Mayakovski'yi Tanımak

İçerden bir tabanca sesi gelir, Mayakovski kendini kalbinden vurur.

Vladimir Mayakovski, 1893-1930 yılları arasında yaşamış ve Sovyet Rusya'nın en önemli şairlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Aynı zamanda fütürist akımın öncülerinden biri olan Mayakovski, modernist yaklaşımı ve yenilikçi üslubuyla da öne çıkmıştır. Siyasi kimliğini saklamayan Mayakovski, Sovyet Rusya için önemli bir figür haline gelmiştir.

Gençlik yıllarında edebiyatla yoğun bir şekilde ilgilenen Mayakovski, Moskova'ya taşındıktan sonra burada çeşitli alanlarda yazmaya başlamış ve ilk şiirlerini 1908 yılında yayımlamıştır ve bu tarihten itibaren tanınan bir isim haline gelmeye başlamıştır. Fütürizm akımının getirdiği hareketlilik, süreklilik ve yenilikçilikle öne çıkan bir şair olan Mayakovski, şiirlerinde; devrim, toplumsal adalet, sanat, aşk ve sosyalizm gibi konuları sıklıkla işlemiştir. Şiirin yanı sıra çok yönlü bir sanatçı olan Mayakovski, tiyatro alanında da çalışmalar yapmış ve çeşitli oyun denemeleri kaleme almıştır.

Kendisinin siyasi bir kişilik olduğundan bahsetmiştim, kendisi devrimci bir ruha sahip ve toplumsal değişim ve adalet için mücadele eden bir şair olarak tanınır. Şiirlerinde devrim ve sosyalizm ideallerini sıklıkla işler ve bu konuları derinlikle ele alır. Onun eserlerinde devrim sadece siyasi bir dönüşümü değil, aynı zamanda bireyin içsel dönüşümünü de simgeler. Toplumun sınıfsal eşitsizliklerine, zulme, ve adaletsizliğe karşı duruşunu şiirlerinde cesurca ifade eder. Mayakovski, sosyalizmin ve devrimin insanlığın geleceği için bir umut kaynağı olduğuna inanır ve eserleriyle bu idealin peşinden gitmeyi cesaretlendirir. Bu nedenle, onun şiirleri sadece bir sanat eseri olmanın ötesinde, toplumu dönüştürme ve ilerletme amacını taşır.

Kitleler Anlamıyor

..."İşçiler ve köylüler sizi anlamıyorlar" der.
Yazar suçlu suçlu boynunu büker.
Ama bu en etkili eleştirmen köylüyü ilk kez savaştan önce,
yazlıkta et alırken gördü.
İşçileriyse, bundan daha az.
İkisini birlikte bir su baskınında tesadüfen gördü.
Bir köprüden çevreye, taşan sulara, yüzen buzlara bakıyorlardı.
Çünkü yönetici sınıf artık sanattan da en az sizin kadar anlıyor.
Sen kitlelere yüksek kültürü götür!
Böylesini ve benzerlerini.
Size de, bana da, köylülere de, işçilere de iyi kitap gerekli, çünkü iyi kitap anlaşılır.

Mayakovski ve Nazım Hikmet

Mayakovski'den bahsederken tabii ki Nazım Hikmet'i es geçmek olmaz çünkü Mayakovski'nin Türk edebiyatındaki yankıları da oldukça güçlüdür. Özellikle Nazım Hikmet’in üzerinde büyük bir etkisi olmuştur. Nazım Hikmet, Mayakovski'yi sadece bir şair olarak değil, aynı zamanda bir devrimci ve sanatçı olarak görmüş ve onun fütürist yaklaşımını ve şiir tekniğini kendi eserlerine yansıtmıştır. Hikmet, Mayakovski'nin şiirlerindeki devrimci ruhu, toplumsal adaleti ve aşkı kendi şiirlerinde de işleyerek Türk şiirine yeni bir soluk getirmiştir. Özellikle de Nazım Hikmet'in "Memleketimden İnsan Manzaraları" eserinde Mayakovski'nin izlerini görmek mümkündür.

Mayakovski'nin Buhranı

Mayakovski, yaşadığı dönemin buhranlı zamanlarından nasibini alan şairlerden biridir. Yakın arkadaşı Sergey Yesenin'in intiharını yoğun bir duyguyla hisseden Mayakovski, kendi iç dünyasındaki karanlık ve toplumun getirdiği sorunların üstesinden daha fazla gelememiştir. Bu sıkıntılar, şiirlerinde de kendini göstermektedir. Yakın arkadaşının intiharı onu derinden etkilemesiyle de bu etkiyi eserlerinde görmek mümkündür.

Sergey Yesenin'e

"Sen gittin, diyorlar yukarılarda bir dünyaya.
Sonsuzlaşma—uçuyorsun, parıldayan yıldızlara çarparak.
Ne borç var artık bize, içki ne de ayılma.
Hayır, Yesenin, oh çekmek değil benim istediğim.
Görüyorum ben kesik bileklerinle sendeleyişini ve alayla değil acıyla düğümleniyor yüreğim.
Görüyorum bir kemik çuvalı gibi yere atışını gövdeni.
Dur! diyorum. Bırak! Delirdin mi sen? Sürer mi ölümü hiç insan tebeşir tozu gibi yanaklarına? ..."

Mayakovski'nin ölümüne ilişkin olaylar ise trajik bir şekilde gelişmiştir. 14 Nisan 1930 tarihinde sevgilisi Veronika Polonskaya ile tartıştıktan sonra, Polonskaya ünlü şairin dairesinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra bir silah sesi duyulmuştur. Veronika hızla geri dönerek daireye girdiğinde Mayakovski'yi yerde kanlar içinde bulmuştur. Mayakovski, silahını kalbine dayayarak intihar etmiş ve geride bir intihar notu bırakmıştır. Ölümünden sonra bile intiharın bir kaçış değil hayatı yaşamanın önemini vurgulayan Mayakovski onu sevenler için oldukça önemli bir vurguyu bizlere iletmekten geri kalmıyor:

"Herkese! Ölümümden kimseyi sorumlu tutmuyorum. Lütfen söylenti çıkarmayın. Ben bu tür bir eylemi hiçbir zaman onaylamadım. Anne, kız kardeşlerim, yoldaşlarım... Beni affedin. Ve bu tür bir yöntemi kimseye önermiyorum. Ama benim için başka bir çıkış yolu yoktu. Lily! Senin sevgine muhtacım. Yoldaş devlet yetkilileri! Ailem Lily Brik, annem, kız kardeşlerim ve Veronika Vitoldavna Polonskaya’dan ibaret. Onların yaşamını güvence altına alırsanız size minnettar kalırım. Başladığım şiiri Briks’e verin. Onlar anlayacaktır."

Mayakovski’nin cenazesi, 17 Nisan 1930 günü büyük bir kalabalık eşliğinde kaldırıldı. Lenin ve Stalin’in ardından Sovyetler Birliği tarihinde en geniş katılımlı cenazelerden biri olan bu törende, yaklaşık 150.000 kişi Moskova sokaklarında toplandı. Mayakovski, Nazım Hikmet’in de mezarının bulunduğu Novodeviçi Mezarlığı’na defnedildi.

Mayakovski sadece Sovyet edebiyatının değil, dünya edebiyatının da önemli figürlerinden biridir. Şiirlerinde devrimci ruhu, toplumsal adaleti ve aşkı aynı yoğunlukla işlemesi, onun ne kadar derin bir düşünür ve sanatçı olduğunu gösterir. Fütürizmin öncüsü olarak, sanatta ve edebiyatta yenilikçi yaklaşımlar sergilemiş, kendi dönemi ve sonrasındaki pek çok sanatçıyı etkilemiştir. Nazım Hikmet gibi büyük şairler üzerindeki etkisi, Mayakovski'nin evrensel ve kalıcı bir sanatçı olduğunu kanıtlar niteliktedir. Yaşamının zorluklarına rağmen, eserleriyle hâlâ birçok insana ilham vermeye devam eden Mayakovski, edebiyat dünyasında kalıcı bir iz bırakmıştır. Onun şiirleri, tiyatro eserleri ve destanları, sanatın ve edebiyatın evrensel dilini konuşan herkes için değerli birer miras olarak yaşamaya devam ediyor.  

Mayakovski'nin sevdiğim şiirlerinden birini de sizlerle paylaşmak isterim:

Omurganın Flütü

"Ve gökyüzünü
unuttu diye maviliğini dumanlar arasında
ve bulutları, o paçavralar içindeki sığıntıları
tutuşturacağım en son aşkımla,
bir veremlinin yanan suratınca,
kızıl sarı.
Sevinçle kapatacağım gürültüsünü
kalabalıkların,
unutanların dirliği, ev bark yüzünü.
Bir çift sözüm var
insanlar!
Çıkın siperlerinizden.
Sonra bitirirsiniz savaşı..."

Kaynak: Mayakovski'nin İntiharı ve Nazım Hikmet/Zafer Toprak