Neyi daha çok yaparsan o olursun.
Mükemmellik ile değil devamlılık ile ilgileniyoruz.
Pratik etmek, uzmanlaşmanın binlerce parçalara bölünmüş olan zaman aralıklarıdır.
Belirlenen konular üzerinde düzenli olarak yapılan pratikler o konular üzerindeki yapabilir olma kapasitemizi doğru orantıda arttırır.
Malcolm Gladwell, Çizginin Dışındakiler olarak dilimize çevirilen Outliers adlı kitabında bu durumu şöyle tanımlamıştır; Bir konuda uzmanlaşmak istiyorsanız en az 10.000 saati tamamlayacak şeklilde o konu üzerinde vakit harcamalısınız.
Bu cümleyi ilk okuduğum zaman kendi adıma denemeye karar vermiş ve kendi içimdeki yarışımda bana faydasını olduğunu gözlemlemiş birisiyim.
Pek tabii her 10.000 saat harcanan konuda sadece saat bazındaki bir çalışma prensibi ile birlikte ne kadar uzman olabileceğimiz kısmı da tartışmaya açık.
Genel yargıdan biraz uzaklaşarak kişilerdeki öznel yaşayışlara doğru bir özelleştirmeye gittiğimde ise; Kişilerin algısal süreçlerinin nasıl işlediği ve düşüncesel eğilimlerinin ne yönde geliştiği tüm bu uzmanlaşma hâli sürecini etkileyecektir diye düşünmekteyim.
Örneğin; Kişinin hayatı algılayış şekli insanların kendisini eleştireceği, dışlayacağı ve desteklemeyeceği yönünde merkezlenmiş diyelim. Dolayısıyla bu kişinin düşünsel süreçleri de yetersiz, eksik ve hatalı ve benzerleri olduğu yönündeki inançlar ile donatılmıştır. Bu tarzda yaşayan bir birey için uzmanlaşmak ya da kendine hedef koymasını gerekli kılan bir çalışma prensibini hayatına geçirmek biraz daha zorlayıcı olabilir. Kişinin öncelikle içsel yaşantısındaki çarpık değer anlayışı üzerinde çalışması gerekebilir. Tüm bunlara ek olarak, bazı gelişim süreçlerinin kendisinden ayrı olarak değerlendirdiği insanlarla kıyaslanmaması bu noktada bir hayli önem taşıyacaktır ki ilerleyiş süreci baltalanmamış olsun.
Varılması gereken yer, olmak istenilen o şey, her bir kişide farklı süreç yapılandırılmalarını gerekli kılabilir.
Başarı zıttında bulunan başarısızlık ile, yetersiz kalınması doyuma ulaşılan bir yeterlilik anı ile kendisini şekillendirir.
Tüm bu uzmanlaşma pratiklerinde aklımızda bulunması gereken en mühim şeylerden birisi, varılması gerekilen yerler ile beraber her iki zıt görünen kavrama da temas etmemiz gerekliliğidir.
Sonuç dediğimiz şey süreçlerin birleşimidir. Ve her yeni sonuçta yeni bir süreci meydana getirecektir.
Bazen şevk duyacağız bazen isteksiz olacağız. Bazen saatlerce işin başında kalacağız bazen ise gün içinde sadece bir on dakikamızı ayırabileceğiz.
Tıpkı bir yolculuğa çıktığımızda ara ara molalar vermemiz fakat varacağımız noktaya doğru sürekli bir ilerleme hâlinde oluşumuz gibi.
Bu süreklilik daha önce alışkın olmadığımız yeni bir şeye alışmamızı kolaylaştıran kilit bir formül gibidir. Beynimizin yeni olan bir duruma alıştırılarak bu yeni durumun bizim için güvenilir olduğu hissiyatını çalıştırmasına olanak tanır. Güven hissi oluştuktan sonrasında ise beynimiz otomatik olarak bu davranışı devam ettirmek isteyecektir.
Ayrıca bahsettiğimiz tüm bu süreçler sadece bir alanda uzmanlaşmaya değil, diğer tüm yönlerimiz ile kendimizi tanımaya da olanak sağlar.
Nasıl motive olduğumuzu, sürecin içerisinde kendimize hangi gözler ile baktığımızı, kendimiz ile kurduğumuz iletişimi, hayata dair inançlarımızı derin farkındalıklar eşliğinde gözlem fırsatı buluruz.