Mutlu olmak için sebep mi lazım?
Altı kuru, karnı tok ve sağlıklı olan bir bebek neşelidir. Günümüz insanı ise mutluluğun sürekli peşinden koşar. Neden?
Bazen uzun süre gülümsediğimde çevremden "Neden bu kadar mutlusun?" sorusunu alıyorum. Hoppala. Üzgün olsam neyin var denilmesini anlarım da niye mutlu olduğumun sorgulanması dikkate değer bir durum. Çok da ilginç.
Sahi ben neden bu kadar mutluyum dedim kendi kendime. Sonra cevap gecikmedi: mutlu olmama engel bir durum mu var? Anladım ki bu benim doğal halim. Kaydadeğer yeni bir durum yok. Olmasına da gerek olmadan neşeli hissedebiliyorum. Bu duygu durumu için binlerce şükrediyorum Rabbim'e. Bu his için insanlar neler vermezdi. Bense genel olarak böyle hissedebiliyorum.
Üzüldüğüm ve ağladığım zamanlar da oldu baya. Oldukça duygusal bir insanım. Olumsuz durum geçince gözyaşlarım da dindi. Gözyaşlarının da bir görevi var. Kalbin hüzünlüsü Allah'a yakın olandır. Beni üzen ve kalbimi kıranları da tamamen unutamadım. Hala da yaptıkları aklıma gelir. Gelir ve gider. Kin tutmam çünkü, beddua da etmem. Yalnızca onlarla karşılaşmamın da bir sebebi olduğunu düşünerek rahat bir nefes alırım. Allah'tan o insanların da vicdanlı, güzel ahlaklı olmasını dilerim. O'nun adaletine bırakırım.
Bir de hedefi olmalı insanın. Günlerini onun için harcadığı, sabahları yataktan heyecanla kalktığı bir nedeni olmalı. Bu bir meslek veya bir evlat ya da ikisi de olabilir. Bir günü diğer günününe eşit olan zarardadır. İnsanlar çoğunlukla oturup hiçbir şey yapmazken olumsuz düşüncelere ve kötü isteklere meydan hazırlarlar. Bir işi bitirdiğinde hemen diğerine geçmek gerekir. Kalpler yalnızca Allah'ı anmakla mutmain olur. Bizi yaratan Yüce Yaratıcı'yı kaç kez anıyoruz? Derdimizi ona kaç kez açıyoruz? Oysa o dualara hemen icabet eder.
Fark ettim ki; insanlar çoğunlukla mutsuz. Ya eski sevgililerini düşünmekten ya da kendilerini başkalarıyla kıyas etmekten yorgun düşmüşler. İnsanlara olan güvenlerini kaybetmişler. Umutsuz ve kaygılılar. Kötü duygularının hesabını başkalarından soruyorlar. İçlerinde kavgalılar da ondan. En ufak eleştiriyi bile kaldıramıyorlar. Yıkılıyorlar. Sanki her laf doğru olmak zorundaymış gibi. Keşke onlar da kendilerini olduğu gibi sevmeyi öğrenebilseler. Geçmişte yaşadıkları olumsuz hatıraları kabullenip ana odaklanabilseler. Karşılıksız sevmeyi ve sevilmeyi tadsalar. O zaman belki anlarlar "neden mutlu olunduğunu".