Makyajın Tarihçesi
Makyajın tarihçesini yazdım. Keyifli okumalar.
Makyaj, öyle ya da böyle hayatımızda önemli bir yere sahip. Günümüzde kadın olup da makyaj ürünleriyle ve makyaj teknikleriyle haşır neşir olmayan yok gibi. Peki ama nedir bu makyajın çıkış noktası? Sağlık için makyaj diyen Mısırlılardan makyaj yapan ilk erkeklere kadar makyajın uzun ve etkileyici tarihine birlikte göz atalım.
Arkeolojik bulgular, tarih öncesi insanların pigmentleri nasıl hazırlayacaklarını ve bulacaklarını, ayrıca bunları yağlı maddeler ile karıştırarak mağara duvarlarını boyamak ve vücudu süslemek için kullanılabilen kimyasal karışımları üretmeyi bildiklerini göstermektedir. O dönemde vücudu boyama hem bir çeşit süslenme hem de sihirlerden korunma şekli idi. Tarih öncesi pigmentlerin analizi 17 farklı rengin kullanılmış olduğunu göstermektedir. En çok kullanılanlar beyaz kurşun, tebeşir veya jips denen bir maddeden elde edilen beyaz; taş kömürü veya mangandan elde edilen siyah, kırmızı, turuncu ve yeşil olmuştur.
Makyaja ait ilk kanıt Milattan Önce 4000 yılında Eski Mısır'da ortaya çıkmıştır. Eski Mısırlılar makyajı özellikle hava koşullarından korunmak ve bunun yanında güzel görünmek için kullandılar. Gözlerine sürdükleri sürme ve ciltlerini nemlendirmek için çeşitli kremler kullandılar.
Yunanlar zamanında Hipokrates ve arkadaşları dermatoloji üzerinde çalışarak perhizin, jimnastiğin, güneşin, banyoların ve masajın sağlığa ve güzelliğe olan faydalarını belirterek Kozmetoloji'nin gelişmesinde etkili olmuşlardır.
Galenus'un M.S. 130-200 yıllarında Local Remedies isimli kitabı, ilk kozmetik kitabı olarak kabul edilmektedir.
Eski Romalılar, kozmetikleri küçük görürlerdi ve çok az ilgi gösterirlerdi. Kozmetikler Yahudi ve Müslüman dünyasında kutsal kitaplarda açıkça ve ayrıntılı bir şekilde belirtildiği gibi bolca kullanılmıştır. Kur'an'da sürmenin kullanılması bir sürede tavsiye edilmiştir. Fatih`in saray doktoru olan Abdekar, Güzelliği Koruma Sanatı isimli, o devrin hijyen ve kozmetik pratiğini belirten bir kitap yazmıştır.
Mısır ve Asur medeniyetinde doğadan elde edilen kök boyalarla insanların yüzlerini boyadıkları biliniyor. Arkeologlara göre Mısırlılar kem gözlerden korunmak için yoğun ve siyah bir göz makyajı yapıyor, kötülüğün ağızlarından gireceğini düşündükleri için dudaklarını asla boyamıyorlardı. Antik Yunan’da da makyaj önemli bir yere sahipti. Solgun bir yüz, varlık ve soyluluk emaresi olarak kabul ediliyordu.
Büyük Britanya`nın ilk sakinlerinin ham kozmetikleri kullanmaktan çok zevk aldığı sanılmaktadır. Yeni ve daha etkili kozmetik ürünlerine duyulan istek geliştikçe, kullanılan tehlikeli ya da öldürücü malzemelerin sayısında bir artma olmuştur. Fucus kırmızısı, dudak boyası olarak kullanılmış olup, gerçekte kırmızı cıva sülfürü idi; vitriol yağı (sülfürik asit) saçları ağartmak için kullanılmıştır.
Kozmetik kullanımındaki artma, 18. yüzyıl Avrupa'sında özellikle de her iki cinsin tamamen yapay bir görünüme ulaşmaya çalıştıkları İngiltere ve Fransa'da meydana gelmiştir. 1880'lere doğru teknolojideki ve bilhassa yayıncılıktaki gelişmeler ve reklamın keşfi ile kozmetik tarihinde yeni bir devir açılmıştır.
Makyajın tarih öncesi çağlardan itibaren erkeklerin de sahiplendiği bir keşif olduğunu söylemek mümkün. Özellikle kamuflaj amaçlı yapılan makyaj, savaş döneminde erkeklerin sıklıkla başvurduğu uygulamaları içeriyor. Farklı bitkiler kullanılarak hazırlanan özel karışımlarla yüzlerini belirli kurallara uygun olarak boyayan erkekler, hem kamufle olma amacına hizmet etmiş hem de belirli sembolik izleri yüzlerinde ve bedenlerinin çeşitli bölgelerinde taşıyorlar.
Rönesans döneminde bembeyaz bir şekilde pudralanan yüze kırmızı allık sürülüyordu. 17’nci yüzyılda makyaj soyluların tekelinden çıkıp halka yayıldı. 1900’lü yıllara geldiğimizde sessiz sinemanın icadıyla birlikte özellikle göz ve dudakları ön plana çıkaran makyajlar güzellik sahnesine çıktı. 1920’lerde dumanlı göz makyajlarının ilk örnekleri görülmeye başlandı. 1930’ların popüler makyaj malzemesi vazelindi. Vazelin mat farları parlatmak ve kaşları sabitlemek için kullanılıyordu. Marlene Dietrich 30’larda kadınların idol olarak kabul ettiği isimdi. Yarım daire şeklindeki incecik kaşları döneme damgasını vurdu. İkinci Dünya Savaşı sırasında zarar gören kozmetik sektörü, 1950’lerde endüstriyelleşme ve makyaj malzemelerinin üretiminin yaygınlaşması sayesinde büyük bir dönüş yaptı.
Günümüzde dünyada devasa bir sektör olarak varlık gösteren makyaj endüstrisi, her ekonomik ve sosyal sınıftan tüketiciye hitap eden, her cilt yapısına ve her türlü ihtiyaca uygun olarak ürettiği binlerce farklı ürün aracılığı ile insanoğlunun varoluş tarihinden itibaren ortaya çıkan makyaj ihtiyacını karşılıyor. Hızla gelişen teknolojinin nimetlerinden yararlanarak özel laboratuvarlarda test edildikten sonra piyasaya sürülen ürünler, dünyaca ünlü farklı markaların etiketi eşliğinde kullanıcısı ile buluşuyor.