Max Weber ve Karizma Kavramı
Modern Sosyolojinin Kurucusu: Weber'in Karizma Kavramı
Karizma, Max Weber tarafından orijinal olarak tasarlanmış olup, liderlerin kendilerinde değil, rakipleriyle ilişkilerinde olan bir niteliktir. Liderlerin kendisi için en iyi olduğunu düşündükleri şeyin temsilcisi olduğu için cezbettiği bir değiş tokuş ilişkisi değildir. Aksine, karizmatik lidere bir gelenek ve yasa gereği değil, ilham verdiği inanç sayesinde verilir. Takipçi, kişisel, istisnai erdemleriyle başkalarının (peygamber, savaşçı vb.) karizmalarına yol verir. Yani karizma temelde bir etki terimidir ve bu etki çeşitli biçimler alabilir. Kısaca, sahibine çeşitli kapasiteler kazandıran bir yetenektir. Daha kalıcı olarak, yeni bir geleneği doğurabilir. Ancak popülist parti başarısını lider karizmasıyla açıklarken 2 uyarı var: parti liderlerine karizma olaydan sonra yani anketlerde seçim başarı kaydettikten sonra verilir. Buradaki sorun karizma algısının başarıdan kaynaklanabilmesi ve liderin katkısının reddedilemez olmasıdır. Karizmayı seçim etkileriyle tanımlamak aradaki ilişkinin yönünü belirlediğinden bu topolojiyi atlatır. Aynı zamanda liderlerin seçim etkisi olduğu tespit edilse de, karizmatik bir ilişkinin iş başında olduğuna varılamayacağı kabul edilmelidir. Liderin çekiciliği, yetkinlik gibi sıradan kişisel özelliklere sahipliğinde yatıyor olabilir. İkincisi, liderler bazı yollarla partilerinin servetlerini dolaylı olarak etkileyebilirler. Bu tür dolaylı etkilerin işte karizmaya işaret edip etmediği sadece doğrudan etkilere odaklanan bu çalışmanın ötesindedir. Sağ kanat popülist partilere verilen desteğin doğru ve kapsamlı açıklamaları, talep ve arz yan faktörlerini birleştirir. Literatürde öne çıkan arz yönlü bir faktör liderin karizmasıdır. Partilerin seçim başarısı olduğunda liderlerin karizmatik oldukları söylenir. Popülist partilerin, liderliği daha az kişiselleştirilmiş ve bürokratik olan yerleşik muadillerinden farklı olduğu fikri, karizmaya bu odaklanmada örtük olarak bulunur. Dikkat edilmesi gereken ilk şey, popülist parti liderlerinin orantısız seçim etkilerinin olmadığını göstermekle karizmatik olmadıkları sonucuna varmak imkansızdır. Sorun şu ki, karizma kavramı açıkça tanımlanmadıkça, popülist partilere verilen desteğin açıklaması ampirik yanlışlamaya açık değildir yani bilimsel açıklama için yararlı olmadığı anlamına gelir. Bu nedenle Weber’in karizma kavramını lider ve takipçileri arasında doğrudan bir birliktelik ve buna bağlı tartışmanın yokluğu olarak tanımlayan orijinal karizma kavramına geri dönerek karizmatik liderlik çalışmasına titizlik katmaya çalıştık. Daha sonra popülist parti liderlerinin bu anlamda karizmatik kabul edilmeleri için, rakip parti liderlerinden daha güçlü, doğrudan bir etkiye sahip olmaları gerektiğini şart koştuk. Analizimizin titizliğini artırarak, dikkatler sadece karizmaları sorgusuz kabul edilen popülist parti liderlerine odaklanmıyor. Bunun yerine, karizmalarının büyük farklılık gösterdiği varsayılan 3 Hollandalı popülist parti liderinin seçim üzerindeki etkisini inceliyoruz. Hiçbirinin(son derece karizmatik varsayılan Pim Fortuyn’in bile) partilerinin seçim servetleri üzerinde orantısız, doğrudan bir etkisi olmadığı ortaya çıktı. Bundan 2 sonuç çıkar: 1) Hollandalı popülist liderlerden herhangi biri için belirgin, güçlü ve doğrudan etkilerin olmaması, liderlerine (popülist parti) karizma atfetmede dikkatli olunmasını önerir. (Aralarındaki ilişki karizmatik) 2) orantısız doğrudan seçim etkilerinin olmaması, popülist parti liderlerinin başka açılardan kritik siyasi oyuncular olmadığı anlamına gelmez. Kısaca, kamuoyunda yankı uyandıran sorunları açıkça tartıştı ve yerleşik partileri daha önce onlardan kaçındıktan sonra onları gemiye almaktan başka seçenek bırakmadı. Bu duyarlılık, kendi siyasi partisinin Hollanda siyasetinde meşru bir oyuncu olmasını sağladı. Örneğin tartışmalı sığınmacılar sorunu, Fortuyn kendini 2002 seçimlerine atmamış olsaydı, 21. yy. başlarındaki Hollanda siyasetinde bu kadar belirgin yer edinir miydi? Bir başka kalıcı katkı, güçlü ilerlemecilik ve hoşgörü geleneğine sahip bir toplumda sağ popülizmi saygın kılmak olabilirdi. Örneğin LPF lideri olarak halefi Mat Herber’in seçmenler için aynı karizmatik çekiciliğe yakın olmadan benzer etki puanı olması dikkat çekicidir. Fortuyn olmasaydı LPF olmazdı. Bununla birlikte, bu analizin önemli katkısı, Weber’in ardında, karizmanın lider ve takipçiler arasında doğrudan bir bağ olması durumunda hipotezin LPF’ seçim başarısının ikna edici olmadığını göstermesidir. Fotuyn’un Hollanda siyasetine katkısı, siyasi gündemi ve parti sistemini yeniden şekillendirmesi, protesto oyu hipotezi, destekçilerin hedefe yönelik bir seçim yapamayacaklarını varsayan sağcı popülist oylarının açıklamalarından biridir. Yakın zamanda yapılan araştırmalar sağcı popülist parti desteğini daha iyi anladığımızı göstermiştir. Sağcı popülist parti lider etkilerinin yerleşik parti liderlerinden büyüklük olarak farklı olmadığını göstermekten çıkarılan en büyük sonuç bu.