Maksimalizmin Dönüşü
Podyumlar cesur desenleri ve parlak süslemeleri kucakladı, dekorasyon dünyası griden vazgeçti. Peki bu trend günümüz için ne ifade ediyor?
Lacivert kazak, siyah kumaş pantolon, yün kaban ve detaysız deri çanta. Geçtiğimiz yıllarda Pahalı Görünüm bu ürünlerden oluştu. Céline ve Dior gibi markaların podyumlarında sıkça görüldü, İskandinav stili kelime dağarcığımıza girdi ve renkleri ucuz olarak algılamamıza neden oldu. Zara gibi hızlı moda markalarının kopyalaması kolay bir estetik olması, her ne kadar daha ucuz kumaşlarla da olsa, bu stilin yayılmasında etkili oldu. Eğer minimalizmi sevmiyorsanız bile hem moda hem dekorasyon hem de tasarım dünyalarındaki etkisini reddedemezsiniz.
Minimalizmi ya da benzer bir estetiği taklit etmek kolay. Temiz çizgilere ve kesimlere sahip oldukları sürece ucuz kumaşlar harika görünebilir, en azından birkaç defa yıkanana kadar. Ancak maksimalizm zordur. Modern hızlı moda dünyası daha basit modelleri son hız satışa sunmakta o kadar iyi ki tasarımcılar artık gerek podyumlardaki gerek satışa sundukları giysileri elde edilemez ve taklit edilemez yapmak zorunda, bu eşsiz kumaşlar kullanarak da olabilir desenler de. Bahsedilen markalar daha cesur ve sınırların dışındaki giysileri de elbet kendi yollarınca taklit edeceklerdir, fakat maksimalist desenleri ve süslemeleri, minimalizmin tek boyutluluğuna kıyasla, ucuza mal etmek çok daha zorlu.
Katı minimalizmin bir sorunu da iyi kesim ve kumaşlar ile çok iyi görünebilmesi, fakat fahiş fiyat ödemek istemeyen müşteriler için ortalama bir markadan alışveriş yapmak bile istenilen sonucu vermeyebilir. Dolayısıyla eğer müşteri bütçesi içerisinde istediği görünümü elde edemiyorsa, kendilerine uygun başka bir trende geçmeleri oldukça doğal.
Ancak bu minimalizmin tamamen ortadan kaybolacağı anlamına gelmiyor. Minimalizm ve yüksek ekonomik statü bağdaştırması zihinlerimizde özellikle sosyal medya nedeniyle o kadar yerleşti ki o estetiği yakalamak isteyenler her zaman olacaktır. Bir yandan da maksimalizm bütün tasarım alanlarında hayatımıza girse de her zaman alt ve karşı kültürler var olacak, popüler kültüre karşı olma estetiği bile kendi başına etkili olacaktır.
Modadaki bu değişim eğlence ile ilgili, daha rahat, daha hafif bir ruh hali, modada daha fazla esneklik istiyor tüketiciler. Bir kere her şeyi olabildiğine sadeleştirdiniz mi, o sadeliğin dışına çıkmaktan başka gidecek bir yer kalmıyor. Ayrıca moda endüstrisi de sık sık ve hızlıca trendleri değiştirmeyi sevmesiyle bilinir.
Dahası, kültürel alanda minimalizm vadesini doldurdu. Sosyal medya çağındayız, izlediğimiz her video 60 saniyeden kısa ve fotoğraflara bakma süremiz anlıkken, trendlerin de kelebeklerden daha kısa yaşamalarına şaşırmamalıyız. Her şey bu kadar anlık ve hızlıyken doğal olarak daha şaşaalı olan şeyler dikkatimizi çekecek ve tabii ki bu giysiler içinde geçerli, parmaklarımız ekranda beynimizin algıladığından daha hızlı hareket ediyorken elbette ki gözümüze takılan krem rengi bisiklet yaka kazak değil ve kırmızı kocaman kalp desenleri olan deri pantolon olacak. Tasarımcılar da en azından bilinç dışı bile olsa buna tepki veriyorlar. Minimalizmin sonuna neden olan yönü, aynı zamanda en çekici özelliği: basitliği. İyi kesimli siyah kumaş pantolon her zaman satacak bir ürün, ancak mağazaya girildiğinde asla ilk dikkat çeken olmayacak.