Marie Antoinette

Avusturyalı genç Fransa kraliçesinin hayat hikâyesi.

2006 yılında yayınlanan, en iyi kostüm dalında Akademi (Oscar) Ödüllü film, Marie Antoinette'nin Avusturya'dan Fransa kraliçeliğine ve ölümüne kadar süreci anlatıyor. Senaristliğini ve yönetmenliğini Sofia Coppola üstlenmiş; Kirsten Dunst, Jason Schwartzman, Judy Davis, Rip Torn, Rose Byrne ve Asia Argento gibi isimler filmde yer almıştır.

Avusturya'nın 1768 yılında Fransa ile ittifak kurmak için Marie'nin Fransa'nın veliahtı Louis Auguste ile nişanlanması başlıyor. Avusturya ve Fransa'nın dostluğu için önemli olan bu evlilik Marie'nin Avusturya'yı tamamen arkasında bırakarak Fransa kurallarına göre yaşaması gerekmektedir.

Marie; Versailles Sarayı'na evlilik için yola çıktığında Schütter'de, tam sınırda kral ve nişanlısı ile tanışırken Fransa kurallarını da öğrenmeye başlamış olur. Marie büyükelçi Mercy sayesinde saraya ayak uydurmaya çalışsa da, Marie'nin çocuk sahibi olamaması günden güne daha fazla sorun olmaya başlıyor.

Marie Antoinette'nin annesinin sürekli çocuk için uyarıları, sarayda ufak dedikodular derken en sonunda Provence Kontesi'nin doğumu ile Marie, Versailles Sarayı'nda huzur bulmamasıyla kıyafet, yiyecek gibi lüzumsuz, lüks harcamalar yapmaya başlar. Kralın metresi Madam du Barry ile anlaşmazlıklar yaşayan Marie saraydakiler ile ortak bir noktada buluştuğu için anlaşmaya başlamışken etrafındakilerin uyarısı ile mecburiyetten iletişim kurmak zorunda kalır.

Kral'ın ölmesi ve Louis Auguste'nin XVI. Louis olmasıyla beraber Marie çok fazla partiler vermeye ve bütçesini geçecek harcamalar yapmaya başlar. Bir yandan da XVI. Louis'in başta İngiltere olmak üzere Avrupa'ya göz dağı vermek için Amerika'ya yaptığı yüklü yardımlar ile halktan yüksek vergiler almaya başlar. Marie'nin çocukları olmasıyla beraber yaptığı harcamalar artarken halkın içinde çıkan yalan haberleri umursamaz.

Marie Antoinette'nin bakış açısından izlediğimiz film; Marie'nin yaşadığı baskıyı, kayıplarını, saray entrikalarını, aşırı savurganlık ve lüks içindeki kısıtlayıcı hayatını görüyoruz. Filmde Marie Antoinette'nin 'Ekmek yoksa pasta yesinler' gibi laflarının doğru olmadığını gösterirken ilk başlarda halkın sevdiği bir kraliçeden zamanla halkın karşı olduğu kraliçe olmasını izliyoruz.