Merakın İzinde: Çocukluktan Yetişkinliğe Kaybolan Bir Duygu

Merak duygusu yaş aldukça azalır mı?

Merak, insanın içsel bir dürtüyle, etrafındaki bilinmeyenleri anlamaya ve keşfetmeye yönelmesi; yeni bilgilerle, deneyimlerle zihnini besleme isteğiyle hareket etmesidir.  Etrafında olan biten şeylere karşı gelişen bu merak duygusu çocukluğumuzdan itibaren hayatımıza dahil olur.

Yıllar geçip de yetişkin dünyasına adım attığımızda ise bu duygu zayıflamaya başlar. Bu yazımda çocukluğumuzda bizimle beraber olup yetişkin olduğumuzda bizi terk eden merak duygusunun neden zamanla zayıfladığını ele alacağım.

Çevrenizdeki çocukların , "güneş neden sarı renktedir ?"," Arılar neden çiçeklerin üstüne konar?"," İnsanlar neden uçamaz?" gibi birbirinden farklı sorularına tanık olmuşsunuzdur. Bu sorular çocukların merak duygusu içerisinde yaşadıkları dünyayı anlamlandırmak için sordukları sorulardan sadece birkaçıdır. Bu sorular, merak duygusunun ne kadar doğal ve güçlü olduğunu gösterir. Ancak zamanla bu doğal merak, eğitim sistemi ve toplumsal normlar tarafından bastırılır.

Eğitim sisteminin standartlaşmış bilgiler sunması ve soru sorarak merak duygusuna katkı sağlamak yerine ezber yöntemine başvurması merak duygusunun zaman geçtikçe yitirilmesinin ana sebeplerinden birisini oluşturmaktadır.

Okul öncesi dönemde her şey hakkında soru soran çocuklar, eğitim sürecine girdiklerinde bu alışkanlıklarını kaybetmeye başlarlar. Eğitim hayatımız boyunca bizim sorularımızdan çok kitaplarda öğretilenler daha ön planda olmuştur. Öğrenmemiz gereken ya da birçoğumuz için ezberlememiz gereken bilgiler etrafımızı sarmıştır. Bunun nedeni eğitim sürecinin genellikle standartlaşmış bilgi aktarımına dayanmasıdır.

Okulda geçirilen vakitte düşünmemiz ve sorularımız sınırlandırılması yeterli gelmiyor olacak ki hep yapmamız gereken ödevler, sunumlar, sınavlar okul dışındaki zamanımızı da ele geçirmektedir. Sürekli dayatılmış bilgileri, kalıplaşmış ifadeleri öğrenmek zorunda olan çocuklar, derslerde parmak kaldırdığında “konumuzla alakalı bir soru değil"  cevabını almaya başladıkça, artık sessiz kalmayı tercih ederler. Merak yerini suskunluğa, keşfetme arzusu ise pasifliğe bırakır.

Eğitim hayatı sona erdiğinde ve yetişkinlik dönemine geçildiğinde ise, merak duygusu daha da azalır. İş hayatının yoğunluğu, sorumluluklar ve yetişkinliğin getirdiği görevler bu duygunun azalmasının nedenleri oluşturmaktadır. Yetişkinlikte hayatımızı şekillendiren rutinler de yeni şeyler keşfetmeye veya merak etmeye fırsat tanımamaktadır. Çünkü alışkanlıklar, insanları konfor alanlarına hapsetmeye eğilimlidir.

Sonuç olarak, çocukluk döneminde hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan merak duygusu, yetişkinlikte kaybolmaya yüz tutar. Bu duygunun değerini bilmek ve hem kendimizde hem de çocuklarımızda onu canlı tutmak, yaşamımızı zenginleştiren en önemli adımlardan biri olacaktır.