Uzun Zamanlar Zenginliğin Sembolü Olarak Görülen Bir Fenomen: Obezite

Günümüz toplumunda obezite, yol açtığı psikolojik ve fiziksel sonuçları neticesinde, hoş ve sağlıklı karşılanmıyor olabilir ancak yüzyıllar öncesine ait bazı sanat eserlerinde görülebileceği gibi, önceden fazla kilolu olmak bir zenginlik göstergesiymiş. Örneklemek için Rönesans dönemindeki sanatı inceleyebiliriz. Örneğin, kıvrımlar yüceltilir, gösterişli çıplak bedenler şehvet, zarafet ve canlılıkla doludur. 20. yüzyılda Botero'nun geniş hatlara sahip heykelleri, Paris'te Champs-Elysées'de açık havada büyük başarı elde etmişti. Ayrıca, Luciano Pavarotti gibi büyük opera sanatçıları, endamlarının ötesinde, ustaca yetenekleriyle hafızalarda kalmışlardır.

Birçok geleneksel kültürde şişmanlık; zenginliğin, sağlığın, güzelliğin ve gücün sembolü olarak görülüyordu. Eski Mısır'da kadınların zayıflığı, firavunun gücünün zayıf olduğu anlamına geliyordu. Fazla kilolu olmak "moda" idi. Bu trend, şaşırtıcı bir şekilde, bugün dünyanın bazı yerlerinde ve bazı kültürlerde hâlâ geçerlidir. Örneğin Moritanya'da kızlar hâlâ kendi kendilerini beslemeye zorlanıyorlar. Fransa'da, zayıf kadının "moda" olduğu II. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar da durum böyleydi. Model olarak artık kilolu bir kadın, bir aile annesi değil, özgür, aktif ve "skinny" bir kadın örnek alınıyordu.

Fazla kilolu olmanın güzellik ve doğurganlıkla özdeşleştiği o dönemler ise artık çok geride kaldı diyebiliriz. Günümüzde, özellikle sosyal medya ile, aşırı zayıflık toplumdaki yerini almış ve zenginliğin amblemi haline gelmiş durumda. Obezite ve ekonomik düzey arasındaki ilişkiyi sorguladığımızda, "ne kadar zenginseniz, sağlıklı olma olasılığınız o kadar yüksek" çıkarımına ulaşıyoruz artık.

Son olarak, konuya dair araştırmalarım sırasında aklıma kazınan ve bir nebze de olsa, ne zayıf ne şişman, herkesi sahip olduğu bedende rahat hissettirmesini istediğim güzel bir alıntıyla bitirmek istiyorum bu yazıyı: "Gerçek güzellik kanunlara uymaz; o, bedenlerin baş döndürücü çeşitliliğidir." :)