı avı", eserin arka planında bir yer tutar. Macbeth’te cadılar kehanetlerde bulunan mistik varlıklar olarak değil, ikonografinin merkezinde yer alan derin sembolik anlamlar içerir. Shakespeare cadıları fırtına, şimşek, karanlık ormanlar gibi imgelerle tasvir ederken Orta çağ’ın pagan kültüründen beslenmiş olduğu görülür.

Cadılar, döneme ait ikonografilerde olduğu gibi çirkin, yaşlı, doğayla iç içe kadınlar olarak temsil edilmişlerdir.  Ancak Shakespeare klişeleşmiş olan cadı figürlerinin ötesinde, onları insanın karanlık ve kaotik tarafının, bastırılmış arzularının dışa vurumu olarak yansıtır. Üç cadı figürü, Yunan mitolojisindeki kader tanrıçalarını (Moiralar) anımsatır ve eserde Orta çağın kaderciliği ile Rönesans’ın özgür irade arasındaki zıtlıkların temsilleri olarak betimlenmiştir.

Kehanetleriyle cadılar, Macbeth'in içinde sakladığı karanlık arzuların dışavurumuna sebep olan karakterler olarak düşünüldüğünde, onlara addedildiği gibi karanlık ve kötü varlıklar değil, insan ruhunun karanlık yanına ayna tutan sembolik temsilciler olduğu söylenebilir.

Macbeth'te cadıların varlığı, insan ruhunun bir köşesinde tetiklenmeyi bekleyen karanlık istekleri, yok sayılmaya çalışılmış arzuları ve toplum tabularını temsil eder. Eserde gördüğümüz diğer ikonografik elementler olan kan lekeleri ve hayaletler, kolektif bilinçte korkuları ve karanlığı yansıtırken dönemin sosyal ve kültürel kaygılarını da yansıtır niteliktedir.

Johann Heinrich Füssli'nin 1785'te tasvir ettiği, Macbeth'in üç cadı ile karşılaşma anını betimleyen meşhur sahneye ikonografisinde, karanlık bir arka planın dramatik bir ışıkla kontrast sağladığını gözlemleriz. Figürlerdeki dinamiklik resimdeki derinliği sağlarken izleyiciye gerilim hissini açıkça verir. Aynı zamanda Shakespeare’in tragedyasında yarattığı karanlık duyguyu sunan bir eserdir. Orta çağ tasvirlerinde görülen cadı figürlerinin özelliklerini taşıyan cadılar, yaşlı ve çirkin görünümlerinin yanı sıra ürkütücüdürler. Macbeth karakteri ise zırh içerisinde ve güçlü bir tasvirle verilmiştir. Zırhının içinde olmasına karşın figürün savunmasız duruşu, cadıların kehanetlerinden etkilenmiş olduğuyla ilişkilendirilebilir. Sembolik detaylara bakıldığında ortada bulunan kazan, cadılar ve kehanetlerle ilgili bir sembolken kırmızı tonlu leke ve alt köşede bulunan yüz figürü kan ve ikiyüzlülük tasviri olarak düşünülür. Füssli’nin ikonografik dili Macbeth sahnesini oldukça açık bir dille ifade ederken dönem özelliklerini de taşır.

Théodore Chassériau, 1855'te Macbeth ile Banquo'nun cadılarla karşılaşma sahnesini bir başka bakış ile tasvir etmiştir. Sol tarafta askerleri sağ tarafta ise cadıları tasvir ederken resmi ikiye bölen Chassériau, dünyevi ve doğaüstü olanı karşı karşıya getirmiştir. Kırmızı tonlarına sıkça yer verirken amaçlananın şiddet, kan ve tutku olduğu bilinir. Sarı tonları ve zırhlar iktidar ve güç hırsını sembollerken karamsar gökyüzü kehanetlerin doğuracağı sonuçları yansıtır. Cadı figürlerinin bu defa Orta çağ anlayışından uzaklaşılarak resmedildiği görülür. Figürlerdeki dinamiklik, kaotik bir görsel sunumunu zenginleştirmiştir. Sanatçı betimlediği atmosfer ve kullandığı sembolik tasvirlerle Macbeth’in ruhunu ve karanlığını oldukça detaylı yansıtmıştır.

Shakespeare’nin Macbeth’i, insan doğası ve ruhu hakkında derinlemesine incelemelerde bulunurken doğaüstü unsurlarla zenginleştirdiği bir tragedyadır. Güç arayışının hırsa dönüşmesi ile ulaşılan karanlık, doğurduğu ahlaki değer ve sonuçlar ile kuvvetli bir eleştiri sunmuştur. Bu çatışmaların etkileşimleriyle oluşan edebi eser aynı zamanda yaratılan ikonografik zenginlik ile görsel yaratımlara da ilham kaynağı olmuştur. 


KAYNAK

Yiğit, Dilek. “Erken Modern Dönemde İngiltere’de Cadılık Ve Macbeth’in Cadıları”. Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 11 (Haziran 2022), 239-258.

GÖRSEL

https://commons.wikimedia.org/wiki/File:MacbethAndBanquo-Witches.jpg

https://www.wga.hu/index.html