Ne Dem Bâkî, Ne Gam Bâkî

Sevinç ve hüzün süreli midir?

Hayatımızın her evresinde karar aşamaları bulunur. Her an bir seçimle karşı karşıya kalırız. Bunların bazıları basit ve anlık seçimlerdir. Bazense dönüm noktası diye nitelendirebileceğimiz kritik kararlar alırız. Bu kararlar hayatımıza etki eder ve bazı sonuçlar doğurur. Ancak aldığımız kararların mükemmel derecede doğru olup olmadığını zaman gösterir. Nitekim istisnasız her seçimi doğru olan bir insan da yoktur. Doğrularımızla kaybettiğimiz, hatalarımızla kazandığımız anlar bile yaşayabiliyoruz.

''Hayatta öğrenilmesi en zor şey hangi köprüyü geçip hangisini yakacağımızı bilmektir'' der, David Russell. Gerçekten nerede ısrar etmemiz gerektiğini istisnasız bilsek ve nerede durmamız gerektiğini %100 doğru uygulayabilsek hayatın sırrını keşfetmiş kadar oluruz. Zira büyük başarıların arkasında yatan güç budur. Lakin yaşamımız doğrularla olduğu kadar hatalarla da çevrilidir. Birçok şeyi önceden kestirebiliriz, önlem alabiliriz veya mükemmel işler başarabiliriz ama her şeyi her zaman kontrol etmemiz mümkün değildir. Bazen beklenmedik bir durum ortaya çıkar ve tüm öngörülerimiz dağılır. Reset atmak zorunda kalırız.

Yaşam dediğimiz şey sabit ve değişkensiz bir yol olmadığına göre inişler ve çıkışlar olması çok doğal. Hüznün, sevincin ve mülkün bir sınırı, süresi ve anlamı vardır.

Zamanında Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır ve ona yardım etmeleri için ricada bulunur. Köylüler, bunun için maddi güçlerinin olmadığını söyleyerek onu köyün zenginlerinden olan Şakir'in çiftliğine yönlendirirler. Derviş çiftlikte çok güzel ağırlanır ve ihtiyaçları karşılanır. Gitme vakti geldiğinde vedalaşırken Şakir'e, "Bu kadar zengin olduğun için şükret" der. Şakir de ona, "Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen gerçeğin ta kendisi değildir, bu da geçer" diye karşılık verir. Derviş çiftlikten ayrıldıktan sonra bu söz üzerine uzun uzun düşünür.
Yıllar sonra dervişin yolu yine aynı köye düşer ve Şakir'e uğramak ister. Yolda köylülerden Şakir'in sel felaketinden dolayı her şeyini kaybettiğini ve köyün diğer zengini olan Haddad'ın yanında çalışmaya başladığını öğrenir. Haddad'ın çiftliğine gittiğinde Şakir'in iyice yaşlanıp fakirleştiğini ve üzerinde eski püskü giysiler olduğunu görür. Şakir dervişi yine aynı mütevazılık ve misafirperverlikle ağırlar. Derviş vedalaşırken Şakir'e durumundan dolayı çok üzgün olduğunu söyler. Şakir de ona, "Üzülme. Unutma bu da geçer" cevabını verir.
Derviş gezmeye devam eder ve 7 yıl sonra yolu yine aynı bölgeye düşer. Bu gelişinde her şey son bıraktığından çok farklıdır. Haddad yıllar önce ölmüş ve ailesinden kimse olmadığı için tüm servetini Şakir'e bırakmıştır. Böylece Şakir yeniden köyün en zengini olmuştur. Derviş, eski dostuna yeniden her şeyin yoluna girmiş olmasına çok sevindiğini söyler ve aldığı cevap yine aynıdır: ''Bu da geçer.''
Bir zaman sonra derviş Şakir'i arar ve köylüler ona Şakir'in mezarının bulunduğu tepeyi işaret eder. Derviş, mezarına ulaştığında mezar taşının üstünde "Bu da geçer" yazdığını görür ve "Ölümün nesi geçecek?" diye düşünür. Bir süre sonra dostunun mezarını ziyaret etmek istediğinde büyük bir sel felaketinden dolayı tepeye ve Şakir'e dair geriye hiçbir şeyin kalmadığını öğrenir. Artık ortada bir mezar bile yoktur.

Hikâyede aslında ''Celâliyle zâhir olsa bu da geçer be yâ Hû. Cemâliyle ayan olsa bu da geçer de yâ Hû.'' sözünün anlamının değerini anlamış oluyoruz. Geçici olan durumlara tümüyle bağlanmak yerine anın güzelliklerini yaşamak ve yeri geldiği zaman ise mücadele etmek gerekiyor. Bazen bu çok zor. Bazen her şey çok adaletsiz. Tabii ki Avrupa'da doğan bir çocukla Afrika'da doğan bir çocuğun kaderi veya şansı aynı düzlemde ilerlemiyor. Tabii ki Orta Doğu'da ölen çocuğun da yaşamaya hakkı vardı. Fakat mevzunun başında da dediğimiz gibi her şeyi kontrol edebilmek insani bir özellik değil.

Özetle konumuz kelimelerin de sınırını aşabilen düzeyde bir konu. Bu yüzden çok sevdiğim ve hayat mottosu olarak gördüğüm, kaynağı Welby diye geçen şu sözle bitirmek istiyorum.

"Hayat birinin sizi sevmesidir, saçlarınız arasından esen rüzgar, yüzünüze vuran güneş, bir arkadaş ile çakır keyif olmaktır. Hayat, aynı zamanda birinin sizi terketmesi, yağmurlu bir gün ve bir arkadaşın ihanetidir de. Hayat, iyi ile kötünün yan yana oluşudur."